The money's gone traduction Turc
213 traduction parallèle
If the money's gone, well, putting you away for 20 years... would be something to show for my time and effort.
Para yoksa, o zaman... seni 20 sene içeri tıkmak... harcadığım zaman ve emeğe karşılık olabilir.
He's gone to meet his mother. She has to give him the money.
Annesini görmeye gitti, para için.
- The money's gone.
- Para tükendi.
The money's gone.
Para gitti.
My money's gone, every cent I had in the world.
Param gitti, bu dünyadaki tüm param.
Small money is a whore. You look at her coins, she's been in everyone's hands. You wake in the morning, she's gone.
Az para orospudur, bu orospunun madeni paralarına bakarsın herkesin elindedir, bir sabah kalkar bakarsın ki, gitmiş.
If you don't give me the money by then, it's going, going, gone.
O zamana kadar parayı vermezseniz, uçak gider.
The money's gone.
Paralar gitmiş.
The money's gone.
- Para gitmiş.
The money's gone.
Para yok.
If you'd gone along with him he'd have taken your money and as soon as you'd got over the Wall you'd have been arrested.
Onunla anlaşmış olsaydın, senin paranı alacaktı ve Duvar'ı geçtiğin anda tutuklanacaktın.
And the money's gone. All $ 1400.
Para gitti. 1.400 doların tamamı.
It's all gone, all the goddamn money's gone.
Hepsi gitti, bütün kahrolası para gitti.
The money's gone!
Paralar gitmiş!
Zobar's gone away and he sent me for the money.
Zobar uzaklara gitti ve para için beni gönderdi.
You're gonna have to pick and choose on that cos the money's about all gone.
Birinden birini seçin hadi, paranın hepsini harcayacak değiliz!
The money is gone, it's over Not a dollar more for your flights
Artık uçuş denemelerin için tek kuruş yok.
All the money's gone to charity.
Bütün paralar yardıma gitti.
It's just that the last of the rice is gone, Father... and we have no money to buy any more.
Kalan son pirincimiz de bitti, baba... ve artık alışveriş yapacak paramız kalmadı.
- My money's gonna be gone, before I even get to the car.
- Daha otomobile gitmeden param suyu çekecektir.
The money's gone.
Para gitmiş.
Didn't you ever think that a thief could break in here get tired ransacking the apartment, lie down to take a nap bam, your money's gone.
Hiç düşünemiyor musun eve giren hırsız dairenen altını üstüne getirdikten sonra dinlenmek için uzanabilir ve bam, paran uçtu gitti.
Every month your father gives a fixed sum of money and at the end of the month it's all gone.
Abel, baban bana her ay belirli bir miktar para veriyor ve ay sonunu zor getiriyorum.
It's a funny thing, Peg, but the other day, I went to pay the repairman, and when I looked for my money- - darned if every cent wasn't gone.
Çok komik, Peg, fakat geçen gün tamirciye parasını ödemek istediğimde birde baktım ki parayı koyduğum yerde yeller esiyor.
Katie's long gone ; she's got to have it... the rest of the money and the plates.
Katie çoktan gitmiş para onda olmalı geri kalanı ve levhalar.
So, we go down to the street to get the money back... and Scott's, like, long gone, you know.
Sonra parayı geri almak için dışarı çıktık. Ama Scott ortalıkta gözükmüyordu, anladın mı?
I move in right away and stay until the money's gone.
Hemen evine taşınırım ve parası bitince terkederim.
ay, Jesus of the miracles she's gone and left me now, I'm going back to my mother, gitana wherever she wants to take me you only want my money, gitana ay, you only want my money, gitana
ah, mucizelerin Yüce İsa'sı o beni terketti ve gitti şimdi, ben anneme dönüyorum, çingene nerde olursa olsun beni geri isteyene sen sadece benim paramı istiyorsun, çingene ah, sen sadece benim paramı istiyorsun, çingene
No-one's caught it because the money isn't really gone.
Kimse onu yakalamamış çünkü para gerçekten gitmiyor.
By the time they realise the truth, we'll be long gone with all our money.
Onlar olan biteni anladığında biz bütün parayla çoktan uzaklaşmış oluruz.
But he has gone, and the money's gone, and Montrose will not care if you believe one thing or the other.
Ama gitti, para da onunla gitti ve senin neye inandığın Montrose'u hiç ilgilendirmeyecektir.
- No. And look, the money's gone.
- Hayır ve bak... para gitmiş.
These guys are gonna make sure the money is in play, that I'm gone... And nobody's watching us, and then they're gonna drop the girl off... At the emergency room at the Lennox Hill Hospital.
Bu herifler, paranın ödendiğinden ve benim gittiğimden emin olunca başka kimse yoksa kızı, acil servise bırakacaklar.
You know the money's gone.
Paranın bittiğini biliyorsun.
Now when they find the plane, and they realize the money's gone, they'll know right off who took it.
Artık uçağı bulduklarında ve paranın gittiğini fark ettiklerinde kimin aldığını hemen anlayacaklardır.
Well, my Uncle Les says when the money's gone, it's time to move on, so enjoy it, you secret handshaking assholes.
Amcam Les der ki ; "masada kaybettiğin zaman masadan kalkmasını bileceksin." İyi şanslar, sizi gizli anlaşmalar yapan sersemler.
- The money's gone.
- Para gitmiş.
I'm so hungry and the money's gone.
Çok açım ya. Ayrıca paralar da gitti.
What do you mean, the money's gone?
Para gitti demekle ne demek istiyorsun?
When he's gone and I lead the Tongs... you'll make all the money you want.
O gittiğinde ve ben Tong'ları ikna ettiğimde istediğin tüm parayı alacaksın.
Because it's bad enough to drink the dole or the wages, but a man who drinks the money for a new baby has gone beyond the beyonds.
Ama bu kez farklı olacak. Çünkü gelen maaş ya da yardımları içkiye yatırması yeterince kötü, ama yeni doğmuş bir bebeğin nafakasını içkiye yatırmak kötüden de beter.
The goods are long gone. Money's been turned around.
Bütün mallar çoktan gitti Parayı aldık.
They're unconscious and the money's gone.
adamlar dövülmüş, para uçmuş!
I paid for a trip and then the travel agency went bankrupt, the money's gone.
Gezi için para ödedim, seyahat ajansı iflas etti, param gitti.
All the money that I inherited is... It's gone.
Bana miras kalan... bütün para da bitti.
The money's all gone.
Paramız da yok.
... money's not there by tomorrow, the data's gone...
Yarına kadar para hesaba yatmazsa, bilgileri göndereceğim.
I put the money in an envelope, I put the envelope in this box, and now it's gone.
Parayı zarfa koymuştum, zarfı da bu kutuya, Ve hepsi gitmiş.
- The money's gone.
- Para gitti.
She's gone, after having transferred the money to an untraceable account, I assume.
Parayı izlenemeyen bir hesaba aktardıktan sonra gitti.
She was working the licensed quarter... but he gambled away all her money... and she's gone down since then.
Ruhsatlı bir yerde çalışıyordu... ama adam onun bütün parasını kumarda yedi. O zamandan beri durumu kötüledi.
the money's good 16
gone 1510
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
gone 1510
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the middle east 33
the man 273
the merrier 49
the music 166
the moment of truth 36
the money 459
the mask 38
the more i think about it 71
the men 76
the man himself 21
the maid 51
the merrier 49
the music 166
the moment of truth 36
the money 459
the mask 38
the more i think about it 71
the men 76
the man himself 21
the maid 51
the mother 105
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the manager 72
the music box 16
the master 100
the mirror 38
the military 42
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the manager 72
the music box 16
the master 100
the mirror 38
the military 42