The middle east traduction Turc
1,199 traduction parallèle
Once he's got Olga he can control the black market in the u.s., russia and the middle east.
Olga ile çalışıyorsan ki o Amerika'daki, Rusya'daki ve Orta Doğu'daki bütün karaborsaları kontrol eder.
He's the Beast from the Middle East.
O Orta Doğulu yaratığımız.
Right towards the end of that year, 1985, Shimon Peres, Israel's Prime Minister, came to Washington and Reagan and Peres denounced the evil scourge of terrorism, referring to the Middle East. Scholarship and experts also agree.
Uzlaşma böyle oldu. 1985 in sonuna doğru israil başbakanı Peres washington'a geldi ve ve Peres, ortadoğuyu kastederek terör belasını lanetledi.
One leading author, Martha Crenshaw says that in that era the United States adopted a pro-active stance to deter the plague. Mostly it's about the Middle East but Central America is occasionally mentioned.
Meşhur bir yazar olan Martha Crenshaw diyor ki ; o zamanlar ABD rahatsızlıkları önleme için aktif bir rol üstlendi.
Donald Rumsfeld who at that time was Ronald Reagan's special envoy to the Middle East ; the other place where the plague was raging through 1985 in fact.
- Donald Rumsfeld idi. kendisi o zamanlar Ronald Reagan'ın ortadoğu'daki ; 1985'te salgının dalgalandığı o yerlerdeki özel temsilcisi idi.
Well, just to illustrate, lets pick the peak year, the worst year, 1985 in the Middle East.
sadece durumu resmedecek olursak 1985 i
International terrorism in the Middle East there's three perfect examples.
Ve unutulması öyle kolay olmayan, yılın en önemli olayları.
1985 was of course not the first or the last act of international terrorism in the Middle East.
1985, uluslararası terörizmin ne ilk.. ne de son yılıydı ortadoğuda. Daha pek çok önemli olay var.
You can think about that. In any event international terrorism in the Middle East certainly continues and has a long history and if you look over the record of course it is mixed and complicated but I think you will find that the balance is pretty much along the lines that I described, in fact the
Ortadoğuda yer alan ve sürmekte olan her uluslararası terörün, uzun bir geçmişi var ve eğer kayıtlara bakarsanız olayların karmakarmaşık olduğunu görürsünüz.
responsible. People like Negroponte, Proconsul of Honduras, Rumsfeld, special envoy to the Middle East, and so on, plenty of continuity.
Niegroponte, Honduras'ın konsolosu, Ortadoğunun özel delegesi Rumsfeld gibi insanlar, ve bunlar gibi bir çoğu.
Let's let somebody else supply the military power to the middle east to protect the oil at its source.
Orta Doğu'da petrolü kaynağında korumak için askeri gücü birileri sağlasın.
In the Middle East...
Orta Doğu'da- -
Three governments in the Middle East may be behind this bomb.
Orta Doğu'daki üç ülke bombanın arkasında olabilir.
The US is preparing to retaliate against the Middle East for what happened tonight.
Bu gece olanlar için ABD şu an Orta Doğu'ya misilleme yapmaya hazırlanıyor.
The end game was always to get the US to attack the Middle East.
Asıl amaç ABD'ye Orta Doğu'ya savaş açtırmaktı.
He knows that we're planning a retaliation against the Middle East, but he's frustrated cos we're not coordinating with them.
Orta Doğu'ya bir misilleme planladığımızı biliyor, ama onlarla eşgüdüm sağlamadığımız için hayal kırıklığına uğramış.
The president's about to invade the Middle East based on falsified evidence.
Başkan sahte kanıtlara dayanarak Orta Doğu'yu istila etmek üzere.
We've been shown proof connecting the weapon to three nations in the Middle East.
Silahı üç Orta Doğu ülkesine bağlayan kanıt bulundu.
We're about to bomb the Middle East into next Wednesday.
Haftaya çarşambaya kadar Orta Doğu'yu bombalamak üzereyiz.
Any chance for peace in the Middle East will vanish forever.
Orta Doğu'da barış ihtimali sonsuza kadar yokolur.
To improve their oil contracts in the Caspian Sea and to control the oil coming out of the Middle East.
Hazar Denizi'ndeki petrol kontratlarının değerini arttırmak... ve Orta Doğu'ya girip çıkan petrolü kontrol etmek için.
Kingsley represents Caspian Sea oils interests that want the US at war with the Middle East.
Kingsley, ABD'nin Orta Doğu ile savaşa girmesini isteyen... petrolcüleri temsil ediyor.
A war in the Middle East would triple the value of his oil.
Orta Doğu'da bir savaş petrolünün değerini üçe katlayacaktı.
Start a war with the Middle East?
Orta Doğu ile savaş başlatmaya mı?
He was a journalist, you know, in the Middle East.
Orta Doğu'da gazeteciydi.
Only back then, the killings were isolated to the Middle East :
Sadece o zamanlar, cinayetleri Ortadoğu'ya izole edildi :
It's goodwill to Russia, to get them in step on the Middle East.
O para Rusları Orta Doğuya çekebilmek için iyi niyet gösterisiydi.
A listening satellite for cellphone calls in the Middle East.
Orta Doğudaki cep telefonlarını dinlemek için bir uydu.
The President, right now, is looking for allies in the Middle East... and then we go and take out an innocent Saudi national?
Başkan, şu anda Orta Doğu'da müttefik arıyor ve biz gidip masum bir Suudi'yi öldürüyoruz?
They began by following the course of the River Nile across Africa and into the Middle East.
Nil Nehri'ni takip ederek Ortadoğu'ya ulaştılar.
They were Arabs from across the Middle East who had been told by their religious leaders that their duty was to go and free Muslim lands from the Soviet invader.
Gelenler, Ortadoğu'da dini liderleri tarafından kendilerine, oraya gitmek ve Müslüman topraklarını Sovyet istilasından kurtarmak sizin vazifenizdir denilen Araplardı.
They would return to their own countries and persuade the people to reject the corrupt, autocratic regimes that dominated the Middle East.
Ülkelerine geri dönerler ve yozlaşmaya Orta Doğu'daki otokritik rejimlere karşı çıkarlardı.
And then, very quietly, most of the governments in the Middle East, the Arab governments began to empty their prisons of their bad guys and send them off to the jihad with the very fondest hope that they would become martyred.
Sonra sessiz bir şekilde Orta Doğu'daki hükümetler Arap hükümetleri, hapishanelerini kötü adamlarından arındırmaya başladılar ve onları şehit olma umuduyla doldurarak cihada gönderdiler.
But the neoconservatives, like Paul Wolfowitz who was Undersecretary of Dfense, wanted to push on to Baghdad and bring about a transformation of the Middle East.
Ama Savunma Müsteşarı Paul Wolfowitz gibi yeni muhafazakârlar Bağdat'a ilerlemek ve Orta Doğu'da dönüşüme yol açmak istediler.
The higher aim was to achieve a stable balance of power in the Middle East.
En yüksek hedef, Orta Doğu'da istikrarlı bir güç dengesi kurmaktı.
They were the fantasies of a Yemeni who believed that he was the minister of defence for the whole of the Middle East.
Ortadoğu'nun tamamında savunma bakanı olduğuna inanan bir Yemenlinin hayalleriydi.
In fact, you very often hear people say, well, these people who blow themselves up for some religious reason in the Middle East or Hindu mobs who destroy a mosque or Muslim mobs who killed Hindus, that they're not really religious, that real religion doesn't involve that kind of behaviour.
Aslında, sık sık insanların "Orta Doğu'da dini sebeplerden ötürü kendilerini havaya uçuran insanlar var ya da cami yıkan hindular var ya da hindu öldüren müslümanlar var ama onlar gerçek dindar değil dinleri bu şekildeki davranışları öğütlemiyor onlara." derler.
In the last 2000 years, many nations wanted to control this special place that was useful for transportation between Europe and the Middle East.
Son 2000 yıl boyunca, birçok ülke, Avrupa'yla Orta doğu arasındaki taşımacılıkta çok önemi olan bu özel yeri, kontrolü altına almak istedi.
Right now it's 82 degrees in our fair city, and compare that to 48 degrees in the upper Northwest and 38 degrees in the Middle East.
Şu anda şehrimizde hava 27 derece. Bunu kuzeybatıdaki 9 derece ve Orta Doğu'daki 3 dereceyle kıyaslayın.
We will disguise you as a terrorist and take you deep into the Middle East.
Seni terörist kılığına sokacak ve ta Orta Doğu'ya yollayacağız.
If we listened them in the Middle East...
Ortadoğu'da onları dinleseydik...
From the genocide in Rwanda to the ceaseless fighting in the Middle East and the horrors of the Bosnian conflict.
Ruanda'daki soykırımdan, Ortadoğu'daki aralıksız kavgaya. Oradan Bosna'daki karmaşanın korkularına.
See, the problem with the Middle East- - everything is an Israeli... conspiracy.
Bakın, orta doğunun sorunu her şey bir İsrail komplosu.
And there was quite wide agreement on that and so in 1985, for example, every year the associated press has a pole of editors on the most important story of the year, and in 1985 the winner was Middle East terrorism. So they agree.
ve bu konuda geniş ölçekli bir uzlaşma vardı, 1985 te örneğin her yıl A.P'nin yılın en önemli olayları ile ilgili bir ödülü vardı. ve 1985 in birincisi ortadoğu terörizmi idi.
Well, Reagan at that time, let's recall, he and Peres were talking about the evil scourge of terrorism in the Middle East,
ve Reagan'ı hatırlayalım.
So who wins the prize for the worst acts of terrorism in the Middle East in 1985?
Yılın hikayesi.
Well that's 1985 - the peak year of international terrorism in the Middle East.
bu konuşmaya değmeyecek kadar açıktır ve düşünmeyi size bırakıyorum. İşte 1985 ;... uluslararsı terörizmin ortadoğuda zirveye çıktığı yıl.
Well that's the Middle East ;
İşte bu Ortadoğudur.
Middle-East peace, the space program?
Ortadoğu barışını, uzay programını.
During the investigation of the 1998 bombings, there is a walk-in source, Jamal Al-Fadl who is a Sudanese militant who was with Bin Laden in the early 90s who has been passed around a whole series of Middle East secret services.
1998 soruşturmaları sırasında, bir bilinmeyen kaynak vardı bir dizi Orta Doğu gizli servisinin etrafından geçmiş 90'ların başında Bin Ladin'in yanında bulunmuş Sudanlı militan Cemal el-Fadl.
If so, an experienced navigator could find his way here by this river east, down into the great plains of India out into the eastern ocean at end of the world and by this route up the Nile back to Egypt, into the Middle Sea and home to Greece.
Eğer öyle ise tecrübeli bir yol gösterici yolunu bulabilir ve buradan, nehrin doğusundan Hindistan'ın geniş düzlüklerine doğru ilerleyebilir ve doğudaki okyanustan da dünyanın sonuna ulaşıp bu rota ile, Nil'i takip ederek, Mısır'a geri döner Akdeniz'den de eve. Yunanistan'a!
the middle 24
east 330
easter 69
eastern 32
easton 30
eastwood 24
east coast 18
east side 50
east wing 18
the mentalist 91
east 330
easter 69
eastern 32
easton 30
eastwood 24
east coast 18
east side 50
east wing 18
the mentalist 91
the more the merrier 116
the message 46
the moon 186
the merrier 49
the man 273
the music 166
the mask 38
the moment of truth 36
the money 459
the men 76
the message 46
the moon 186
the merrier 49
the man 273
the music 166
the mask 38
the moment of truth 36
the money 459
the men 76
the money's gone 37
the money's good 16
the more i think about it 71
the man himself 21
the maid 51
the mother 105
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the money's good 16
the more i think about it 71
the man himself 21
the maid 51
the mother 105
the mall 39
the movie 102
the map 56
the more 64
the manager 72
the master 100
the music box 16
the mirror 38
the military 42
the murder weapon 51
the monster 64
the machine 63
the murderer 56
the master 100
the music box 16
the mirror 38
the military 42
the murder weapon 51
the monster 64
the machine 63
the murderer 56