English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / The necklace

The necklace traduction Turc

1,566 traduction parallèle
Plus, the creep who did this stole the necklace Declan gave me and I want it back.
Ayrıca bunu yapan pislik kolyemi çalmış ve ben onu geri istiyorum.
I got the codes. The codes are on the necklace. I found them
Kodlar bende, kodlar bir kolyedeymiş.
? BUT THE NECKLACE - - NOT FOR THE WIFE.
Bunun hemen ortaya çıkması iyi olmamış olabilir ama kolye, resmi eş için değilmiş.
THE NECKLACE YOU HAD YESTERDAY - -
Dün elindeki kolye..
I'll buy you the necklace.
Sana o kolyeyi ben alırım.
Did I mention the necklace?
Kolyeden bahsetmiş miydim?
Give me the necklace.
Gerdanlığı ver bana.
Because her father didn't buy her the necklace.
Çünkü o kolyeyi ona babası almadı.
Whoever ripped the necklace off Katie did it in a rage, and he just seems...
O kolyeyi Katie'nin boynundan kim koparıp attıysa,... büyük bir öfkeyle yapmış. Ama o, sadece üzgün görünüyor.
He stole the necklace off your dead wife's body, may she rest in peace.
Ölü karının cesedinden kolyesini çaldı, huzur içinde yatsın.
Among other things, the boots and most likely the necklace with the black heart that she had in her hand when we found her.
Bulduğumuz pahalı botlar da bu hediyelere dâhil. Bulduğumuzda elinde tuttuğu siyah kalpli kolye de bunlara dâhildir muhtemelen.
And most likely the necklace. The black heart we found in her hand.
Bulduğumuzda elinde tuttuğu siyah kalpli kolye de bunlara dahildir muhtemelen.
The necklace looks exactly like the one in Nanna's hand.
Kolye Nanna'nın elindekinin aynısı gibi görünüyor.
The only evidence you have is the necklace.
Yani elinde sadece kolye var.
Wow, you're dressed so luxuriously and the necklace is stunning.
Şey.. Oldukça klas bir giyim tarzınız var. .. ve kolyeniz de çok çekici.
I come all the way back here to give you the necklace and I'm offering to make you a board and you say, "Nah."
Buraya kadar gelip sana kolyeni veriyorum ve sörf tahtası yapmayı öneriyorum, ve bana hayır mı diyorsun?
The watch and the necklace were from the big one, the rest is from the other one.
Saat ve kolye, iri olanından ; ... geri kalanlar ise diğerinden.
Because it does not take away the necklace?
Neden sadece tasmanı açmaya çalışmıyorsun?
Who gave you the necklace?
Kolyeyi kim verdi?
Detail of the necklace found near the body.
Cesedin yanında bulunan kolyenin ayrıntılı resmi.
I think I'll take the necklace and the matching earrings if you don't mind parting with them.
Galiba kolyeyi ve küpelerini alacağım. - Onlardan ayrılabilirsen.
But the necklace is nice.
Ama gerdanlık hoş duruyor.
Perhaps if your friend came in with the necklace?
Belki arkadaşınız kolye İle birlikte gelebilirse?
And the necklace is all we have on her.
Ve hakkında bildiğimiz tek şey kolyesi.
Thanks for the necklace.
- Kolye için teşekkürler.
I did, and the car, and the necklace and the room key.
Kolye ve oda anahtarını da.
The necklace is still a mystery.
Kolye gizemini hâlâ koruyor.
Do not argue. Give me the necklace.
Tartışma ve o zinciri bana ver.
It is not wise to take the necklace from him.
Tılsımı çıkarman akıllıca bir hareket olmaz.
I've got the necklace, remember?
Tılsım bende unuttun mu?
He has the necklace.
Tılsım onda.
'Cause an apartment never waits till you get in the shower then steals the necklace your mother gave you.
Çünkü daireler senin duşa girmeni bekleyip annenin sana verdiği kolyeyi çalmazlar.
Well, I think I found the girl I'm supposed to share a tiny half-heart gold necklace with.
Sanırım, küçük, altın, yarım kolye kalbini paylaşmam gereken kızı buldum.
And the candy necklace you pulled off of angie had too many donors to separate a clean profile.
Angie'den aldığın kolyedeki şekerleri de pek çok kişi verdiği için net bir profil çıkarmak imkânsızdı.
The diamond necklace?
Elmas kolye mi? gerçekten mi?
It's the erickson beamon necklace.
bu Erickson Beamon kolyesi.
I got the matching necklace at the Indian market in Santa Fe.
Buna benzer bir kolyeyi Santa Fe'deki Kızılderili pazarından almıştım.
Do you like the pearl necklace I gave you?
Sana verdiğim inci kolyeyi beğendin mi?
One woman, she asked the Host to fix her necklace, it almost broke her neck.
Bir kadın, Hizmetkar'dan kolyesini tamir etmesini istemiş. Neredeyse boynunu kırıyormuş.
It's a necklace in the trash.
Çöpte bir kolye.
Katie's necklace didn't Fall off by itself, and it's possible that She knows the offender.
Katie'nin kolyesi kendiliğinden düşmemiş. Saldırganı tanıdığını düşünüyoruz.
Not the wardrobe, the smarminess, the man necklace?
Kıyafetleri, kibirliliği erkek kolyesi?
The teller's beaded necklace.
Veznedarın kolyesi.
Most people get the noose wrong, end up walking around with a permanent necklace...
Çoğu kişi ilmeği yanlış bağlar. Boyunlarında kalıcı bir kolyeyle dolaşırlar.
Or if you want to be really specific, up there is where this weird, bloody necklace... came out of nowhere and knocked it out of the heavens... when it was minding its own business.
Daha açık konuşmamı istersen, yukarıda kendi işiyle meşgulken, birdenbire bu garip, kahrolası kolye ortaya çıkıverdi ve onu gökyüzünden aşağı itiverdi.
You must find the royal necklace with the ruby before your brothers.
Üzerinde yakut bulunan o kraliyet kolyesini kardeşlerinden önce bulmalısın.
And on the women's side, Edith will be out in the wild gathering our hunters, marking them with the gold Cougar Club necklace.
Bayanların tarafından ise, Edit sivillerden uzak olacak. bizim avcılarımızı toplayacak, altın Cougar Club kolye ile işaretleyecek.
The necklace is also hers.
Bu kolye de ona ait.
A friend of mine had a necklace and I'm trying to find the same one.
Arkadaşımın bir kolyesi var, ve aynısından bulmaya çalışıyorum.
I got you that necklace, the one you're wearing right now.
O gerdanlığı sana ben aldım, şu anda taktığını.
This necklace is the only normal thing you got on.
Bu kolyeden başka normal hiçbir şeyin yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]