The nose traduction Turc
4,520 traduction parallèle
he even broke the nose of the firefighter who was trying to negotiate!
Onunla anlaşmaya çalışan bir itfaiyecinin de burnunu kırmış!
You would look similar to her... if we open the both ends of eyes and raise the tip of the nose.
Gözlerini her iki taraftan açar, burnunun ucunu da kaldırırsak ona benzeyebilirsin.
But I did tell them that I had to be home by 11 : 00 on the nose.
Tam 11 : 00'de evde olmam gerektiğini söyledim.
[Lucy] I'll wear the nose and the hat.
Ben burnu ve şapkayı takacağım.
- [Max] You cant have the nose.
- Burnu takamazsın.
I surely got the nose, huh?
Boksör burnum var, değil mi?
The nose of the train, it breaks up the snow and ice and turns it into water.
Trenin burnu kar ve buzu topluyor ve suya dönüştürüyor.
- Bean, on my count, accelerate your fighters from the nose of the formation
Bean, geri sayımımla savaşçıları en öndekilerden başlayarak devam eden bir akıntı halinde hızlandır.
When the skull is intact, as here, the brain matter the blood, is ejected through the nose and the mouth.
Eğer kafatası kırılmazsa o zaman beynin içindekiler kanla birlikte ağzından ve burnundan boşalır.
- Hey, watch the nose!
- Hey, burnuma dikkat et!
Once again, liberty plucks justice by the nose!
Bir kez daha, özgürlük hukuku yendi!
- Punch him in the nose?
- Burnuna yumruk mu attı?
You can have it. He busted me on the nose, so. I think it's bad luck or something.
Benim burnuma çarpmıştı, uğursuzluk getirebilir.
Right under the nose are the lips!
Burnun altında dudaklar var!
When powdering the nose, miss, keep the door locked.
Makyaj yaparken, matmazel, kapıyı kilitli tut.
Really you know? Pro girls in addition to the mouth, tongue, nose...
Usta Jan, dilin onun tenini öptüğünde...
No wonder she held her nose up in the air.
Hiç şüphe yok daha çok burnu kalkacak.
Nose been broke so many times, he had the cartilage taken out so there wouldn't be downtime between bar fights.
Defalarca burnu kırıldı, kıkırdaklarından birini aldılar. Yani bar kavgalarının biri bitmeden biri başlıyor.
Sir, landing without an extended nose landing gear... can cause the plane to skid...
Efendim, burundaki tekerlek olmadan iniş yapmak uçağın kaymasına neden olabilir.
The one with freckles on her nose.
Burnunun üstünde çiller olan.
She dances like a bird in high heels performing the daintiest of reels When she gets her legs in a jumble She bumps her pretty nose as she stumbles
Topuklu ayakkabıyla dans eden bir kuş gibi çok zarif dans eder ayakları dolaşırsa güzel burnuyla bir yerlere takılır
He was paired with Jill, and I ended up with what's his face who picked his nose all the time.
O Jill ile eşleşti, bense eli sürekli burnunla olan çocukla.
Ferret Nose Julio drives it out to the Tres Cruces Savings and Loan.
Nose Julio onu Tres Cruces bankasına götürüyor.
It's about the butler's nose.
- Malum kişi hakkında.
I applaud you, being under my nose all the time.
Tebrikler. Bunca zamandır burnumun dibindeymişsin.
The emotional health of a hell of a lot of commuters. Is going to take a nose dive if we don't reopen by rush hour.
Eğer çıkış saatine kadar istasyonu açmazsak cehennem kadar insan bundan etkilenecek.
Just stare at the bridge of his nose. That's what I do.
Burnundaki kemere odaklan, ben de öyle yapıyorum.
The last fool I heard call you Nik got a broken nose. People change.
Nik, dediğini duyduğumda adamın burnunu kırmıştı.
After school was out and the last one had left with his dirty little snuffling nose instead of going home, I would go down the hill to the spring where I could be quiet and hate them.
Okul sona erdiğinde ve son kalan da... nezleli burnunu alarak, çekip gittiğinde... eve gitmektense, sakinleştiğim... ve onlardan nefretimi duyumsadığım... tepedeki pınara giderdim.
In the event that I was arrested, people would assume that it was something I was going to blow my nose on.
Tutuklanmam halinde bunun burnumu sileceğim bir şey olduğu sanılacaktı.
♪ The goddess ♪ Perhaps her nose is red
# Belki de tanrıçanın burnu kırmızıdır
I trust even less people who have such a high opinion of themselves... that they won't even poke their nose outside the door.
Ben de burnu büyük insanlara güvenmem. Özellikle burnunu bile dışarı çıkarmayanlara.
You will now touch the tip of your nose.
Şimdi burnunun ucuna dokun.
- Looks like the train nose-dived.
Galiba treni bulduk
As I stared at this beautiful little girl, her long eyelashes, her daddy's nose, my chin, the little mouth that would never take a breath,
O küçük kıza bakarken uzun kirpiklerine babasının burnuna, benim çeneme bir nefes dahi almayacak o ağza bakarken artık daha fazla konuşacak bir şey olmadığını biliyordum.
Hunt cuts across the orange March nose.
Hunt direksiyonunu March'in burnuna dogru kiriyor.
♪ The bloody nose of defeat ♪
# Görüyorum yenilmişsin ama, #
I'm sorry, but you don't invent the perpetual movement machine by balancing a ball on your nose!
Afedersiniz, burnunda top çevirerek daimi hareket makinesini icat edemezsin!
Follow me. The one who stinks, according to Fry's delicate nose.
Ben de kokuyormuşum ya Fry'ın duyarlı burnuna göre.
He's really been putting his nose to the grindstone, according to Bender's constant updates.
Bender'ın sürekli bildirimlerine göre durmaksızın harıl harıl çalıştı.
And I, as a renowned ear, nose, and blowhole doctor, could do the operation!
Ve ben, meşhur bir kulak-burun-hava deliği doktoru olarak bu ameliyatı yapabilirim.
We have in the doctor world something called a nose transplant.
Doktor dünyasında burun nakli dediğimiz bir şey var.
Oh, Zoidberg! I want the biggest nose you can find!
Ah, Zoidberg, bulabildiğin en büyük burnu istiyorum.
Keep my nose to the grindstone. "
Zımpara taşından burnumu koru. "
The only thing that's broken is my nose, my glasses, and my dream of breaking John Meringer's record of 12 Star Trek Adventures in a row.
Kırık olan tek şey burnum, gözlüklerim, John Meringer'ın rekorunu kırma konusunda kırılan hayallerim 12 Bölümlük bir "Uzay Yolu" Dizisi.
Wait, but I thought the doctor said that your nose would be good in, like, 2 months.
Bi dakka, doktor burnunun en fazla bir-iki ay içersinde iyileşeceğini söylemişti
Don't let the door hit your nose on the way out.
Çıkarken dikkat et, kapı burnuna çarpmasın.
Turn back the stinky finger my son will use to... pull snot from his nose at table.
Masayı pisletmemesi için Samuel'in parmağını burnundan uzaklaştır.
Be the person with a nose.
Burnu koku alan bir insan ol.
Be the person with a nose.
burnu koku alan insan ol.
The waiter with the drip at the end of his nose?
Burnunun ucunda sümük damlası bulunan garson mu?
nose 139
nosey 18
nosed 25
the night of the murder 53
the new yorker 37
the new york times 60
the notebook 36
the night of the fire 17
the night before 47
the night is young 64
nosey 18
nosed 25
the night of the murder 53
the new yorker 37
the new york times 60
the notebook 36
the night of the fire 17
the night before 47
the night is young 64
the night shift 17
the noise 65
the not 21
the night before last 20
the night she died 20
the night 83
the night he died 19
the next time i see you 21
the no 36
the next one 38
the noise 65
the not 21
the night before last 20
the night she died 20
the night 83
the night he died 19
the next time i see you 21
the no 36
the next one 38