English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / The new york times

The new york times traduction Turc

860 traduction parallèle
So he says, " I'll put an ad in the New York Times personal column...
O da dedi ki " New York Times'a bir ilan verip...
I don't want you to think I expected the New York Times.
New York Times gibi bir şey beklediğimi düşünmenizi istemem.
- I'd like to see a copy of the New York Times. January 5, 1947.
New York Times'ın bir kopyasına bakmak istiyorum... 5 Ocak 1947 tarihli.
The New York Times didn't send for me, Benko did.
New York Times teklif yapmadı, Benko yaptı.
However, on the other hand, you're not quite ready for The New York Times.
Diğer yandan, The New York Times'a yazmaya henüz hazır değilsiniz.
I want you to call up the New York Times or whoever you call.
Şehre geri döndüğünde New York Times'ı ara ya da nereyi ararsan ara.
- Our source was The New York Times.
- New York Times, bilginin kaynağı.
There are a lot of people who buy The New York Times.
- The New York Times okuyan çok insan var.
We have to go to those projects up there with the silent middle class, in those projects, where they're sitting with their pipes right now, in their chairs, reading the New York Times... you have to go up there, and you have to blow their minds.
Şu tepedekilere ulaşmamız lazım. Hani şu anda sandalyelerinde oturup pipo içerek New York Times okuyan sessiz orta sınıfın oturduğu yerlere gitmeliyiz.
- Then I'll call The New York Times.
- O zaman New York Times'ı ararım.
He even sent riders to the railhead to bring back the New York Times... so he could follow the exploits of Miss Langtry...
New York Times getirmeye demiryolunun son noktasına atlılar gönderiyor ve böylece Bayan Langtry'nin maceralarını takip edebiliyordu.
Not according to Communists, but to the New York Times.
New york times gazetesi söylüyor bunu. Komünistler değil.
We could even talk to a guy I know on the New York Times.
New York Times'da çalışan bir tanıdığımla bile konuşabiliriz.
He actually had just got a job with the New York Times... when he went into the, uh, O.C.S.
Savaşa gittiği sırada New York Times'te daha yeni iş bulmuştu.
Stop acting like you're on The New York Times.
New York Times'danmışsın gibi davranmayı bırak.
It was in The New York Times.
New York Times'da okumuştum.
And if I'm real quick, I can get The New York Times too.
Yeterince hızlı olursam, gazeteyi de kapabilirim.
It's a good, solid piece of American journalism that the New York Times doesn't have.
Bu, tam bir Amerikan gazeteciliği örneği. New York Times'ta bile yok.
Was the New York Times article accurate?
New York Times'ın makalesi doğru muydu?
We've got to get to him before the New York Times does.
New York Times'dan önce onu bulmamız gerek.
The New York Times...
New York Times?
The New York Times doesn't advertise on our network.
New York Times kanalımıza reklam vermiyor.
The New York Times and The Washington Post will be writing two editorials a week about us.
New York Times, Washington Post her hafta hakkımızda yazılar yazar.
Adolph S. Ochs is the publisher of the New York Times. He's asked me for an article on how city officials are reacting to the presence of our famous shootist.
Benden ünlü silahşörün varlığına şehir yetkililerinin nasıl tepki verdikleri hakkında bir makale istedi.
You plant a story with TIME... The New York Times, not just the rock creeps.
TIME dergisi veya The New York Times'la konuşalım, sadece müzik basınıyla değil.
I don't mind buying The New York Times and the Chicago Tribune and The Atlanta Journal and The Denver Post and the L.A. Times if you just tell me what it is you're looking for.
Bana ne aradığını söylesen, The Denver Post'u The New York Times'ı ve The Chicago Tribune'ü The Atlanta Journal'ı ve The L.A. Times'ı almak hiç gücüme gitmezdi.
The New York Times spoke of your "peculiar brand of optimism."
New York Times "olagandisi ¡ y ¡ mserl ¡ g ¡ n ¡ z" den bahsed ¡ yor.
We sleep together on Sunday mornings, then we read the New York Times... and I guess that makes her my girlfriend.
Pazar sabahı seviştik ve sonra New York Times okuduk... Yani sevgilim denebilir herhalde.
Soon you'll be indistinguishable from The New York Times.
Yakında New York Times'dan bir farkınız kalmayacak.
In this town, you don't get a rave from The New York Times, you close.
Bu şehirde eğer The New York Times'dan övgü alamazsan yok olur gidersin.
Without The New York Times, we're dead.
The New York Times olmazsa biz öldük demektir.
Mr. Walker of the New York Times.
New York Times'dan Bay Walker.
Yet the New York Times says he's been arrested.
New York Times, onun tutuklandığını yazıyor.
We were tired of seeing the world through the New York Times. – We wanted to travel.
Dünyayı, New York Times'tan görmekten bıktık ve seyahat etmek istedik.
That's what the New York times says,
New York Times ne diyor?
I also had a friend of mine at the New York Times... put Struthers through the police computer.
Ayrıca New York Times'ta polis bilgisayarına girebilen bir arkadaşım var.
Audiences all over the world have sung their praises in all languages - from the roof of the Times Building in little old New York... to the top of the Eiffel Tower in gay Paris.
Dünyanın her yerindeki dinleyiciler her dilde onlara övgülerini sundu. New York'ta Times binasının çatısından şen Paris'teki Eyfel Kulesi'nin tepesine kadar.
You wouldn't mind living in the nicest house in town, buying your wife a Iot of fine clothes, going to New York on a business trip a couple of times a year, maybe Europe once in a while.
Karına güzel kıyafetler almak. Yılda birkaç kez New York'a iş gezisine gitmek. Arada sırada Avrupa'ya gitmek.
I turned around, until near the end, when we passed a big wall.
Büyük bir duvarı geçene kadar etrafıma bakındım. O gün New York Times için haberciydi.
We flew him to New York tonight to help recall the struggle and joys of times gone by, because, Lonesome Rhodes you lived it.
Geçmiş zamanlardaki, mücadele ve neşeyi hatırlamanı sağlamak için onu New York'a getirttik. Çünkü,'Yalnız'Rhodes bunları sen yaşadın.
You're going to call the New York Times and tell them that a group of respectable business men stole some talking dolphins from you?
New York Times'ı arayıp, saygın iş adamlarının
We got an editorial in the holy goddamn New York Times.
Koduğumun New York Times'ı bile bizi haber yapmış.
Times Square is happy. New York is happy. the Urited States is happy.
Times Meydanı mutlu, New York mutlu Amerika Birleşik Devletleri mutlu, dünya barış içinde.
The New York Times? Yeah.
- New York Times mı?
You sashay over to your New York Times file... Read me what's on page one, column six of the August 2nd issue... Maybe I'll wine and dine you some night soon.
New York Times dosyalarına gidip, bana sayfa 1, Ağustos'un 2. basımı 6. kolonu okusana belki sana bir akşam şarap ve yemek ısmarlarım.
In last Friday's "New York Times," you said the Japanese...
Cuma günkü New York Times gazetesinde, dediniz ki Japonlar...
We'll set you up with a reporter from the "New York Times"... get the company up against the wall on negotiations.
Size New York Times'tan bir gazeteciyle röportaj ayarlarız uzlaşma için şirket karşısında bir duvar bulur.
In the "New York Times."
New York Times'a.
The guy that wrote it, from the "New York Times."
Bunu yazan adam, New York Times'taki muhabir.
Did you tell the company about the "New York Times"?
Şirkettekilere New York Times'tan bahsettin mi?
I think you should come on down to Oklahoma City... and bring that reporter from the "New York Times."
Bence Oklahoma City'ye gelip yanında da o New York Times muhabirini getirebilirsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]