The only question is traduction Turc
538 traduction parallèle
The British will certainly launch an attack. The only question is, which way will they come?
İngilizler yakında buraya saldıracaktır, tek soru ne taraftan gelecekleri.
The only question is - do I ticket you as an accessory?
Tek mesele, seni suç ortağı olarak mı kabul edeyim?
The only question is why. What's her game?
Beni düşündüren tek şey sebebinin ne olduğu.
The only question is do you wanna die now or in a few minutes?
Sana bir soru şimdi mi ölmek istersin yoksa birkaç dakika sonra mı?
The only question is, what?
Tek sorun, ne yapacağımız.
The only question is, will it still be there when we get through blasting it?
Fakat sorun biz orayı patlattığımızda hâlâ orada olacak mı?
The only question is by whom and for how much?
Tek sorun kim yapacak ve ne kadara yapacak?
The only question is, who?
Tek soru, kim?
The only question is when I will die.
Sadece, beni ne kadar zamanda öldüreceği önemli.
The only question is young Langers, what are they?
Mesele şu genç Langers, nedir o değerler?
The only question is, did she kill to acquire them?
Ama cinayeti de o mu işledi?
The only question is when to attack and how to maximise our chance for success.
Tek soru ne zaman saldıracağımız ve başarılı olmak için şansımızı ne kadar zorlayacağımız.
The only question is, why?
Tek soru, neden?
The only question is : what protection do we have if it proves to be false?
Mesele şu : Doğru olmadığını kanıtlarsa biz ne yapabiliriz?
Then the only question is about intent.
O halde, tek soru, niyet nedir?
The only question is :
Bir tek sorum var baylar : Nasıl ve ne zaman?
The only question is :
Tek bir soru :
The only question is, when and how.
Tek sorun, zamanı ve şekli.
The only question is :
Asıl sorulacak soru :
The only question is, can we find someone common enough?
Tek sorun yeterince sıradan birini bulabilir miyiz?
Now, the only question is : Will he actually use it?
Şimdi, sorum şu ki bayım bunu gerçekten kullanacak mı, ne dersiniz?
The only question is how.
Var olan tek soru, bunu nasıl olacağı.
The only question is what are you gonna do about it?
Burada sorulacak tek soru şu : Bu konuda ne yapacaksınız?
The only question is when.
Tek soru ne zaman olacağı.
The only question is how you check out.
Tek soru nasıl olacağı.
" "We all ask ourselves the question " "why it is that some of us are killed while others remain. " " The only answer is our faith
"Kendimize neden bazılarımızın öldüğünü, diğerlerinin hayatta kaldığını soruyoruz."
I claim it's the only question that is relevant.
Bunu alakalı tek soru olduğunda ısrar ediyorum.
I only know the woman's eyesight is in question now.
Ben sadece şuanda bayanın görüş yeteneğinin şüpheli olduğunu biliyorum.
The question is only,...
Tek sorun... Bir dakika, lütfen.
Will you fight or not? That is the only question.
Savaşacak mısın, savaşmayacak mısın?
The only question then was, "How is this possible?"
Burada sorulması gereken soruysa, bunun nasıl mümkün olduğudur.
Perhaps the only possible answer... to our question is, whatever we said the mind is, we'll discover it's not.
Belki de sorumuzun tek olası cevabı, zekânın ne olduğunu söylersek söyleyelim, bunun böyle olmadığını keşfedeceğimizdir.
Right? - Yes. The only question here is : does this ground have a value to you?
Buradaki tek sorun ise, bu bölgenin senin için bir değeri var mı?
The only question now is how to rid ourselves of him.
Önemli olan ondan ne şekilde kurtulabileceğimiz.
Now, of course, the only question left to be decided is where the Police shall find you.
Elbette, kalan tek soru polisin seni nerede bulacağına karar vermek.
Not only is the Bataan rescue mission so much blue sky over the horizon, it is even open to question if we can defend Australia.
Bataan'ı kurtarma görevini bir yana bırakın... Avustralya'yı savunabileceğimiz bile meçhul.
The only thing I question is their method of death.
Tek sorguladığım öldürme yöntemleri.
If this is the only solution, humankind must stop and question the whole meaning ofjustice.
Tek çözüm buysa insanoğlu bir durup, adaletin anlamını sorgulamalıdır.
I am only a ten-year Christian, and though I believe in the Christian God with all my soul, our Emperor is without question.
Yalnız on yıldır Hıristiyanım, Hıristiyan Tanrı'ya tüm benliğimle inansam da, İmparator her şeyin ötesinde gelir.
The only question is that is there anything we can do about it?
Radyasyon oranı saatte 4 RAD...
That's why I say that the real question is not only how he got in, but when.
Bu yüzden derim ki, esas soru sadece nasıl içeri girdiği değil, ne zaman girdiği de.
I only have one brother to question, and the entire matter is resolved.
Sadece bir kardeşi sorguladığımda bütün mesele çözülecek.
The only question before us is which one of you dependents is going to take me?
Sorum sadece hanginiz beni oraya götürecek?
The only real question is whether or not they'll actually attack.
Asıl soru, gerçekten saldıracaklar mı?
I don't know how you come down on the incarceration question, whether it's for rehabilitation or revenge, but I was beginning to think revenge is the only argument makes any sense.
Hapsetme sorununa nasıl yaklaşırsınız bilmem rehabilitasyon olarak mı yoksa intikam olarak mı? Ben, intikamın anlamlı tek görüş olduğunu düşünmeye başlıyordum.
The only question I have, admiral, is why you thought it necessary to be young to negotiate the release of the hostages.
Aklımdaki tek soru, bu rehine krizinde arabuluculuk yaparken... genç olmayı neden gerekli gördüğünüz.
I will take your case, if only to make it abundantly clear... how justice in South Africa is misapplied... when it comes to the question of race.
Davanızı, adaletin ırk meselesine gelince ne kadar amacının dışında kullanıldığını fazlasıyla aşikâr kılmak için davanızı alacağım.
The only person who would take this job is someone with nothing to lose then the question becomes what would we want with him?
İşi üstlenecek tek insan, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insandır. Ondan sonra ortaya çıkacak soru şu :
The only question, I think, remaining now... is what gamble he has made here with... the strongest force in the Soviet Union after the Communist Party.
Burada dur.
The only way you're going to find out the answer to that question is to stay
Bu sorunun cevabını bulmanın tek yolu kalmanızdır..
The only other question is who do we bill this hour to?
Tek soru kaldi, bu oturumu kime fatura edecegiz?
the only way 33
the only thing 56
the only one 46
the only 98
the only trouble is 16
the only problem is 87
the only difference is 44
the only thing is 68
the only reason 28
only question is 18
the only thing 56
the only one 46
the only 98
the only trouble is 16
the only problem is 87
the only difference is 44
the only thing is 68
the only reason 28
only question is 18
question is 362
the one and only 111
the odyssey 21
the one that 19
the other half 29
the others 231
the other night 242
the one that got away 33
the other me 18
the old 139
the one and only 111
the odyssey 21
the one that 19
the other half 29
the others 231
the other night 242
the one that got away 33
the other me 18
the old 139
the other woman 16
the other guy 58
the other way around 24
the one 287
the other one 318
the office 84
the old days 17
the one i told you about 27
the old woman 18
the other day 439
the other guy 58
the other way around 24
the one 287
the other one 318
the office 84
the old days 17
the one i told you about 27
the old woman 18
the other day 439
the other side 74
the other way 103
the old one 21
the other thing 93
the other thing is 17
the ocean 80
the opposite 109
the other two 35
the other 237
the old lady 20
the other way 103
the old one 21
the other thing 93
the other thing is 17
the ocean 80
the opposite 109
the other two 35
the other 237
the old lady 20