English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / The police station

The police station traduction Turc

2,148 traduction parallèle
Was it Brandt or someone else? The police station?
Brandt ya da polis merkezinden biri, belki de vestiyer görevlisi almıştı.
I'm at the police station in Fayaoue.
Fayaoue'de, polis merkezindeyim.
What happened in the police station, that was enough.
Polis karakolunda olan yeterliydi.
To the police station, to answer our questions.
Karakola, soruları cevaplamak için.
Your mother is waiting for you at the police station.
Annen seni polis merkezinde bekliyor.
What are we doing at the police station?
Polis merkezinde ne işimiz var?
WOMAN : ( ON TV ) The hostage situation at the police station in Spokane, Washington, ended early this morning when Metro SWAT engaged and killed the suspect, Jonas Arbor.
Spokane, Washington polis karakolundaki rehine krizi bu sabah erken saatlerde Metro Özel Timi'nin, şüpheli Jonas Arbor'ı yakalayıp öldürmesiyle sona erdi.
You come down to the police station and you look at the files.
Polis merkezine gelip, dosyalara bakıyorsun.
We have to go to the police station and answer to some more questions.
Polis karakoluna gidip, birkaç soru cevaplamalıyız.
They tripled the detail at the police station.
Karakolda memur sayısını üç katına çıkardılar.
Our friend at the police station...
herhes polis merkezinde...
Boss, are we going to the police station?
Polislere haber verecek miyiz efendim?
Honey, we need to go down to the police station.
Canım, polis merkezine gitmemiz gerekiyor.
Speaking of which, I just found some very interesting information down at the police station.
Bu arada polis merkezinde ilginç bir bilgiye rastladım.
She should be at the police station, spilling her guts. No.
Polise gidip bildiklerini anlatması lazım.
They called him down to the police station.
Karakoldan aradılar.
How about we go to the police station?
Karakola gitmemize ne dersin?
- Rhys took me to the police station.
Rhys beni polis karakoluna götürdü.
I went down to.. the police station and I...
Ben de polis karakoluna gittim ve...
The police station.
- Polis karakoluna, onu çıkarmak için.
Your husband was arrested and was taken to the police station.
- Bunu daha sonra konuşuruz.
Try to confirm the chassis and find you can with the girls. - Take it from here. I'm going back to the police station.
Bu kıza bi ulaşın ve götürün şu aracı burdan
Let me understand. He saw a crazy guy in uniform talking to other crazy. And you want to take him to the police station to see pictures of police officers.
Yani üniformalı biri gelmiş ve sen bu herife polis resimleri göstereceksin
I mean, you'll need Rumpole to accompany you to the police station as you make your statement.
- Bence iyi fikir değil bu Polis eminim sizi de görmek isteyecektir
- Come along to the police station.
- Bizim merkeze bir uğrayın.
There is no news from the property owners... at the police station in Malmö to discuss whether they'll agree.
Son bir saattir Malmö Emniyetinde bulunan dört gayrimenkul yatırımcısı dünkü taleplere henüz olumlu bir cevap vermedi.
Thank you, Karin. She is at the police station in Malmö.
Malmö Emniyetinden bize gelişmeleri ileten Karin'e teşekkür ediyoruz.
I'm going to the police station before they come looking for me.
Beni almaya gelmelerinden önce polis merkezine gideceğim.
The police station?
- Polis merkezi?
You are coming with us to the police station. Move!
Bizimle karakola geliyorsun, haydi yürü!
And how do you respond to allegations she was doing cartwheels in the police station?
Polis karakolunda taklı attığına dair iddalara nasıl cevap verirsiniz.
( Sighs ) I brought her to the police station.
Onu karakola ben götürdüm.
Uh, Sergeant Batista- - at the police station- - where we work.
Emniyetten Komiser Yardımcısı Batista. Biz de orada çalışıyoruz.
All of the operators knew that Mr Whittaker's calls - were rerouted to the police station.
Tüm operatörler Bay Whittaker'ın çağrılarının karakola yönlendirildiğini biliyordu.
- At the police station.
Karakolda yenge.
- The police station?
- Karakolda?
He's at the, uh... "Ratchawang Police Station." Okay.
Şu anda "Ratchawang" karakolunda.
Ranbir, this here is the local police station.
Ranbir, burada yerel polis karakolu var.
But she might call the police, who'd take us both to the station!
Polis çağırabilir ve onlar da bizi karakola götürebilir.
Alarm's wired directly to the central police station.
Alarm, doğrudan merkezi polis karakoluna bağlı.
You should have brought us to the fucking police station and just fucking throw cuffs on us.
Bizi lanet karakola götürüp lanet kelepçeleri taktırsaydın daha iyiydi.
I'm calling you from the old police station, a place you once called home.
Bir defasında evi aradığınız.. .. eski polis karakolundan arıyorum sizi.
Sears stole a copy of the report while he was doing I.T. work in a police station.
Sear Polis Merkezinde danışmanlık yaptığı için dosyanın kopyasını çalabilmiş.
You will have to visit the court and police station.
Bunu karakolda polise nasıl açıklayacaksın?
I will see you at the police station.
Polis merkezine geliyorum.
According to the police yesterday around 8 : 30 am Etsuko, wife of Mr. Akiyama drove him to the station When she came back home
Polise göre, dün sabah 8 : 30 sıralarında Bay Akiyam'nın eşi Etsuko kocasını istasyona götürmüş ve tekrar eve döndüğünde minik Erina gözden kaybolmuştur.
There was a call from the local police station.
Polis karakolundan bizi neden çağırsınlar.
call the downtown police station and ask to speak to Anada You can give him my name.
Doğruca polis merkezine git. Orada Mandy ile konuş, benim adımı ver.
"What did I ever think about that was fun? " What was fucking fun about waking up in a police station "or in the back of a fucking police car?"
Karakolda uyanmanın ya da polis arabasının arkasında olmanın neyi eğlenceli?
You're gonna need to contact the family liaison officer at Stratford police station.
Stratford Polis Karakol'unda aile ilişkileri subayıyla irtibata geçmen gerekiyor.
It seems odd to break into a police station just to read the thing.
Dosya okumak için karakola girmek tuhaf geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]