The two traduction Turc
82,855 traduction parallèle
What be the cause of this ill will between the two houses?
İki aile arasındaki bu düşmanlığın sebebi ne?
It's been just the two of us.
Sadece ikimiz varız.
Okay, I'm gonna, uh, leave the two of you to sort this out.
Bu konuyu konuşmanız için ikinizi yalnız bırakacağım.
You and I have got a lot of years between the two of us.
Seninle çok eski bir mazimiz var.
I don't know how long my case was pending or whatever, but when I woke up, the two sides had been fighting about me for a long time.
Ama uyandığımda iki taraf da benim için savaşıyordu.
Jason has agreed that the two of us should go.
Jason gitmemiz gerektiğine ikna oldu.
We found the two shell casings from Charlie's side on'em.
Charlie'nin silahından çıkan iki kovanı bulduk.
And nobody walks by for the next two minutes and 32 seconds if she was being followed, it wasn't from the restaurant.
Ve kimse önümüzdeki iki dakika 32 saniye boyunca yürür. Eğer takip edilirse, restorandan değildi.
Nick, we're the only two people who have seen this thing.
Nick, biz bunu sadece iki kişi görmüştük.
This neighborhood isn't far from the other two Wesen attacks.
Bu mahalle uzak değil - diğer iki Wesen saldırısı.
But because the box is closed, two dimensions exist simultaneously.
Ancak kutu kapandığından, İki boyut aynı anda var.
Two. First one's in the office.
Birincisi ofiste.
The last thing we need is more discord between our two houses.
İhtiyacımız olan son şey, iki aile arasında daha fazla ihtilaf olması.
No more than two riff-raff in the house at any one time.
Eve aynı anda, ayak takımından iki kişiden fazlasını alamam.
He also said I'm the mother of two small children and should start behaving like one!
O yaptı. Ayrıca iki küçük çocuğun annesi olduğumu söyledi. Ve bir tane gibi davranıyor olmalı!
Who do you think's kept this from happening the last two years?
Bunu son iki yıldır kimin yaptığını sanıyorsun?
She'd be up here with the uhaul in two minutes.
İki dakika içinde pılını pırtını toplayıp buraya gelir.
Why the urgency to get this out in two days?
Bunu iki gün içinde halletmenin acelesi neden?
There's two innocent lives on the line here.
Burada iki masum insanın hayatı tehlikede.
I just think there's obviously, like, electricity in the air with you two.
İkinizin yanındayken havadaki elektriklenmeyi hissedebiliyorum.
I spy... with my little eye... two motherfuckers who won't fucking tell me what the fuck is going on!
Nesi var? Tam karşımda neler olup bittiğini bana söylemeyen iki tane orospu çocuğu var!
The way I see it, you only have two options.
Gördüğüm kadarıyla, önünde sadece iki seçenek var.
Which one of you two is gonna take Jessica's seat at the table?
Jessica'nın koltuğunu resmi olarak kim alacak?
Because you can only avoid that question for so long, and my money says that the second I leave this room, you two are gonna fight to the death.
Bu soruyu sormaktan uzun süre kaçamazsınız. Bahse girerim bu odadan çıktığım an ölümüne savaşacaksınız.
You can tell her yourself, because I'm doing being in the middle of you two.
Kendin söyle ikinizin arasında kalmaktan sıkıldım.
No, but the only people who call their landlord three times a week for two months are people who have a problem that needs fixing.
Evet, ama ev sahibini 2 ay boyunca, haftada 3 kez arayan kiracıların düzeltilmesi gereken bir problemi vardır.
My client called her landlord 20 times over the course of two months, as you can see from her phone records.
- Doğru değil. Müvekkilim, ev sahibini 2 ay boyunca yirmiden fazla kez aradı. Telefon kayıtlarından görebilirsiniz.
It's proof your client spoke to mine for an average of two minutes per call, and it wasn't to talk about the weather.
Müvekkilinin, benim müvekkilimle her aramada ortalama 2 dakika konuştuğunu ve konunun havadan sudan olmadığını kanıtlar.
for the better part of two years.
Evet, son iki yıldır en iyi anlarını gizlice kaydediyordum.
Two guys were nosing around asking questions, checking out the boats that we worked on for him.
Bu sabah iki adam etrafa bakınıp sorular soruyordu. Onun için hazırladığımız teknelere bakıp durdular.
And yes, we do have the sort of connection that only two highly educated, sophisticates could have, but it's not true love.
Evet aramızda yalnızca yüksek eğitimli, entelektüel iki kişinin paylaşabileceği bir bağ var ama bu gerçek aşk değil.
I mean, I got ten bucks to my name, and I spent eight of it on this burrito, and the other two on guac.
Benim cepte zaten 10 papel vardı. Sekiz burritoya, iki de guaca gömdüm.
The Bad Place is owed two people.
Kötü Yer için iki kişi gerekiyor.
Feeding the town, two weeks at a time.
Bütün kasabayı besler, 2 haftada bir gelir.
The Stechel brothers are two of my finest officers.
Stechel kardeşler benim iyi memurlarım.
What's a lousy two million for all I've done for the people of Granville?
Granville halkı için yaptıklarımdan sonra 2 milyonun lafı mı olur?
I've been through Gilroy's financial records for the past two years.
Gilroy'un son iki yıldaki mali kayıtlarına bakıyorum.
- Now, part two- - a variation on the mind-control work Mayakovsky hammered us with first year.
Mayakovsky'nin ilk yıl bizi dövdüğü türden biz zihin kontrol çalışması.
They said he was out the door in two weeks.
İki haftada kapi disari etmisler.
I just spent the last two hours going through all your shitty old clothes.
İki saatimi şu boktan giysilerine bakarak harcadım.
We're letting you two go, just not back inside the park.
İkinizi serbest bırakıyoruz, sadece sahaya geri dönmeyin.
The drink tickets are meant as a reward for those who bring in other people, and you two are always by yourselves, okay?
İçki biletleri başkasıyla gelenler için bir ödül niyetinde, ve siz ikiniz her zaman yalnızsınız, tamam mı?
You two are my favorite people in the world.
İkiniz dünyada en sevdiğim insanlarsınız.
When was the last time you two did it?
En son ne zaman seviştiniz?
You remember those two Black Panthers at the'68 Olympics who raised their fists in protest?
1968 Olimpiyatları'nda protestolara katılan iki Kara Panter'i hatırlıyor musun?
In the beginning there were two sets of footprints and now there is one because you were all carrying me.
Başta iki çift ayak izi vardı ve şimdi bir tane var çünkü beni taşıdınız.
What about what you two are doing to make the same thing happen for Mike?
Peki aynı şeyi Mike için yapmaya çalışmanıza ne demeli?
What you two are gonna do is personally tailor the presentation to her.
Siz de hoşlanacağı bir sunum ayarlayın.
- Because that kid may be green, but he's the only one of you two that actually went to law school.
- Çünkü o çocuk acemi olabilir ama en azından hukuk fakültesi bitirmiş.
I thought it did, too, but then she called me and said that the next time she asks for a meeting with me and Harvey, she better get a goddamn meeting with me and Harvey instead of two nobodies.
- Ben de öyle sanıyordum. Sonra arayıp dedi ki ; kendim ve Harvey'le bir görüşme için randevu almışsam karşısına iki gereksiz insan yerine Harvey'le çıkmalıymışım.
So you two were alone in your room with the door closed.
Demek ikiniz odada yalnızken kapı kapalıydı.
the two of us 218
the two of you 150
the two of them 40
two hours later 53
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
the two of you 150
the two of them 40
two hours later 53
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two months ago 182
two hearts 28
two beers 79
two more 130
two days ago 368
two o'clock 76
two arms 16
two seconds 191
two years ago 477
two months ago 182
two hearts 28
two beers 79
two more 130
two days ago 368
two o'clock 76
two arms 16
two seconds 191
two hands 45
two thousand dollars 17
two years 509
two and a half 63
two people 83
two minutes 637
two thousand 72
two weeks 445
two men 105
two brothers 30
two thousand dollars 17
two years 509
two and a half 63
two people 83
two minutes 637
two thousand 72
two weeks 445
two men 105
two brothers 30