English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / The whole night

The whole night traduction Turc

1,181 traduction parallèle
You've been gone the whole night.
Bütün gece yoktun.
I took the whole night off for you.
- Dur biraz. Tüm geceyi seninle geçirdim.
I must have slept through the whole night.
Bütün gece uyumuş olmalıyım.
Because she was with me last night, the whole night.
Çünkü dün gece benimleydi. Bütün gece.
You got the whole night?
Geceyi birlikte geçirdiniz ha?
You say the sixteenth. We say the sixteenth, okay? I planned the whole night.
On altısı demiştik tamam mı?
I have been wandering around here the whole night.
Bütün gece buralarda dolaşıp durdum.
No, listen I didn't write an entire book, but I kept a journal and I wrote the whole night in it.
Ne olduğunu hatırlamaman korkunç. Hayır, dinle.. .. koca bir kitap yazmadım, ama bir günlük tuttum..
The whole night's a blur to me.
Bütün gece kafam dumanlıydı.
I once won a dance competition hands down, but instead of celebrating I spent the whole night fretting over my one bad score.
Bir keresinde bir dans yarışmasında kolayca birinci olmuştum. Ama kutlama yapmak yerine bütün gece aldığım kötü bir puana dövünmüştüm. Ne aptalım.
It's a thousand to have me for the whole night.
Bütün gece için 1000 dolar verecekti.
See, I got the whole night ahead of me.
Önümde koca bir gece var.
"The whole night's entertainment is on me."
"Tüm geceyi ben ısmarlıyorum."
Free for the whole night!
Gece boyunca özgürüz!
The whole night's passed.
Bütün gece geçti.
First date I just stared at her the whole night, she was so stunning in the moon light.
İlk buluşmamızda... bütün gece sadece onu seyrettim, ay ışığında öyle büyüleyiciydi ki.
The whole night he changed the subject to New York.
Bütün gece konuyu değiştirip lafı New York'a getirdi.
I was sitting there alone on prom night in that goddamn rented tuxedo and the whole night flashed before my eyes.
Balo gecesi kiralık smokinimle tek başıma otururken bütün gece gözlerimin önünden geçti.
Why does it stay up the whole night for us?
O bizim için tüm gece boyunca neden yukarıda durur?
- I'll be there. She'll be stuck here the whole night having tests she doesn't need.
Muhtemelen gereksiz testler için bütün gece burada kalacak.
Are you planning to stay the whole night?
Bütün gece kalmayı mı düşünüyorsunuz?
- Were you here the whole night?
- Bütün gece gece boyunda burada mıyıdın?
They don't stay the whole night, Jack, unless you pay for it.
Bütün gece kalmazlar Jack. Ücretini ödersen başka tabii.
- It was the whole night.
Bütün gece ağrım vardı.
I couldn't spend the whole night there.
Bütün gece orada bekleyemezdim.
You'll spend the whole night there, if I let you.
Bıraksam, yatacaksın arabanın içinde, yürü. [GÜLER] Sen ne diyorsun ya?
You've had the whole night to think about it.
Bunu düşünmek için koca bir gecen vardı. Sadece bunu söylemek için mi geldin?
The moment that I spent with Kristy, the moment that's going to make the whole night worth while, I was with the wrong person.
Kristy'le birlikte olduğum o anda. bütün geceyi değerli kılacak o anda. yanlış insanın yanındaydım.
One cup, you'll have happy dreams the whole night through.
Bir bardak için, bütün gece mutlu rüyalar görün. Evet.
The whole night was horrible.
Tüm gece bildiğin felaketti.
The whole night?
- Bütün geceyi mi?
Yeah, the whole night.
Evet, bütün geceyi.
I've spent the whole night asking every woman in the world to marry me.
Tüm geceyi dünyadaki her kadına evlenme teklif ederek geçirdim.
It never went throughout the whole night.
Bütün gece sürdüğü olmadı hiç.
Will we stay the whole night?
Bütün gece kalacak mıyız?
So this whole book's about the night you conceived Frederick!
Demek tüm kitap Frederick'i ana rahmine düşürdüğün geceyle ilgili.
So you run into the night to find another face, and another and another until one terrible morning you wake up and realize that revenge has become your whole life and you won't know why.
Sonra gece dışarı çıkıp başka bir yüz arayacaksın, sonra bir başka... sonra bir başka... Ta ki bir sabah uyanıp... bütün hayatının bu intikam olduğunu anlayacaksın. Ve sebebini de bilemeyeceksin.
I read the whole thing last night.
Dün gece tümünü okudum.
During the night it closes, and it stays closed for the whole of the next day, slowly flushing pink.
Gece esnasında kapanır. Ertesi gün, gün boyunca kapalı kalır ve pembeleşir.
The walls must have been like tissue paper because I'd hear the whole performance every night.
Duvarlar o kadar inceydi ki her gece performanslarına şahit oluyordum.
It made the whole world look like the Highlands on a summer night.
Dünya bir yaz akşamında İskoçya'ya benzerdi.
One night, I got a big bottle of raki. I drank the whole lot.
Bir gece, bir büyük ile eve geldim.
Last night, I found a whole Weeble village behind the Easy-Bake Oven.
Hey, dün gece Weeble Village'ın hemen arkasında EZ Bake fırın setini buldum.
'I'd seen fireworks before'but that night, they looked like the most brightest,'beautiful things in the whole world.
Bu, havai fişekleri ilk izleyişim değildi ama o gece bana, dünyanın en parlak en güzel şeyi olarak göründüler. ... dünyanın en parlak, en güzel şeyi olarak göründüler.
Bazooko Circus is what the whole hep world would be doing Saturday night... if the Nazis had won the War.
Savaşı Naziler kazanmış olsaydı bütün dünya Cumartesi gecesi... Bazuka Sirkinin yaptığını yapıyor olurdu.
The girl was in your cabin the whole night.
Kız bütün gece senin odandaydı.
That night I thought I could put the whole Barbara thing out of my mind.
O gece bütün şu Barbara olayını aklımdan çıkarmaya çalıştım.
So bring the whole family to the planetarium, for a night of excitement and wonder.
O yüzden ailenizi heyecan ve gizem dolu bir gece için yıldız evine getirin.
At night they select a relatively small patch within a huge field of sugar cane where the whole half million roost, half a dozen birds to a single stem.
Kocaman şeker kamışı tarlasında nispeten ufak bir yer seçiyorlar. Tek bir kamışta yarım düzine kuşun tünediği yarım milyonluk bir sürü.
Only as sure as I am that the reality of one night let alone that of a whole lifetime can ever be the whole truth.
Sadece bir tek gecenin hatta bütün bir hayatın, gerçek olabileceğinden emin olduğum kadar.
It's been howling and barking the whole fucking night
Bütün gece hiç durmadan havladın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]