English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / The whole package

The whole package traduction Turc

192 traduction parallèle
The bad news is he only gave me two weeks for the whole package.
Kötü haber bana tüm paket için sadece iki hafta verdi.
Blows the whole package right off.
Takımı havaya uçuruyor.
Flat deal for the whole package, right here, right now.
Tüm paket için tek teklif, hemen şimdi.
Then they got the whole package.
O halde parçaları tamamladılar.
Now I guess you spend another 10 or 15 dollars and get the whole package?
Şimdi de 10-15 dolar daha harcayıp onu tamamen elde ediyorsun?
Junior sold us the whole package for ten dollars.
Ufaklık tümünü 10 liraya bize sattı.
$ 40,000, you buy the whole package.
40.000 dolar. Hepsini alın.
Listen, I don't buy the whole package but I've got a friend in the FBI, Ben Phillips.
Dinle, bütün bu anlattıklarına inanmıyorum ama FBI'da bir arkadaşım var. Adı Ben Phillips.
Soft hands, lateral movement, the whole package.
Top tutuşu iyi, çevik, gereken her şey var.
What made me run away was the whole package.
Kaçmama neden olan şey bütün paketti.
Sounds like she's got the whole package.
Kulağa "tam" bir insanmış gibi geliyor.
Simon, we've been doing it all wrong, brother. The whole package. This is not the way.
Simon, yaptığımız her iş yanlış kardeşim, bütün hepsi, yolu bu değil.
It was the whole package.
İkisi birden seni paketledi.
No, give me the whole package.
Hayır, hepsini isterim.
I mean all these men, they're they're beautiful, artistic minds, great sex, the whole package but, hollow.
Demek istediğim, hep şu erkekler, yani güzeller, sanatsal düşünürler, harika seks yaparlar, herşeyleri tam ama, içleri bomboş.
Did you go for the whole package?
Her şeyiniz vardı :
Oh, God, I'm the whole package for her.
Tam ona göreyim o zaman.
Wow. This Mary's got the whole package.
Vay, bu Mary tam donanımlıymış.
Well, when you- - when you factor in the vibe here, the whole package is good.
Buradaki gerilime göre ele alırsak kesinlikle iyi.
Everything we pictured when we were young. The whole package. You said so yourself.
- Gençliğimizde hayal ettiğimiz her şey altın tepside sunuluyor.
You two have your friction, but she digs the whole package.
Aranızda bir çekim gücü var, Ama o her şeyini istiyor.
It's the whole package.
Bu komple bir paket.
The whole package.
Her şeyimi.
- Jesus Christ, I want the whole package!
- Yüce Tanrım. Ben hepsini istiyorum.
The whole package will crank that Betty up, maybe 300 horsepower.
The whole package will crank that Betty up, maybe 300 horsepower.
He wants the whole package.
Bütün paketi istiyor.
Mom was loaded with charm, looks, the whole package.
Annem çok cazibeliydi, bakışları, her yönüyle.
Put a CTU com unit in it a box of 9 mm ammunition, a locksmith kit, the whole package.
İçine CTU haberleşme cihazı, 9mm mermi, çilingir takımı, bütün paket. - Sonra?
I had the whole package until something fell apart.
Bir şeyler parçalana kadar her şeyim vardı.
I just... I feel like I'm never gonna have it... the whole package, you know?
Ama o paketin tamamını hiç elde edemeyecekmişim gibi geliyor.
I really want it... the whole package.
Ama bunu gerçekten istiyorum. Tüm paketi.
- You've got the whole package :
- Her şeyin mükemmel.
As soon as the Emperor signs the trade agreement he gets the whole package.
İmparator ticaret anlaşmasını imzaladığı an, tüm paketi alacak.
I let the whole package of Penta be analysed in the lab, but there was nothing wrong with it.
Ayrıca belki bir sorun vardır diye Penta paketini de laboratuara gönderdim. Anormal hiçbir şey bulunmadı. Tamam.
I had a career... friends... looks the whole package... but now I am just a skeletal reminder that we might only be in the eye of the hurricane
Kriyerim vardı... arkadaşlarım... ama şimdi sadece, bir kasırganın gözü önünde olabileceğimizi hatırlatan bir iskeletim.
Joey Tribbiani's got the whole package!
Joey Tribbiani artık yepyeni biri!
Well, the whole package is exquisite. Oh.
- Tüm paket çok güzel!
The whole package.
Bütün ambalajı.
- Then take the whole package.
- O halde kadını alın.
The whole package.
Bütün paketi.
It seems like you have the whole package.
Herşeye sahip gibi görünüyorsun.
So if you don't take it the whole package is wasted.
Bu yüzden eğer siz almazsanız tüm paket boşa gidecek.
You're the whole package.
Sen tam bir paketsin.
In their turn, animal dung can be used to provide sort of a fertilizer for the cereal crops as well, for crops, so the whole package, you know, is seen to be mutually beneficial both for the animals and the plants and of course for the humans.
Bunun karşılığında hayvan dışkısı ekinlere... bir tür gübre sağlamak için de kullanılabiliyor, bütün bu paket, karşılıklı olarak hem hayvanlar... hem bitkiler ve tabii insanlar için de yararlı görünüyor.
Not only does she write her own stuff, she's got the voice, the looks, this girl's the whole package.
Ses var, güzellik var. Paket tamam.
So they don't have the whole, uh, package?
Öyleyse her şeye sahip değiller.
Rocco - this package boy -... he could bring down the whole East Coast.
Rocco... kuryeci çocuk tüm Doğu Sahilini alaşağı edebilir.
I just came in to use the phone, and they got me for the whole Road King package - alignment, shocks, Armor All, stem lube.
Ben telefonu kullanmak için geldim ve Yollar Kralı paketini kakaladılar. Rot balans, şok sistemi, zırh bakim, antifriz.
He had money, looks, the whole package.
Adamın parası vardı, yakışıklıydı.
So, you're the strong, silent type, huh? That's the whole bouncer package.
Güçlü, suskun tiplerdensin, ha?
Everything, everything, the whole DeLuca package.
Her şey, her şey, tüm Deluca şeyleri.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]