English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / There were two

There were two traduction Turc

2,029 traduction parallèle
There were two DNA signatures for you.
Sizin iki DNA iziniz vardı.
There were two dolphins in a swimming pool filled with their own excrement.
Kendi pislikleriyle dolu bir havuzda sıkışmış iki yunus vardı.
First storm hit here and then there were two more.
İlk fırtına burayı vurdu, şurada da iki tane daha var.
Had probably been on for about an hour and soaking wet, and there were two of my neighbors walked over...
Dışarı çıkalı herhalde bir buçuk saat kadar olmuştu ve ıslanmıştım ve iki komşum etrafta dolaşıyorlardı.
Before there were two words was considered a conjunction and "un" an indefinite ar ticle.
Daha önce iki kelimeydi... bağlaç olarak kabul ediliyordu ve "un" da belirsiz artikeldi.
but what Lionel didn't realise... that there were two boys who fell to Earth that day.
Ama Lionel o gün dünyaya 2 çocuğun geldiğini anlayamadı.
And there were two main kinds.
İki ana çeşidi vardı.
When she arrived there, there were two beautiful bouquets of flowers for her.
Oraya vardığında onu bekleyen iki güzel çiçek buketi vardı.
Anyway, back to Montreal. It seems there were two rather nasty garrote attacks on prostitutes there. One of the victims survived.
Her neyse, Montreal'de bir katil fahişeleri iki kez boğazlarından kesmek istemiş.
There were two different people on the show today, shiva.
Kapıyı aç. Sana her şeyi açıklayacağım. Aç kapıyı lütfen.
- And there were two cubs.
- Ve orada iki yavru vardı.
There were two male suspects... the age and race unknown.
Yaşları ve ırkları belirsiz iki erkek şüpheli var.
There were two other people in the barber's besides me.
Benden başka 2 kişi vardı berberde.
I thought you said there were two of them.
İki kişi olduklarını söylemiştin.
There were two pills left in it You told me I should try them
İçinde iki tane hap vardı ve denememi söylemiştin.
MAN : There were two reasons for their elimination.
Ortadan kaldırılmaları için iki neden vardı.
For our ancient ancestors, there were two very good reasons for this.
Kadim atalarımız için, bunun çok iyi iki nedeni vardı.
Anyway, there were two of us, one room and a telefax.
Her neyse, bir odada ikimiz ve bir telefaks vardı sadece.
There were two referees.
İki hakem var.
There were two Eugene Hofstadts at his bank, so he had to be called Eugene Hofstadt, number two.
Bankasında iki Eugene Hofstadt vardı. O yüzden iki numara Eugene Hofstadt derlerdi.
There were two victims.
- İki ölü vardı.
There were two undercover cops there.
Orada gizli görevde olan iki polis varmış.
There were two undercover cops at that drug deal.
Orada gizli görevde olan iki polis vardı.
Kids, on my first day as a college professor, there were two things I didn't know that I wish I did.
Çocuklar, üniversitede profesör olarak geçirdiğim ilk günümde bilmeyi istediğim fakat bilmediğim iki şey vardı.
If I woke up and there were two dudes and a priest standing over me, I'd lie too.
Uyandığımda iki sap bir de papaz başucumda dikilse ben de yalan söylerim.
There were two cards.
İki kart vardı.
There were two more victims, and after that, he stopped and the trail went cold.
2 kurban daha öldükten sonra durdu ve dava rafa kaldırıldı.
Because... we were the only two idiots there... don't you get it?
Çünkü... bizden başka iki salak yoktu... Anladın mı?
Number one, I was offered two honorary degrees by Universities in Chile, before I went there and I refused to take them, because those Universities were being supported, in part, by public funds and I did not want to appear in any way to provide any support
İlk olarak, Şili'ye gitmeden önce oradaki üniversiteler tarafından iki onursal derece teklif edildi. Onları reddettim, çünkü bu üniversiteler kısmen de olsa, kamu fonları tarafından destekleniyordu. Ben, Şili'deki herhangi bir politik sistemden destek alıyormuşum gibi görünmek istemedim.
If there was a second assassin in the room, well, then, two were sent after me.
Eğer odada ikinci bir suikastçı varsa,... pekala, ikisi de benim üzerime gönderilmiştir.
There were only two other people that Knew about it.
Bunu bilen yalnızca iki kişi vardı.
You know there was me, and there was this dark thing that happened to me, but the two were separate somehow.
İşte bir yanda ben varım, diğer yanda bana olan bu kara olay. Ama bir şekilde ayrı şeyler sanki.
What were you two doing in there?
İçeride ne yapıyordunuz?
In the climax that I saw today there were two different hammers.
Bu da iki farklı kişi demektir!
This means there were two different people!
Bütün ailemi öldüren kişinin elinde normal bir çekiç vardı.
There were only two barrels, so we got rid of the guys first.
İki varil vardı. O yüzden önce erkeklerden kurtulduk.
As long as that couple ruled, there was peace, there was prosperity... and there was also two very unusual statues, just to remind people, how lucky they were.
Bu çift şehri yönettiği sürece, şehirde barış, refah aynı zamanda iki tane de heykel vardı. İnsanlara ne kadar şanslı olduklarını hatırlatmak için.
Two... There were ancient travelers from within in this planet, who... went from one area to another. over the thousands of past years.
İkincisi... binlerce yıl öncesinde bu gezegenin üstünde bir bölgeden diğerine giden antik gezginler vardı.
Billy told me that the two of you were just gonna hassle Mr. Parsall but that you had other ideas once you got there.
Billy, bana ikinizin Bay Parsall'ı biraz hırpalamak istediğinizi söyledi ama oraya varınca senin aklına başka fikirler gelmiş.
I thought you were supposed to be there two hours ago.
İki saat önce orada olman gerektiğini sanıyordum.
There were only two options
Sadece iki seçeneğiniz vardı.
With an airtight alibi from a two-time Daytona 500 winner, the Hickey boys were released and sent home to their loved ones, and Inside Probe was there for the reunion.
Daytona 500 ü iki kez kazanan adam su götürmez gerçekleri göz önüne sermişti... ve Hickey kardeşler serbest bırakılarak... evlerine, onları sevenlerin arasına gönderildi. Kayıp Aranıyor Hickeylerin sevenlerine kavuştuğu anda ordaydı.
IN MOLLY'S RELATIONSHIP WITH THE GILLUMS WERE THERE ANY PROBLEMS THAT EITHER OF YOU TWO WERE AWARE OF? WHAT DO YOU MEAN?
Gillumlarla Molly'nin ilişkisinde, herhangi birinizin farkettiği bazı problemler var mıydı?
We were gonna get out of there, the two of us, together.
İkimiz, birlikte.
There were two women, I think,
Zannederim iki kadın oyuncu vardı sahnede.
There were seven of us - five boys, two girls.
7 kişiydik. 5 kız, 2 erkek.
In two years, no one came to my games. Now here we were in the worst losing streak of my life and my ex-wife, my two kids and my pimp were all sitting up there, side by side.
İki yıldır tek bir kişi maçlarıma gelmemişken bugün, hayatımın en büyük yenilgi serisindeyken eski karım, çocuklarım ve pezevengim gelmiş ve yan yana dizilmişler.
The Milanos were supposedly two of the most successful witch doctors in all of Los Angeles and there were no other patients the entire rest of the day?
Milanolar güya Los Angeles'taki büyücü doktorların en başarılı ikisiydi, ve... Ve günün tüm kalanında başka hastaları yok muydu?
And then there were... two.
Ve sonra iki kişi olmuşlar...
There were these two races, and they had a war.
İki ırk vardı ve savaşıyorlardı.
According to the hospital records, there were only two people who ever treated Victor Benton while he was a patient there :
Hastane kayıtlarına göre, Victor Benton burada hastayken onu tedavi eden sadece iki kişi varmış,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]