Those pills traduction Turc
849 traduction parallèle
Mark, I want you to take those pills...
Mark, şu hapları almanı istiyorum...
- Did you take those pills? - Well -
- İlaçlarını aldın mı?
- I've looked at those pills so many times.
- O haplara kim bilir kaç kez baktım.
You got another one of those pills?
- Şu haplardan daha var mı?
And give him one of those pills every four hours.
Dört saatte bir de şu haplardan verin.
But before she swallowed those pills last night... Rosetta kept trying to call someone.
Ama geçen gece, o hapları içmeden önce Rosetta birini aramaya çalışıyormuş.
Those pills worked faster than I expected.
Bu haplar umduğumdan daha kısa sürede etkisini gösterdi.
It's those pills.
İçtiği haplar bunu ona yaptırıyor.
And I'm gonna call Dr. Norton to make you stop taking those pills!
Ve ben şimdi Dr. Norton'u arayıp sana bu hapları artık vermemesini isteyeceğim.
Yes, I've heard about those pills.
Evet, o haplardan haberim var.
She'd have to give Jennifer one of those pills if it happened before I got back.
Ben geri dönmeden bir şey olursa Jennifer'a o haplardan vermesini söyledim.
I never took those pills, I never loved you we never even met.
O hapları almadım, seni sevmedim hatta biz hiç tanışmadık bile.
Did you leave it in the car? I want it now. Those pills aren't any good.
Bayan Maribelle Norris biz dua ederken, şarkı söyleyecek.
You can take one of those pills now if you want.
İstersen şu haplardan birini alabilirsin.
You can't blame my generation for everything and those pills belong to the Doctor.
Her şey için benim neslimi suçlayamazsın. Ayrıca bu haplar Doktor'un.
Now, look, you don't think there's anything wrong with those pills, do you?
- Bu haplarda kötü bir şey yok, tamam mı?
- Those pills did the trick.
- Haplar işe yaradı.
- Those pills really worked wonders.
- Bu haplar gerçekten işe yaradı.
You stole those pills again!
Yine hapları mı çaldın..
- Nope. Take one of those pills you gave me.
Bana geçen hafta verdiğin o kırmızı tabletlerden al.
Twenty of those pills still won't make any difference.
Yirmi tane hap bile alsa hiç fark etmez.
- It's bloat from those pills and booze.
- Çekemem. İçkiler ve haplar yüzünden yüzün gözün şişti.
- It's bad to take liquor with those pills.
O hapları içkiyle içmek iyi değil, biliyorsun.
Where did you get those pills?
Bu hapları nereden buldun?
Only Earth people know of those pills.
Bu hapları sadece Dünyalılar bilir.
Did an earth person give you those pills?
Bu hapları sana bir Dünyalı mı verdi?
Those pills, they tie up your lungs. Ouch.
Bu haplar, insanın akciğerlerini tıkıyor.
Get those pills.
O ilaçları al. Günde bir tane.
Look, I don't know how those pills got in there and I don't care.
Bu hapların oraya nasıl girdiğini bilmiyorum, umurumda da değil.
You could get up to five years for possession of those pills.
O hapları bulundurduğun için 5 yıl ceza alabilirsin.
You planted those pills so that I'd have to pay you.
Sana ödeme yapmak zorunda kalmam için, hapları sen koydun.
I think maybe those pills you've been giving me.
Belki de bana verdiğiniz haplardandır.
Am I gonna die from all those pills?
O haplar yüzünden ölecek miyim?
All those pills she'd been dosing herself up with.
Şu aldığı haplarla ilgili olmalı.
Sure, you're too busy taking all those pills.
Tabii, şu hapları almakla çok meşgulsünüz. İşte yine başladı.
Those pills you gave me don't
Bana verdiğin haplar hiçbir şey yapmadı.
You know, it's great being out of the hospital and not having to take all those pills and everything.
Hastane dışında olmak ve bütün o haplardan kurtulmak harika bir şey.
It's those sleeping pills. They don't seem to work.
Uyku hapları işe yaramıyor.
I've handled enough of those red pills to put everybody in Hackensack to sleep for the winter.
O kırmızı haplarla, Hackensack'teki herkesi kış uykusuna yatıracak kadar muhatap oldum.
- Ma, I hate those awful big pills.
- Anne, o büyük hapları içmek istemiyorum.
You took all those sleeping pills. Remember?
Sen bütün bu uyku haplarını aldın, hatırlıyor musun?
You'll find yourself a nice, substantial man... a widower, maybe and settle down, instead of noshing all those sleeping pills.
Kendine iyi, zengin bir adam bulacaksın. Belki dul bir erkek. Sonra bu uyku haplarını almak yerine evinde rahat rahat oturacaksın.
Andrew hasn't had his vitamin pills, so see that he gets those.
Andrew vitamin haplarını almamıştı, ona bak da alsın.
Where are those sleeping pills?
Uyku haplarım nerede?
Hey, I thought those antidote pills were supposed to give me 24-hour protection.
Hey, Sanıyordum ki bu panzehir hapları bana 24 saatlik koruma sağlayacaklardı.
398 more of those little pills to go off.
Bu küçük haplardan daha 398 tane kaldı.
They're gonna find us stretched out on the floor... if I gotta take those damn pills!
İkimizi yerde uzanmış bulacaklar! O hapları içeceğim!
After all those sleepy-bye pills and chocolate bars and sandwiches and walks can you ask me that?
Tüm o uyku hapları çikolatalar, sandviçler, yürüyüşler bunlardan mı bahsediyorsun?
Those damn pills!
Lanet olası haplar!
- Is she taking those damn pills again?
- Yine mi o haplardan aldı?
Obviously you're gonna kill your appetite if you take speed, but then you can't sleep nights, you got to take those terrible sleeping pills.
Uyarıcı alırsan iştahın kesilecek, ama geceleri uyuyamayacaksın. Uyku haplarını alıp, onları da antidepresanlarla karıştıracaksın.
pills 203
pillsbury 18
those eyes 49
those 395
those are nice 21
those are 90
those were good times 17
those are beautiful 26
those lips 16
those were the days 74
pillsbury 18
those eyes 49
those 395
those are nice 21
those are 90
those were good times 17
those are beautiful 26
those lips 16
those were the days 74
those two 110
those girls 42
those days are gone 24
those are mine 77
those guys 111
those are my friends 16
those aren't mine 30
those days are over 45
those people 102
those men 39
those girls 42
those days are gone 24
those are mine 77
those guys 111
those are my friends 16
those aren't mine 30
those days are over 45
those people 102
those men 39