Those people traduction Turc
10,617 traduction parallèle
I mean, think about all those people been holding us down our whole lives, saying terrible things about us, that we're dumber than a suitcase full of buttholes.
- Ne var? Bizi hor ve hakir gören, arkamızdan kötü kötü konuşan insanları düşün. Tezek dolu bir çuvaldan daha pislik olduğumuzu düşünen insanları.
Well, from the day they moved in, I told Doug there was no way that those people came by that money legitimately.
Bu yüzden bizimlesin. Taşındıkları gün Doug'a bu insanların o kadar paraya sahip olmaları imkansız demiştim.
How many times do I have to tell you those people are idiots?
Sana kaç kez bu insanların beyinsiz olduğunu söyledim?
Get those people back, please.
O insanları geride tut, lütfen.
Those people are a bunch of spoiled new age hippies with way too much money.
Bunlar tonla parası olan bir avuç şımarık yeni nesil hippi.
But those people lost their homes, and for that, I have to take full responsibility.
Ama orada yaşayanlar evlerini kaybetti, ve bunun için bütün sorumluluğu üzerime almam gerek.
Those people are coming.
Onlar geliyorlar!
And those people aren't like you and me.
O insanlar sen ve ben gibi değiller.
And if you're hoping to catch somebody's eye, well, those people tend to pay a lot more attention to teams that win.
Birilerinin gözüne girmek istiyorsan, Şunu bil ki, O insanlar kazanan takımlara daha dikkatli bakarlar.
Sam, get those people moving.
Sam, insanları hareketlendir.
If we don't make it out of here... those people are gonna need somebody, somebody to lead them.
Eğer buradan çıkamazsak... bu insanların onlara liderlik edecek birine ihtiyaçları olacak.
They couldn't wait to hand them over to us all those people.
Tüm bu insanlar, onları bize ulaştırmakta zaman kaybetmediler.
The nightmare you described. All those people...
Bütün o insanlar için tanımladığın kabus...
And I'm one of those people?
- Ben de onlardan mıyım?
Those people are nice, weird, but nice.
Çok nazik insanlar. Biraz tuhaflar ama nazikler.
All I'm doing is making sure years from now, those people who weren't there can see it too.
Tek yapmaya çalıştığım bundan yıllar sonra, burada olmayanların da bunu görmesini sağlamak.
What's with all those people?
Bu insanlara ne oluyor?
He was just one of those people that wasn't afraid of anything.
Hiçbir şeyden korkmayan biriydi.
- He was the one that... - Who let all those people die.
- Bütün insanların ölmesine neden olan kişiydi.
All those people in a panic.
Panik halinde onca insan.
We're in the very unique position of hating those people.
O insanlardan nefret etme konusunda çok eşsiz bir durumdayız.
And I know that he wants me to help those people.
Ve o insanlara yardım etmemi istediğini anladım.
And those people have their reasons.
Ve bu insanların sebepleri var.
And with all of those people, that we may wanna talk to, we can't even get them on the phone.
Ve belki görüşmek isteyeceğimiz tüm o insanlara artık telefondan bile ulaşamayacağız.
I saw all the shows on TV about you and your dad. When you murdered all those people.
Senle baban hakkında her şeyi TV'de gördüm bu insanları öldürdüğünüzü.
I don't meet any of those people.
Diğer insanlarla tanışmıyorum.
Maybe I'm one of those people who always wanted to do it... but it's like a pipe dream for me, you know?
Belki her zaman başarmak isteyen şu insanlardan biriyimdir ama benim için boş bir hayalden başka bir şey değildir. Anlıyor musun?
Maybe I'm one of those people and I'm not supposed to.
Belki ben de o insanlardan biriyimdir ve yapmamam gerekiyordur.
Those people are Democrats just like you and me, but those good old boys from Mississippi, they locked them out.
O adamlar senin benim gibi Demokratlar, Ama Mississippi'nin ihtiyarları onları dışladı.
- And who are those two people?
- Peki bu iki insan kim?
And more then likely, I'm gonna meet those kinda people in your dad's crowd.
Büyük ihtimalle, böyle insanlarla babanın çevresinde tanışacağım.
It's the only job i can get, seeing as how people are so damn discriminant... Against those who have paid their dues.
İşini yapan insanlara ayrımcılık yapılırken bana anca bunun için para ödüyorlar.
Those things are so thick, you look at map, you can see the people waving.
Bunlar çok kalın, Sahaya bak, İnsanları dalgalı göreceksin.
People follow us through those phones.
İnsanlar bu telefonlardan bizi izleyebilir.
No, we get caught out in the open road with all those... people after dark, then we'll have every one of those... things from miles around chasi " us all the way to the airport.
Hayır, hava kararınca onca şeyle yolun ortasında... insanlara yakalanırız, ardından bir kilometre çapında... ne kadar şu şeylerden varsa bizi havalimanına kadar kovalar.
Those are your people out there.
Dışarıdakiler senin insanların.
A lot. All those innocent people.
Tüm o masum insanlar.
But these letters from people asking for your help, I can't spare you those.
Ama yardım isteyen insanlardan gelen mektuplardan seni koruyamam.
We give people... a better life... Those organs saving... Sick patients?
En iyi şekilde yaşıyorlar.
And there are people who are investigating if those chemicals in our environment are contributing to obesity.
Ne hakkında düşünüyordun? Yolumuzda duran biri var. Kim duruyor?
If they're still not willing to hear, well then maybe they need to move over so that those banded together young people can make the change that's needed themselves.
Yanlış olan tek şey senin inancın. Hayır, benim inancım yerinde.
And perhaps that makes people jump to give helpful advice to those who are suffering from that disease, obesity.
Zira senelerdir o, kimsenin bir tarafında olmadı. Yeteneği olmasının bununla ne ilgisi var? Yetenekle bunun bir ilgisi yok.
But trust me, those people know that.
Daha sonra konuşabilirsin.
People would have to go through those in the bar.
İnsanlar barda bunların arasından geçmek zorunda kalırlar.
I'm like those Russians, the people outside will think an accomplice at the bank is hiding it for you.
Sevdim bu Rusları böylelikle dışarıdakiler bankadaki suç ortağının onu senin için sakladığını düşünecekler.
- People actually buy those anymore?
- İnsanlar hala bunları alıyorlar mı?
That gentle man and those gentle people.
Bu nazik adam ve nazik insanlar.
Shivaay is far from all ranks Colonel... two kinds of people come to these mountains... the kind who are searching for themselves... and those who are seeking Him...
Shivaay bütün rütbelerden uzaktır, Albayım! Bu dağlara iki tür insan gelir. Birincisi, kendini arayanlar...
- Well, those are your people.
- Onlar senin adamların.
Look at the mess in Mississippi with all those agitators going down there getting in people's business.
Mississippi'deki kargaşaya bak, provokatörler oraya gidip insanların işlerine karışıyorlar.
I need to know everything that King and that Fannie Lou person and Bob Moses and all those goddamn people in the MFDP are talking about.
King'in, Fannie Lou denen zatın, Bob Moses'ın ve tüm MFDP üyelerinin ne konuştuklarını bilmek istiyorum.
people 5151
people don't change 46
people of earth 28
people like you 105
people like me 81
people screaming 74
people change 205
people talk 81
people can change 59
people are talking 31
people don't change 46
people of earth 28
people like you 105
people like me 81
people screaming 74
people change 205
people talk 81
people can change 59
people are talking 31
people make mistakes 71
people are scared 36
people are dying 81
people get hurt 32
people do 54
people are watching 31
people will die 36
people lie 29
people were killed 27
people died 98
people are scared 36
people are dying 81
people get hurt 32
people do 54
people are watching 31
people will die 36
people lie 29
people were killed 27
people died 98