English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / To nothing

To nothing traduction Turc

59,887 traduction parallèle
It has nothing to do with my clan.
Klanımın bu işle bir ilgisi yok.
But I told you... I had nothing to do with those feedings.
Daha önce de söyledim, bu beslenmelerle hiçbir ilgim yok.
I know nothing makes sense right now. But I'm going to help you.
Biliyorum, şu anda her şey mantıksız ama sana yardım edeceğim.
I was holed up at home with... with nothing to feed on.
Eve kapanmıştım ve yiyecek hiçbir şey yoktu.
For a guy so used to Portals, I have to admit, nothing beats a late night stroll through the city.
Portal kullanmaya alışkın biri olarak itiraf etmeliyim ki şehirde gece gezintisi gibisi yok.
You have nothing to worry about.
korkmanı gerektiren hiçbir şey yok.
There's nothing to talk about.
- Anlatacak bir şey yok.
There's nothing to talk about.
- Konuşacak bir şey yok.
I had nothing to do with it.
Onunla hiçbir ilgisi yoktu.
Luke, this has nothing to do with you.
Luke, bunun sizinle bir ilgisi yok.
It has nothing to do with you.
Seninle ilgisi yok.
Your brother has nothing to worry about, Isabelle.
Kardeşinin endişelenecek bir şeyi yok Isabelle.
She wants nothing to do with you.
Seninle bir şey yapmak istemiyor.
You have nothing to worry about.
Merak etme.
Like I said, there's nothing to talk about.
Dedim ya, konuşacak bir şey yok.
Nothing he says matters to me.
- Onun sözleri benim için değersiz.
I know you had nothing to do with this. It's just this is...
Bu işte parmağın olmadığını da biliyorum.
Nothing? It was hard to see and I had to choose.
- Seçim yapmak zorundaydım.
My personal relationships have nothing to do with it.
İlişkilerimin bununla bir ilgisi yok.
Adrian Chase has nothing to do with my father.
Adrian Chase'in babamla hiçbir alakası yok.
We are nothing to each other.
Biz birbirimizin hiçbir şeyiyiz.
I just don't want you to turn around and have nothing left.
Arkana bakınca bir şeyin kalmamış olsun istemiyorum.
I've done nothing but try to make a nice party for you guys so you can day drink and bitch about your husbands.
Tek yaptığım sizin için iyi bir parti hazırlamaktı, gündüz vakti içip kocalarınızı çekiştirin diye.
Um, talked about it with Arya, and we decided that the best thing for her to do after Witchita is... nothing.
Arya ile konuştum, karar verdik ki, Witchita'dan sonra onun için en iyi şey hiçbir şey.
It's nothing to do with you.
Seninle alakası yok.
And in two weeks, when she's moved on to the next schmuck, you're going to be left with nothing.
İki hafta sonra Mickey başka bir enayi bulduğunda ellerin boş kalacak.
So if you had nothing to do with this, do you know who does?
Eğer senin bu işle bir ilgin yoksa, kimin var biliyor musun?
Nothing that makes it harder to buy or own or carry a gun.
Silah almak ya da taşımayı zorlaştıran bir durum yok.
- And I have to wonder about the timing because... nothing like this has ever happened to me before I asked whether you were the Green Arrow.
- Ve zamanlaması çok manidar geldi... Çünkü Green Arrow hakkında sorular sormadan önce başıma hiç böyle bir olay gelmemişti.
- Unless the next words out of your mouth aren't going to be a lie, - If you could just. I'd really prefer if you just said nothing at all.
- Ağzından çıkacak sözler hakikat olmadığı sürece gerçekten tek kelime etmemeni tercih ederim.
We've got nothing to worry about.
O konuda endişeye gerek yok.
I'm sure that I don't want Malone's death to have been for nothing.
Malone'un bir hiç uğruna ölmediğinden emin olmak istiyorum.
I had nothing to do with that, but I am working to make it right.
Bu işle hiçbir ilgim yoktu ama düzeltmeye çalışıyorum.
I've been over every frame, and there's nothing to indicate a location.
Her kareyi inceledim ve bir konum belirten hiçbir şey yok.
There is nothing to do.
- Yapacak bir şey yok.
Regarding Helix, you know why I didn't back your play, and you know- - or you should- - that it had nothing to do with a lack of trust.
Helix konusunda seni niçin desteklemediğimi biliyorsun. Ayrıca bunun güvensizlikle alakalı olmadığını biliyorsundur ya da bilmelisin.
It has nothing to do with what you're capable of, Thea.
Bunun senin yapabileceklerinle bir ilgisi yok Thea.
Trust me, when it comes to this guy, it's absolutely nothing good.
Güven bana, mevzu bu adam olunca iyi hiçbir şey söz konusu olamaz.
No, he had nothing to do with it.
- Onun yapabileceği bir şey yoktu.
I had nothing to do with this.
Benim bu işle bir alakam yok.
- Go ahead, I have nothing to hide.
- Devam et, saklayacak hiçbir şeyim yok.
And then to find out it was this? That he did nothing wrong. That he did still love us.
Sonra böyle yanlış bir şey yapmadığını bizi hala sevdiğini öğrenince aldatılmış, kandırılmışım gibi hissediyorum.
There's nothing I need to tell you.
Sana söylemem gereken bir şey yok.
You had nothing to do with the decision?
Olanların seninle ilgisi yok muydu?
'She has absolutely nothing to gain by telling me what she did.'
Bana anlatmasında hiç bir çıkarı yoktu.
And if we spend too much on an incredibly expensive and time-consuming investigation into 40-year-old abuse, then we've got nothing to spend on a child that got abused last week.
Böyle inanılmaz miktarda parayı ve zamanı 40 senelik bir istismar soruşturmasına harcarsak... Geçen hafta istismar edilen bir çocuk için harcayacak para bulamayız.
Nothing happens to this guy!
Bu herife hiçbir şey olmasın!
And at the very center, a particle nothing leads to, like a...
Tam merkezdeyse hiçbir şeye yol açmayan aşı kristali gibi bir parça vardır.
There's nothing left to do here.
Burada yapacak başka şey kalmadı.
We broke Dresden's station down to the bolts, nothing was there.
Dresden'in istasyonunu cıvata kırdık, Hiçbir şey yoktu.
Yeah, there's nothing to be ashamed of.
Evet, utanılacak bir şey yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]