To this day traduction Turc
6,290 traduction parallèle
One day, when you are governor of this great land, a man of power and a model of virtue, respected and feared in equal measure, you will trace it back to this day...
Bir gün, bu muhteşem toprakların yöneticisi olduğunda güçlü bir adam ve fazilet timsali eşit ölçüde saygın ve korkulan biri olduğunda geriye doğru bu günün izini süreceksin...
And to this day I wonder.
Bugün aklıma şu geliyor.
And to this day I wonder :
Bugün şunu merak ediyorum :
To this day?
- Hâlâ mı?
And I think that as we sit there and feel that lyrical quality emanating forth that we can understand why that was and why they're still called "poesie", to this day.
Bu resimlere her baktığımızda öne çıkan benzersiz lirik anlatımı hissedebiliriz. Bu nedenle bu eserler, günümüzde de "poésie" olarak adlandırılmaktadır.
Father Hatch, you agreed that I kept my word - to staying'to this day?
- Baba Hatch, bugüne kadar kalma sözümü tuttuğuma katılıyor musun?
To this day, no one knows what their motive was.
Bu güne kadar kimse amaçlarının ne olduğunu anlayamadı.
It is a mystery to me to this day.
Bu gün bile benim için bir sır.
Designed as Detroit's response to the hot rod, their purpose to this day is simple...
Hot Rod'a Detroit'in cevabı olarak tasarlanmışlardır. Günümüzde amaçları basittir...
According to the locals, this area hosts family picnics by day and underage drinking by night.
Buranın sakinlerine göre, bu bölgede gündüz aile piknikleri geceleri reşit olmayanların içki âlemleri olurmuş. - Ayakkabı poşetin.
The day will come, fellow Bostonians, when you have to decide whether you are subjects of the Old World or citizens of this new one.
Eski Dünya'nın tebaası mı yoksa bu yenisinin vatandaşı mı olduğunuza karar vermek zorunda kalacağınız o gün gelecek sevgili Bostonlılar.
From this day forward, each worker will have access to the information required to carry out his duties and nothing more.
Bugünden sonra tüm çalışanların, kendi görevleri ile ilgili bilgilere erişimi olup daha fazlasına erişim verilmeyecektir.
Two people have come to the mosque on the same day to kill this man.
Yani aynı gün camiye buunu öldürmeye iki kişi birden gelmiş.
But if you were to, I'd get to see you in this every day.
Ama katılacak olsan, her gün seni bunun içinde göreceğim.
So you have to trust me when I tell you that the worst part is over, and when this heals, man, you're gonna have a very cool scar that will remind you of the day that you became a man,
Bu yüzden, en kötü kısmının geçtiğini söylediğimde inan bana. Bu iyileştiği zaman da çok havalı bir yara izin olacak. Sana erkek adam olduğun günü hatırlatacak.
Anyway, I figured since one day we're gonna open a clinic in a women's prison, this would be a great opportunity for us to learn.
Her neyse, belki bir gün kadın ceza evinde... bir klinik açarsak, bunun pratik yapmak için harika bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
So we went to this bar in the middle of the day.
Sonra gün ortasında bir bara gittik.
I was off-duty one day in this bar in Washington Heights where cops didn't have to pay for their drinks.
Washington Heights'ta, görevde değilken bir bara gitmiştim. Orada polisler içkiye para vermezdi.
Look, i-if it's a bad day for this, um, I can send her back to rehab with patrol, and I'll punch in.
Bakın, eğer kötü bir zamana denk geldiyse onu devriye arabasıyla rehabilitasyona geri gönderip size yardım edeyim.
Be assured, every minute of every day is dedicated to getting this project off the ground.
Emin olun, her günün her dakikası bu projeyi kurmaya adanıyor.
Only that this is quite literally the last place I expected to be at the beginning of the day.
Sadece günün ilk ışıklarında, olmayı beklediğim son yer burasıydı.
- Gabi told you how important this day is to me?
- Gabi bugünün benim için ne kadar önemli olduğunu söyledi mi?
Being apart from you this past... uh, day has made me realize what life was like without you, and it... blew. I don't ever want to lose you again.
Senden ayrı kaldığım sürede... uh, sensiz hayatın nasıl olduğunu ne kadar boktan olduğunu anlamamı sağladı.
This was supposed to be my day!
Bu benim günüm olmalıydı!
Ever since then I've just been mopping up vomit and guts at this hospital, just trying to relive the best day of my life- - the day I met Hayley.
O günden beri bu hastanede kusmuk ve mide silip süpürüyorum. Sadece hayatımın en güzel gününü, Hayley ile tanıştığım günü tekrar yaşamaya çalışıyorum.
Remember this day. And take it to the grave.
Bugün yaşanan şeyleri mezarına kadar sır olarak sakla.
Mrs. Gopnik, who at our firm did you deal with on a day-to-day basis with this adoption?
Bayan Gopnik, bu evlat edinmede günlük bazda şirketimizden sizinle kim ilgilendi?
With each day that passes, this clever little creature will grow a little wiser and better able to cope with the danger that comes her way.
Her geçen gün, Bu akıllı küçük yaratık büyüdükçe yoluna çıkan tehlikelerle başa çıkabilmek için daha da akıllanır.
This man's only lasting legacies are a law in his name limiting the working hours of chimpanzees to 14 hours a day and the invention of the payment of alimony by dropping hot pennies from a helicopter.
Bu adamın tek kalıcı mirası, bir şempanzenin mesai saatini günlük 14 saatle sınırlayan ve nafaka ödeme şeklini bir helikopterden sıcak kuruşlar atarak ödeyen kendi ismi altında ki kanunlarıdır.
I have decided that today is the day I'm finally gonna talk to the hottest guy this side...
Bugünün nihayet en çekici erkekle konuşacağım gün olduğuna karar verdim.
I have an off day to celebrate the event of moving to this new house.
Bu yeni eve taşınmamızı kutlayalım diye izinliyim.
Maybe one day I will return home, but until that day... until that day it is beholden on me to be the man Marian wanted, to be a hero for those this tyrant sheriff slaughters.
Belki bir gün eve geri dönerim ancak o güne kadar Marian'ın istediği adam olmak,... bu zorba şerifin öldürdükleri için bir kahraman olmak benim borcum.
Whoever did this wanted to make sure I suffered every day.
Bunu yapan kimse her gün acı çekmemi sağlamak istedi.
It's so cool to see people doing stuff like that in this day and age.
- Komik değildi.
And I just want to be with you, like, every day, and... God, this speech sounded so much better in my head
Daha da önemlisi, ben buradayım.
But you don't need to worry. You just need to wear this band for 30 minutes a day. - Then...
Ama artık endişe etmeyin çünkü yalnızca 30 dakika boyunca bunu takmanız yeterli ve sonra en kısa sürede sonuçları göreceksiniz.
If you, one day, make it back to the West... what will you tell men of this strange word, "kung fu"?
Eğer bir gün Batı'ya geri dönmeyi başarabilirsen Kung fu kelimesine yabancı olan kişilere bu kelimeyi nasıl anlatacaksın?
This... is from the Silk Road... a place I hope to show her one day.
Bu, İpek Yolu'nda, bir yerden umarım bir gün ona gösterebilirim.
This one's in a big church and you could probably find, actually, which chapel it was, sit there and see where the light was during the day, how it worked, why it was the optimum time for it to be viewed.
Bu resim büyük bir kilisede olsaydı, durduğunu yeri bilseydiniz o kiliseye gidip gündüz ışığının nerden geldiğini inceleyerek resme bakmak için en uygun zamanı belirlemeniz mümkün olurdu.
Are you going to be like this all day?
Bütün gün böyle mi olacaksın?
Do you realize how exhausting it is to look like this every day?
Her gün böyle görünmenin ne kadar yorucu olduğunu biliyor musun?
He's been coming home at five o'clock every day this week, like I asked him to.
Bu hafta her gün, tam ondan istediğim gibi saat 5'te eve geldi.
Even someone who has a difficult day every day has the right to make happy memories in this kind of place.
Her günü zor geçen birisi bile böyle unutulmaz bir yerde güzel hatıralara sahip olmalı.
No, come on, this is your day, you don't want to be talking about us.
Hayır, hadi bu senin günün, bizimle ilgili konuların sırası değil.
And one day, you're going to come back to this barn, and on that day you are going to be very afraid indeed.
Ve bir gün, bu ambara geri geleceksin,... o gün gerçekten de korkmuş olacaksın.
I got to get out for this powder day.
Bu fırtınada dışarıya çıkmalıyım.
She donated millions of dollars to secretly keep this painting on display... And one day die in front of it.
Milyonlarca dolar bağşladı, bu resim sergilenmeye devam etsin ve de birgün karşısında ölebilsin diye.
Additionally I sentence you to take a course in feminism, the college of your choice while wearing this T-shirt to class every day.
Ayrıca sizin seçeceğiniz bir üniversitede bu t-shirtü hergün giyerek feminizm kursu almanıza hükmediyorum.
That's why I chose this field, to be honest, hoping one day I might meet a real monster.
Bir gün gerçek bir canavarla karşılaşırım umuduyla.
Then I have to sit through lunch knowing this starfish is having a better day than I am.
O zaman yemek bitene kadar denizyıldızının benden daha iyi vakit geçirdiği aklımdan çıkmayacak.
"This day is a chance for me to ask the people's forgiveness" "for a dark moment in our nation's history..."
"Bugün ülkemizin tarihindeki karanlık bir gün için insanlardan af istemem için bir şans."
to this 53
this day 56
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
this day 56
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
day before yesterday 18
days and 46
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
day before yesterday 18
days and 46
day in and day out 25
day one 66
day in 57
day by day 66
day basis 16
day suspension 16
day weekend 17
day after tomorrow 77
day and night 151
day three 20
day one 66
day in 57
day by day 66
day basis 16
day suspension 16
day weekend 17
day after tomorrow 77
day and night 151
day three 20