Truth be told traduction Turc
605 traduction parallèle
The fire and the vengeance, whereby the wrong shall be righted and the truth be told.
Onun cezalandıran ateşiyim. Benim olduğum yerde tüm yanlışlar doğru olur.
Truth be told- - I don't know. Right now I feel uncertain and confused.
Karışık bir dönem geçiriyorum.
Who's the actual one being cheated upon... if the truth be told... according to the State of New York... not to mention, the eyes of God?
Gerçeği söylememiz gerekirse... "Tanrı katında" meselesini saymasak bile... New York Eyaleti yasalarına göre... asıl aldatılan kim burada?
Truth be told, I suspected Sebastian from the beginning.
Ve beşinci kattan uçarak ölecektim.
And exactly the same reason much of this is happening, too... if the truth be told.
Gerçekleri söylemek gerekirse burada olanların... sebebi de o.
You know, Miss Bianca, truth be told, I used to be quite a dingo wrestler.
Biliyor musunuz, Bayan Bianca, ben eskiden yılan güreşçisiydim.
Well, this blanket you fellows are sitting on if truth be told, is actually a part of my body.
Pekâlâ, şu anda üzerinde oturduğunuz bu battaniye gerçeği söylemek gerekirse, aslında vücudumun bir parçası.
Hell, only, a pinto ain't rightly a horse to fret much about, if the truth be told.
Doğrusu, benekli bir at öyle arkasından çok üzülecek bir hayvan sayılmaz hani.
If truth be told, cruel is how you folks have treated me since I come home.
Doğrusunu söylemek gerekirse, eve döndükten sonra siz insanların bana davranışlarına acımasızca demeliyim.
Oh well truth be told Daphne, those people are insufferable bores unless they have a glass in their hands.
Doğrusunu söylemek gerekirse Daphne, o insanlar ellerinde bardak olmayınca son derece sıkıcı oluyor.
Truth be told, the king was very handsome... his only flaw being his beard, which was blue.
Gerçeği söylemek gerekirse, kral çok yakışıklıymış... tek kusuru, mavi sakalıymış.
Truth be told, Dr. Braun's crime was far worse than Ronald Martin's.
Doğrusu, Dr. Braun'un işlediği suç Ronald Martin'inkinden çok daha kötü.
" These feelings of love, truth be told,
"Bu aşk duyguları, söylensin doğrular."
Truth be told, I like to get my toes sucked.
Gerçeği söylemek gerekirse, ayak parmaklarımın emilmesini isterim.
Well, listen, truth be told, I don't really know what was said in there.
Dinleyin, gerçeği söylemek gerekirse, orada söylenenleri anlamadım.
Truth be told, I didn't even like football.
Futbolu bile sevmiyordum. Seni seviyordum.
And, truth be told, your "rule" about dating men at work... the word is, you kind of use that a little to make guys think :
Gerçeği söylemek gerekirse, işyerindeki erkeklerle çıkma konusundaki şu kuralınız...
Truth be told I'm failing math right now.
Gerçek şu ki matematikten kalıyorum.
You're like- - truth be told, you're like the brother I never had.
Hiç olmayan kardeşim gibisin.
Truth be told, ain't nobody gonna really object.
Aslına bakarsan, kimse itiraz etmez.
And if the truth be told, he....
Ve doğruyu söylemek gerekirse o...
I'd like to say that in the beginning I was easier, but truth be told, I was as bigger pain then as I turned out to be later.
Ama öyle olmadi disari cikmak için sancili ve uzun
Truth be told, Ally and I just split up a couple of days ago.
Gerçeği söylemek gerekirse, Ally ile bir kaç gün öncesine kadar beraberdik.
is this about your parents? Truth be told, I don't know what it's about.
Aslında neyle ilgili olduğunu bilmiyorum.
Truth be told I was thinking about submitting it to Roger at the station.
Aslında bunu kanaldaki Roger'a sunmayı düşünüyorum. İyi şanslar.
And you know, truth be told, when you think about it,
- Evet. Doğru. Ayrıca düşündüm de.
Truth be told, I don't really make friends very often.
Ben kolay dost edinemiyorum.
Truth be told, I don't know anyone named Willy.
İşin aslı Willy adında kimseyi tanımıyorum.
Well, the truth be told, I'm a little pissed off.
Gerçeği söylemek gerekirse, biraz kızgınım.
Well... I'm a little lost, truth be told.
Şey doğrusunu söylemek gerekirse, biraz kayboldum.
It'd be awful if she told Shinkichi the truth.
Eğer Shinkichi'ye gerçekleri söyleseydi çok kötü olurdu.
If you told the truth, it would be more than likely that he owed you.
Gerçeği söylemiş olsaydınız, onun size borcu olması çok daha olası olurdu.
How much easier it'd be if everybody told the police the truth in the first place.
Beni dinlemelisiniz. Herkes en başından doğruyu söyleseydi ne kolay olurdu.
It's just that I want the truth to be told... and if I'm locked away in my box, I know it will not be.
Ben sadece gerçeklerin öğrenilmesini istiyorum ve sandıkta kilitli kalırsam, öyle olmayacağının farkındayım.
ought to be told the truth and allowed to volunteer.
Bence böyle bir görev verilen bir askerin bütün gerçeği bilmesi ve gönüllü olması gerekir.
I'll be hog-tied, this is the first time I ever killed a man who told the truth.
Lanetleneceğim, İIk kez gerçeği söyleyen bir adamı öldürdüm.
I used to tell your father the truth when he needed to be told.
Eskiden duymaya ihtiyacı olduğunda babana gerçekleri söylerdim.
The truth has to be told!
Hakikatler anlatılmalı!
The truth must be told.
Gerçekler açıklanmalı.
If I had always told the truth, Pete, I would now be a cake of soap.
Her zaman gerçeği söyleseydim Pete, şu anda bir kalıp sabun olurdum.
Mr. Worf? Isn't it time for the truth about your father's innocence to be told?
Bay Worf babanızın suçsuzluğu hakkında gerçeği konuşmanın zamanı değil midir?
One day the entire truth can be told.
Bir gün gerçekler ortaya çıkacaktır.
The truth must be told.
Gerçekler söylenmeli.
Think how frightened they'd be if you told them the truth.
Bir de onların nasıl korkacağını düşünün Eğer onlara gerçeği anlatacak olursanız.
The X-Men, they've gotta be told the truth.
X-Men'e doğrular anlatılmalı.
The X-Men, they've gotta be told the truth.
X-Men'e gerçekleri söylemeliyim.
If Jack told the truth, he could be free by the time he's my age.
Eğer Jack gerçeği anlatırsa, ancak benim yaşıma geldiğinde serbest kalabilir.
The reason I lied, if I told you the truth, you'd hunt it down and kill it, which seems to be exactly what you're trying to do.
Size doğruyu söylemiş olsaydım onu avlayıp öldürürdünüz. Şu anda yapmaya çalıştığınız şeyi yapardınız.
To be honest, licenciado, I planned to do as you told me... that modernity and social justice stuff, but... the truth is, it's difficult.
Dürüst olmak gerekirse, Licenciado, sizin bana söylediklerinizi yapmayı planlıyordum, modernleşme ve sosyal adalet gibi şeyleri fakat gerçek şu ki bu çok zor.
Harry boy, I " ve told you time and again a man who tells the truth is bound to be found out sooner or later.
OğIum Harry, kaç kere söyIedim sana... gerçeği söyIeyen bir adam er ya da geç açık verir.
The truth needed to be told.
Gerçek ortaya çıkmak zorundaydı.
told 27
told me 50
told you 610
told ya 117
told you so 46
told me what 77
told you what 26
told him what 17
truth 450
truth or dare 122
told me 50
told you 610
told ya 117
told you so 46
told me what 77
told you what 26
told him what 17
truth 450
truth or dare 122