We all saw it traduction Turc
133 traduction parallèle
We all saw it.
Hepimiz gördük.
We all saw it.
Herkes gördü.
We all saw it with our own eyes.
Gözümüzle gördük.
We all saw it.
Hepimiz onu gördük.
We all saw it coming, but we looked for some kind of miracle.
Bunu hepimiz bekliyorduk, ama bir mucize umuyorduk.
We all saw it, as God is my witness.
Hepimiz gördük, tanrı şahidimizdir.
- But we all saw it.
- Ama biz her şeyi gördük.
That's right, he has, and we all saw it.
Evet doğru, yaptı ve hepimiz gördük.
We all saw it.
Onu hepimiz gördük.
Yeah. We all saw it happen.
Evet hepimiz havaya uçmasını gördük.
- and we all saw it.
- Hepimiz gördük.
We all saw it in the hands of the guy running from the motel.
Ve hepimiz o silahla beraber otelden koşan genci biliyoruz.
We all saw it, didn't we?
Hepimiz de gördük, değil mi?
There's something here, and we all saw it.
Bu evde bir şeyler var. Bunu hepimiz gördük.
We all saw it, right?
Onu hepimiz gördük, değil mi?
We all saw it happen.
Hepimiz olanları gördük.
- Yes, we all saw it.
- Evet, Gördük.
After all, we were all Poles together, nobody saw anything wrong in it.
- Bu gerçekten şaşırtıcı. Sonuçta hepimiz Polonyalıydık, kimse yanlış bir şey görmedi.
Rosie, just tell me what you saw, and we at the London Metropolitan Police will do all in our power to see that it doesn't occur again.
Rosie, sadece ne gördüğünü söyle ve biz Londra Büyük şehir polisi, aynı şeyin tekrar olmaması için elimizden geleni yapalım.
We saw it all!
Hepimiz gördük!
E the Battle of El Alamein it started, e we saw the horizon all blowing up.
Ufuk tamamen ateşler içinde kaldığında El Alameyn Muharebesi başladı.
Not a cloud over the outer islands, but we saw the rain over the mainland, and heard the thunder it's rained all day here.
Açıklardaki adalarda havada bulut bile yoktu ama bu taraflarda havanın yağdığını gördük. Gün boyu yağdı.
It is a long time since we saw so much meat all in one piece.
Bu kadar büyük bir et parçası görmeyeli uzun zaman olmuştu.
Peter, what we saw last night was an act by a performance-artist, that's all it was, Peter. An act!
Peter, dün gece gördüğümüz bir sanatçının performansıydı, o kadar, Peter.Bir rol!
Every time I saw it, I'd run like hell, but I knew that one day we'd have to settle this thing once and for all.
Tamam, şimdi Bundy bu bizim özel sosumuz, ve bu en son koyulmalı..
But then we all saw it.
Ama sonunda hepimiz gördük.
it jumped out at him when he saw it in your system, and we jumped all over you.
Hepimiz üzerine geldik.
Everything I saw when we were joined the music, all of it, it's going away.
Birleştiğimizde gördüğüm her şey dinlediğim müzikler, hepsi solup yitiyor.
Well, it's a shame that things never worked out, but we saw you all right.
İşlerin iyi sonuçlanmaması utanç verici ; ama durumunu iyi görüyoruz.
We saw you. We all know you did it.
Gördük, hepimiz senin yaptığını biliyoruz.
We went across the channel and we saw the boats and ships from Tortie, which was southern England, all the way across, and it was quite a sight to see so much equipment being moved across the channel.
İngiliz Kanalı'nı geçtik ve teknelerle gemileri gördük, İngiltere'nin güneyinde Torquay'dan karşı kıyıya kadar. Bu kadar teçhizatın Kanal boyunca taşındığını görmek müthiş bir görüntüydü.
All it showed was the same image of the alien planet we saw before.
Tüm gösterdiği yabancı gezegenin daha önce gördüğümüz görüntüsüydü.
We saw it all through the 20th Century.
20. yüzyıl boyunca hep bunu gördük.
And so that's it. I mean, after all my talking and sleuthing and crying all I remember is the last time I saw my father, we had a big fight.
Yani hepsi bu. Onca iz sürmeden, ağlamadan sonra babamı son gördüğümde çok büyük bir kavga ettiğimizi hatırladım.
Cos we saw it all.
Çünkü her şeyi gördüm.
When I first saw Neil after Father's funeral, it was amazing. We talked all the time. We stayed up all night talking.
Neil ilebabamın ölümünden sonra her gecekalkarkonuşurduk, bazen hiçkonuşmadan sabahı getirirdik.
We all saw the way it sniffed you out back there.
Seni nasıl kokladığını hepimiz gördük.
We saw it all.
Saldırdıklarında oradaydık. Gördük.
We were all there and we saw it.
Hepimiz gördük!
All right, we didn't talk about it, but you don't think we saw it?
Tamam, bunun hakkında konuşmuyorduk, ama görmediğimizi mi düşünüyordun?
I saw you drooling all over it last time we were at Valentino.
Valentino'da bu elbiseye nasıl baktığını görmüştüm.
I saw it again for some days and for us to begin something and I didn't see it pass me by all we're provided slips away
Kahve rengi cildin, kederle boyanmış gözlerin parlıyor Güneş tepede mutlulukla parlarken Endülüs'üm üzgün Beyaz evlerin
When we went to Austria to show it, we did a press conference there in a bag, and it was great because all the press came in, and they never saw us.
Avusturya'ya gittiğimizde bir torbanın içinde basın toplantısı düzenledik ve harikaydı. Çünkü bütün basın geldi ve bizi hiç görmediler.
Halfway through, we saw in the paper this long article about how the band was giving back and also it was really noble because it's all free, and all this effort of giving these concerts was joining the soul of the Icelandic public,
Yolun yarısındayken gazetede, grubun ücretsiz konserlerle ne kadar asilce bir geri ödeme yağtığını okuduk. Harcanan tüm caba ve verilen konserler İzlanda toplumunun ruhuna dahil olabilmek içindi.
All that hunting to the next typeface every time, it took a lot of energy, and I can still remember as students that we were really disappointed because you wanted to use a certain typeface and then you saw somebody else had used it,
Her seferinde bir sonraki yazı karakterini avlamak enerjimizi tüketiyordu ve hâlâ hatırlarım, öğrenciyken, bir yazı karakterini kullanmak isteyip de başka birinin zaten kullandığını görünce müthiş hayal kırıklığı yaşardık.
If women saw it that way, we would all have broken noses
Kadınlar olayı o şekilde görselerdi, hepimiz doğuştan kırık...
we all saw it.
Her şeyi gördük.
We broke into Guy's room trying to find some of his research, and we found this box, but when we opened it, it sprayed this stuff all over Sarah and I, so when you saw the two of us in
Bir şey bulmak için Guy'nin odasına girdik, sonra bir kutu bulduk, açtığımızda Sarah ve benim üstüme bir şey saçtı.
The water all around him started bubbling up, and then we saw it.
Çevresini saran sular kaynamaya başladı.
But we all saw it god-damn it.
Ama o lanet şeyi hepimiz gördük.
It wasn't really until I saw the Revelations special that we were all like, "Oh, my God," you know.
Revelations özel gösterisini görene dek gerçek olduğunu düşünmüyordum. Ama görünce hepimiz şoka uğramıştık.
we all fall down 16
we all make mistakes 158
we all love you 31
we all good 23
we all do 427
we all have secrets 32
we all 59
we all are 398
we all have problems 17
we all go 23
we all make mistakes 158
we all love you 31
we all good 23
we all do 427
we all have secrets 32
we all 59
we all are 398
we all have problems 17
we all go 23
we all set 21
we all know it 33
we all die 73
we all did 260
we all would 18
we all have our secrets 25
we all have 105
we all know that 100
we all know 42
we all were 82
we all know it 33
we all die 73
we all did 260
we all would 18
we all have our secrets 25
we all have 105
we all know that 100
we all know 42
we all were 82