We already have traduction Turc
2,107 traduction parallèle
I mean, we already have a kid, and I'm kind of doing this backwards, but I want to get to know you.
Yani zaten bir çocuğumuz var ve kulağımı tersten tutuyor gibiyim ama seni tanımak istiyorum.
I mean, can't we just send the one we already have?
Demek istediğim eskilerden bir tane yollasak olmaz mı?
Yeah, or maybe she knows there's something in the soil samples we already have, so she's just trying to distract us.
Evet, ya da belki toprak örnekleri hakkında bir şeyler biliyor ve bulamamamız için dikkatimizi dağıtmaya çalışıyor.
It's full-blown paranoia. No, I mean, we already have 14 escape tunnels.
Yani, bu bir zaman makinesi mi?
If it's the same knife he used to attack his son, we already have it.
Eğer oğluna da aynı bıçakla saldırdıysa, bıçak zaten bizde.
It preys upon the dark side that we already have.
İçimizde olan karanlık taraflardan besleniyor.
We already have the "Historical Aetas in Asia".
Elimizde zaten "Tarihi Asya Atlası" mevcut.
So we already have you for all that.
Yani bunları karşılayan bir sen varsın zaten.
We already have a suspect.
Zaten bir şüphelimiz var.
Thank you, Mr. Decker, but we already have it under control.
Teşekkürler, Bay Decker. Ama durum zaten kontrolümüz altında.
Your Honor, we already have a divorce agreement.
Sayın Hâkim, elimizde... -... boşanma anlaşması var. - İmzalı değil.
- It feels like we already have been.
Zaten sürdürmüşüz gibi duruyor.
We already have a federally approved account set up.
Onaylanmış bir hesap açtık bile.
Look, petal, we already have a surplus population.
Bak, zaten aşırı nüfus sorunum var.
We already have a kid.
Biz zaten bir çocuk var.
Well, we think we already have a lead on who the guy is.
Çoktan kim olduğunu öğrendik.
No, we already have the address.
- Hayır, adresi var zaten.
We already have one me.
Zaten elimizde bir tane benden var.
We already have people calling.
Şimdiden arayan insanlar var.
No, with what we already have, we can lock up Reyes for the rest of his life.
Hayır, elimizdekilerle Reyes'i hayatının sonuna kadar hapse tıkabiliriz.
Next we have a dedication from Desmond Law, to Flora Liu, who's already left Hong Kong, this song they both love...
Sıradaki şarkı Desmond Law'dan Hong Kong'dan yeni ayrılan Flora Liu'ya gidiyor.
Even if i delayed this announcement, We have already granted one reporter exclusive access To keep a lid on this until today.
Bu duyuruyu geciktirsem bile, bir tane gazeteciye bütün bunları, bugüne kadar gizli tutması için özel erişim verdik bile.
Look, Antoine, I'd love to have you with the Aggravation, - but we already got Troy playing slide.
- Antoine, seni almayı çok isterdim ama trombon için Troy'u ayarladık bile.
But before that we have to see if metastasis has set in already.
Ama bundan önce, metastazın ortaya çıkıp çıkmadığını görmeliyiz.
We have already determined the awesome power Of non-trademark blue slush drink.
Zaten buzlu içeceğin müthiş bir gücü olduğunu kanıtladık.
I sold the walk-in already, but we still have the prep tables, the hoods, ventilation.
Dolabı sattım bile. Ama yemek hazırlama tezgahları, davlumbazlar havalandırmalar var.
Oh. I already have a list of stuff we're gonna do.
Yapacağımız şeylerin listesini hazırladım bile.
Now we just have to blame it on something that's in every household... something that people are a little bit afraid of already.
Şimdi tek yapmamız gereken, suçu her evde bulunan bir şeye atmak. İnsanların az da olsa zaten korktuğu bir şey bulmalıyız.
- We have enough kids already.
Zira yeteri kadar çocuğunuz var.
Have we already been found?
Bulunduk mu?
You have every right to be upset with him, but we can't undo what's already been done.
Ondan rahatsız olmak için geçerli nedenlerin var ama geçmişte yaşananı geri alma şansımız yok.
Look... We have Kana already
- Bak zaten Kana var.
We would have expanded already if not for the economy.
Ekonomi böyle olmasaydı büyümüştük bile.
So you and I have no way of knowing if we've already been killed from radiation poisoning, do we?
Yani, bu insanların radyasyon zehirlenmesi yüzünden öldüklerini bilmemizin bir yolu yok, öyle mi?
We already know that the cat ran through the crime scene, so we're gonna have to process both of them.
Kedinin olay mahallinden kaçtığını biliyoruz. Yani ikisini de incelemek zorundayız.
And might they have already come to Earth hundreds, or perhaps, thousands of years ago? I think human past is more fantastic than we all believe. VON DANIKEN :
Ve belkide onlar çoktan dünyaya gelmiştir, belki de, binlerce yıl önce?
We already have.
Zaten görüştük.
We have an awkward situation brewing already.
Şimdiden garip bir durumla karşı karşıyayız.
If you haven't heard already, we have a potential serial killer on the loose who has poisoned three victims within five days.
Eğer henüz duymadıysanız serbest gezen olası bir seri katilimiz var. Beş gün içinde üç kurbanı zehirledi.
They already have jamie, and we can't even have one.
Zaten Jamie varken bir de yenisine sahip olamazlar.
We already had a buyer in the West and then one of our people was greedy, he took it, brought it back to London, and you, Mr Holmes, have been searching.
Batı'da zaten bir alıcımız vardı ama adamlarımızdan biri açgözlülük yaptı, onu aldı Londra'ya geri getirdi ve sen Bay Holmes bunu araştırıyordun.
And the energy congealed into forms of matter, many of which we have already discovered, many of which we only believe exist because of our equations.
ve enerji pıhtılaşmış madde formlarına dönüşürken zaten biz bunları keşfettik Sadece var olmaya inandığımız için çünkü bizim denklemlerin.
We can't have employment hampered by refugees already burdening us.
Mültecilerin bir de işsizlik yükü çıkarmalarını kabul edemeyiz.
Well, since we already made it past your locked door... I think you have more immediate problems.
Kapını aşanlar biz olduğumuza göre, daha acil sorunların var demektir.
Mr. Reynholm, we have already established that.
O kısmı zaten geçtik, Bay Reynholm.
This leaves only two possibilities : Either we have identified him before they have... or we're already one step behind.
Bu da bize iki seçenek bırakıyor ya onu, onlar yapmadan önce biz tanımlarız ya da zaten bir adım gerilerindeyiz demektir.
We have been to three parks already.
Üç parkı dolaştık.
By which point, we'll have already done the blow-off.
O zamana kadar da parlama işimi yapmış olacağız.
Good point. We already have one of those.
Market şampanyasına boş verin hanımlar ve gerçeğine yer açın.
Another possibility, if we can't make time machines, is that maybe nature has already made them, and we just have to discover them.
Diğer bir olasılık da, zaman makineleri inşa edemesek de belki de doğanın kendisi onları zaten yapmıştır, ve tek yapmamız gereken onları keşfetmemizdir.
What could have happened is that in the very early universe, the nature of space and time was already twisted up in such a way that some of that got frozen in, leaving time loops that we might be able to use as time machines
Olmuş olan şeyse ; evrenin ilk zamanlarında uzay ve zamanın doğaları o kadar iç içe geçmişlerdir ki, bir kısmı o halde donup kalmış ve gelecekte, bizlerin bir zaman makinesi gibi kullanabileceği zaman lupları oluşmuş olabilir.
we already knew that 23
we already know that 23
we already know 21
we already did 39
we already are 20
already have 20
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
we already know that 23
we already know 21
we already did 39
we already are 20
already have 20
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a great day 179
have a good time 307
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a great day 179
have a good time 307