We good to go traduction Turc
975 traduction parallèle
Well, we have to go there and see? but I'll be a good match for a husband.
Kararı sen vereceksin ama benden iyi koca olur.
I think, really, we've got to go straight towards that big volcano'cause there's nothing else that's going to give us a good bearing.
Sanırım, dosdoğru şu büyük volkana doğru gitmeliyiz zira burada bize güzel bir konum sağlayacak başka hiçbir yer yok.
You know, if they're gonna march us in again tomorrow, we ought to go see how Kemmerick is. - That's a good idea.
Yarın bizi yine yürüteceklerse Kemmerick'i görmeye gitsek iyi olur.
We were on good terms but I'd never dream she'd go as far as to leave me something in her will.
Aramız iyiydi aman asla bana vasiyetinde birşeyler bırakacak kadar ileri gideceğini düşünmezdim
Suppose we could break that chain, separate those two selves free the good in man, and let it go to its higher destiny and segregate the bad.
Eğer bu bağı kırıp ikisini birbirinden ayırabildiğimizi ve iyiliği serbest bırakabildiğimizi düşünürsek, ruhu yüksek kaderine ulaştırabilir ve kötülüğü ayırabiliriz.
We can't grudge you a couple weeks in the hospital and chance to go home. Good luck.
O zaman seni iki hafta hastanede yatırıp evine gönderelim.
We thought it might be a good idea for Danny to go back with us.
Danny'nin bizimle dönmesi iyi olur diye düşündük.
But, you know, we've got plenty of people here - chaps like young Don Pearson, who brought you up - only too anxious to go out there and give that thing a few good clouts... with a hammer and chisel.
Ama burada sizi getiren genç Don Pearson gibi oraya gidip çekiç ve keskiyle o şeye müdahale etmek için sabırsızlanan epey insan var.
We're good to go, skipper.
Gitmeye hazırız Kaptan.
I was thinking it's late and we have to say good-bye. We should go.
Geç olduğunu düşünüyordum, ve veda etmemiz gerektiğini.
Good. I suppose we shall have to go on with the performance.
Sanırım gösteriyi devam ettirmeliyiz.
We'd love to go. Oh, good, good. We'd be delighted.
- Biz, biz gitmekten zevk duyarız. - Oh, çok sevinirdik.
We don't want to have a perfectly good negligee go to waste, do we?
Nefis bir sabahlığın ziyan olmasını istemeyiz, değil mi?
WE COULD GO IN AND LISTEN TO SOME GOOD JAZZ!
Tıpkı çaldığı müzik gibi.
Now that you're here with these friends of mine who want to have a good time, we'll go where we like.
Hazır hoş vakit geçirmek isteyen arkadaşlarla birlikteyken kafamız nereye eserse oraya.
We'll go to bed and cuddle up together like good children.
Ufaktan ufaktan yatağımıza gidelim.
As far as thoughts go, we should have courage to think good thoughts, for good thoughts bring us to the summit of truth, and truth is the only thing worthwhile.
Düşünce açısından ne kadar ilerlersek o kadar da cesur olmalıyız gerçekleri düşünmek için çünkü düşünceler bize gerçeğin özünü verir ve gerçek, mühim olan tek şeydir.
Thunderbird 1, we are good to go. FAB.
- Thunderbird 1 gitmeye hazırız
-'Geostationary orbit re-established.' - Looks like we're good to go.
- Gitmeye hazırız.
We good Indians. No trouble. Go back to reservation.
Eğer Uzun Bıçaklılar savaşçılarımızı ele geçirirse, onlara kağıtlarınız gösterin.
We must go to sleep, and for good this time.
Şimdi en iyisi uyumalıyız.
I'll go to pray for us because we're all terrified seeing this good helmsman of ours mad with terror.
Bizim için dua edeceğim çünkü başımızdaki bu iyi yöneticimizin içine düştüğünü bu delicesine dehşet hepimizi korkutuyor.
We must say good-bye to Mom and go pick up Booboo.
Annemle vedalaşmalıyız, sonra da Booboo'yu almalıyız!
Get car. Good. We go to motel?
İyi, motele mi gidiyoruz?
- Mayor, I think we're ready to go. - Good.
- Gidebiliriz Sayın Başkanım.
If and when you go back to work, there are places to put good money before we start throwing it away on pianos and music lessons.
İyileşip işe geri döndüğünde kazandığın parayı harcayacağımız... daha iyi yerler olacak.
Once we have made good our promises, please let us associate with the islanders again, please let us go out to sea again, and please let us participate in the Dongama Festival.
Verdiğimiz sözleri güzelce yerine getirir getirmez lütfen izin verin, tekrar ada halkıyla arkadaşlık edelim lütfen izin verin, yeniden denize açılalım ve lütfen Dongama Festivali'ne katılmamız için bize izin verin.
Oh, we're just going to go back to States and take a good rest.
Amerika'ya döneceğiz ve güzelce dinleneceğiz.
Why don't you let me take your purse for you for the rest of the show, because we're going to go on up to a new level, and I'm going to take good care of it downstairs, okay?
Gösterinin geri kalan süresi için niye çantanı bana bırakmıyorsun? Çünkü üst kata çıkacağız, onu aşağıda çok iyi saklarım. Tamam mı?
Good, good, good. Now we'll go to Baumer's villa.
Şimdi Baumer'in villasına gideceğiz.
It's 7 : 00 and we've still got a good 10 miles to go.
Saat 7 : 00 ve hâlâ gideceğimiz 10 mil yol var.
Good, we'll go to the countryside and practise.
Güzel, kırlara gidip antrenman yaparız.
- We'll see. Now you be a good girl and go to sleep.
Şimdi iyi bir kız ol ve uyu bakalım.
The Australians who had arrived to Malaysia nor they knew to go off, therefore, we feel ourselves inferior to the good trained e supported well Japanese.
Nitekim Avustralya'dan gelen askerler, tek bir kurşun dahi atamadı. İyi eğitilmiş ve sürekli takviye edilen Japonlara karşı oldukça etkisiz bir mücadele sergilemek durumunda kaldık.
We limit ourselves to distribute it pamphlets on the German people, saying that it was not good idea to go for the war, that it was a penalty to have done and that perhaps we could arrive at the peace.
Savaş namına yapılan tek şey, Almanlar'ın üzerine savaşın kötü bir fikir olduğuna, bunu başlatmakla iyi birşey yapmadıklarına ama yinede bir barış umudu olduğuna dair propaganda broşürleri atmaktı.
We're good to go.
Ee, sen nerelerdeydin?
- We'll go to sleep right now for some reason. Good night! - Good night!
[HEP BİRLİKTE BAĞIRIRLAR] Hey!
If they catch us, we'll go to the Home for Good Shepherds.
Bizi yakalarlarsa Çocuk Yetiştirme Yurdu'na atarlar.
Well, it doesn't happen where you go to school, because we got you in a pretty good school.
Sen görmüyorsun, çünkü seni doğru dürüst bir okula verdik.
You'll go to your room and we'll both get a good night's sleep.
Sen odana gideceksin ve ikimiz de sıkı bir uyku çekeceğiz.
We will go to Johnson County... we will depose the incompetent civil authority there... and we will keep possession of the town until we can take charge of the courts. - Good.
Johnson Kasabası'na gideceğiz, oradaki sivil otoriteyi... indireceğiz, yönetimi alacağız, mahkemeleri ele geçirene... kadar kasabanın yönetimini üstleneceğiz.
Now, we're gonna say good night to these people and go home.
Şimdi bu insanlarla vedalaşıp sessiz sakin evimize gideceğiz.
Oh, Carl, we're here to have a good time, let's not go into that.
Carl, iyi vakit geçirmek için geldik. Bu konuyu açmayalım.
Hello, good evening and welcome to the Ronald Reagan Memorial Bowl, here in the pretty little L.A. suburb of Hollywood, where we're about to go in all for wrestling, brought to you tonight, ladies and gentlemen, by the makers of Scum,
Ronald Reagan Memorial Bowl'a hoş geldiniz bu küçük, güzel Los Angeles banliyösü Hollywood'a. Merhaba, iyi akşamlar. Birazdan burada kuralsız güreşe tanık olacağız.
But in case we have to go that route, I want you to know we're in good shape.
Ama o yola gitmek zorunda kalırsak, iyi durumda olduğumuzu bilmeni isterim.
We were having such a good time, and you had to go do this! Please...
Ne güzel eğlenirken sen bunu yaptın!
Go down to the lumberyard pick yourself out a really good piece of wood... -... and we'll work on it together. - All right.
Keresteciye git kendine güzel bir odun parçası seç ve birlikte yapalım.
You see, they bought something that we hate without asking us, and that is bad, but now we have the right to go out and buy whatever we want without asking them, and that is good.
Bak, bize sormadan nefret ettiğimiz bir şey aldılar. Bu kötü tabii. Fakat şimdi gidip, onlara sormadan istediğimiz her şeyi alma şansımız oldu.
I don't think its good to leave people to die from hunger while we have a full plate. Look.. go on...
Biz bolluk içinde yaşarken insanları açlıktan ölüme terk etmek inan hiç doğru bir davranış değil.
Good opportunity to go over the growing nature of the Soviet threat. The reasons why we have to have the kinds of totals... Do you mind?
Sovyetlerin giderek artan tehditlerinin doğasına karşı gelmek için bir fırsat.
When we disguise ourselves as common folk and go amongst the people to reward the virtuous and the good.
Hani, sıradan insanlar gibi tebdil-i kıyafet giyinip, erdemli ve cömert olanları ödüllendirmek üzere aralarına karışıyoruz ya.
we good 306
good to go 197
to god 31
to go 202
to go where 42
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we got you 282
good to go 197
to god 31
to go 202
to go where 42
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we got you 282
we got a problem 417
we got married 70
we go way back 105
we got him 659
we got a deal 77
we got something 131
we got to go 657
we got to move 144
we got 536
we gotta go now 71
we got married 70
we go way back 105
we got him 659
we got a deal 77
we got something 131
we got to go 657
we got to move 144
we got 536
we gotta go now 71