English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Good to go

Good to go traduction Turc

4,588 traduction parallèle
Point is... if our tests go well at the church tomorrow, we are good to go.
Diyeceğim şu yarın kilisedeki denememiz başarılı olursa, başlamaya hazırız demektir.
Good to go!
tamamız!
- You're good to go, Sailor.
- Devam edebilirsin, Sailor.
Good to go.
Gitsek iyi olur.
He's good to go, Deputy.
Gitmeye hazır Şerif Yardımcısı.
As soon as we get that location, they are good to go.
Yerlerini tespit ettiğimiz anda havalanacaklar.
Yasir's going on his run, we're good to go.
Yasir turuna başlamak üzere, gidebiliriz.
We're good to go.
Girmeye hazırız.
But once her flippers healed, she was good to go.
Ama yüzgeçleri iyileşince artık gidebilirdi.
We're good to go, Phoebe.
Başlayabiliriz, Phoebe.
- No. We're good to go.
Başlamaya hazırız.
- Good to go.
- Her şey hazır.
When you get to the hospital, Just hand them that, and you're good to go.
Hastaneye vardığında bunu onlara ver ve sonra gitmeye hazırsın.
Are we good to go?
- Hazır mıyız?
Hank, we're good to go.
Hank, gidebiliriz.
Good to go, corporal.
Sorun yok onbaşım.
Good to go.
- Hazırız.
Good to go.
Gitmek iyi.
Ready, Sam? Good to go.
Yolcu tarafında ind Mateo Onaylanması.
Good to go.
Hazırım.
Good to go?
- Gitmeye hazır mıyız?
I'd love to see my child, but before we go spending taxpayer money on the ticket, I'd like to remind you we've got a perfectly good Crowe right here in Kentucky.
Çocuğumu görmeyi çok isterim ama vergi mükelleflerinin parasını bilete harcamadan önce, burada, Kentucky'de bir adet Crowe olduğunu...
Oh, you are going to wish you had shot them. Good. You three make yourselves useful go fix us something to eat.
Güzel, şimdi bir işe yarayın da gidip bize yiyecek bir şey hazırlayın.
I'm going to go and visit my Aunt Vanessa until she's on her feet, and then good-bye.
Gidip halam Vanessa'yı göreceğim, ayakları üstüne kalkana dek, ondan sonra elveda.
Figure we go to South Beach, fix up the truck a little bit, get the manouv'straight and after we really confident we got something good then we drive back to L.A.
South Beach'e gidip orada bir süre kalır, menüyü oturturuz. Sonrasında kendimizden emin olduğumuzda Los Angeles'a döneriz.
I'm good, Max. Just go to bed, okay?
Yatağına dön sen tamam mı?
Got to go. Good.
- Gitmeliyim.
Now make sure you get deep enough to hit the femoral artery, so you gotta go in pretty good. Give it a good whack.
Atardamara gelecek kadar derine ulaştığından emin ol bu yüzden oldukça iyi girmen gerekir.
No sense letting perfectly good roadkill go to waste.
Yolda ölen şahane bir hayvanı yazık etmeye hiç gerek yok.
Good... go to bed now.
Tamam... git yat şimdi.
- I was ordered to go out and have a good time, so I had a girls'night out.
Dışarı çıkmam ve iyi vakit geçirmem buyruldu. Ben de kızlarla dışarı çıktım.
- You know, we don't want to let a good pie go to waste.
Güzel bir turtanın çöpe gitmesini istemeyiz. Değil mi, Kelly?
Every day that the weather was good and every day that the weather was great that was on a weekend, if we were going to school or in the summertime, Dad would always say, "Let's go out rock hunting."
Hava güzel olduğunda, hava mükemmel olduğunda hafta sonunda ya da okula giderken ya da yaz zamanı, babam, "Hadi kaya avına çıkalım" derdi.
I think that that's a very good idea for you to go and talk to someone else, Mr. Big Bear Riding a Bulldozer.
Gidip başkasıyla konuşma fikriniz bence de çok güzel bir fikir Bay Sert Adam.
Ah, but can it give me a good reason to actually go to college?
Ama üniversiteye gitmek için bana iyi bir neden söyleyebiliyor mu?
To see how they do it, we have to go deeper, make ourselves about a thousand times smaller to get into their treasure house, the place where they keep the good stuff... the chlorophyll.
Bunu nasıl yaptıklarını görmek için daha derine gitmeli ve kendimizi bundan bin kat daha küçültmeliyiz. En iyi şeylerini sakladıkları hazine odalarına girebilmek için.
When I go home to him, I want it to be for good this time.
Eve döndüğümde, bu sefer temelli orada kalmak istiyorum.
It's the first time they're meeting my boyfriend, so of course I want it to go good.
Elbette ki iyi geçmesini istiyorum.
Like, can we just go back to the good old days before all the boyfriends?
Erkek arkadaşlardan önceki o eski, güzel günlere geri dönebilir miyiz?
- Oh, go to hell, Joe. - Good!
- Canın cehenneme Joe!
They'd go home to their families, kiss their kids good night, pass on the virus.
Ailelerinin yanına varacaklar çocuklarına iyi geceler dileyip öpecekler ve virüsü aktaracaklar.
A... about that, I don't think it's a good idea for me to go.
Oraya gelmemin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
Early dinner, tomorrow night, kiss on the cheek good night, and then you go back to your place.
Erken akşam yemeği, yarın gece, yanaktan iyi bir gece öpücüğü, ve sonra da geri yerlerinize dönün.
So maybe it's good to let go of plans.
Yani belki de planların bozulmasına izin vermek iyi bir şey.
Good news- - your mom doesn't have to go to prison.
İyi haberlerim var. Annen hapse girmeyecek.
Did your dad just go to work without saying good-bye?
Baban güle güle demeden mi işe gitti?
I'm gonna go ahead and classify that under "Good to Know."
Bu bilgiyi "İyi ki Öğrendim" adı altında saklayacağım.
Before we go tying this up in court, allow me to speak to this thief and force him to make good on his contract.
Bu meseleyi mahkemeye taşımadan evvel bu hırsızla konuşmama izin verin. Sözleşmenin maddelerini yerine getirmesi için onu zorlayayım.
That diamond is a good reason for Hagen to go to all this trouble.
Bu elmas, Hagen'ın bu kadar zahmete girmesi için iyi bir sebep.
You don't have to pretend with me, and if you don't want to go tonight, it's all good.
Bu akşam çıkmak istemezsen de sıkıntı etmem.
We've got a good distance to go tonight. And we must do something about Jamie first.
Bu gece gidilecek uzun yolumuz var ve öncelikle Jamie konusunda bir şeyler yapmalıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]