You are nothing traduction Turc
2,283 traduction parallèle
- You are nothing but a scared little boy... who can't handle how extraordinarily ordinary you are!
Sen sadece ne kadar sıradan olduğu gerçeğini kaldıramayan birisin.
You know, I don't know what you are, but you are nothing like me.
Ne olduğunu bilmiyorum ama bana hiç benzemiyorsun.
I know that you are nothing but a child!
Onun çocuk olduğunu biliyordum ama!
Honey, you are nothing like your dad. Okay?
Hiçbir yönün babana benzemiyor.
Oh, you are nothing but a spoiled brat.
Sen şımarık bir veletten başka birşey değilsin
You are nothing but a tube of lipstick and a badge.
Siz bir tüp ruj ve rozetten başka bir şey değilsiniz?
You are nothing without me.
Bensiz bir hiçsin!
You are nothing like him.
Ona benzer hiçbir şeyin yok.
No matter what happened to you, you are nothing like that monster.
Başına ne gelmiş olursa olsun bu canavarla alakan bile yok.
And you are nothing if not a man of your word.
Ve sen sözünün eri değilsen nesindir ki.
You are nothing compared to me.
Benim yanımda hiçbir şeysiniz.
You know, Darb, there are a lot of things I know nothing about.
Benim de hiçbir şey bilmediğim konular var Darb.
So unless you are arrested this Dreamweaver idiot for cheating on his fiancà © e - - not a criminal offense, by the way - - we got nothing on him.
Siz Dreamweaver aptalını, nişanlısını aldatırken yakalamadığınız sürece, bu bir suç sayılmaz. Bu arada, elimizde ona karşı hiç bir şey yok.
What are you doing here? Nothing.
- Ne işiniz var burada?
- What are you doing? - Nothing.
Ne yapıyorsun?
I mean, are you supposed to just sit there in the dark and suffer, even when there's nothing that can be done at that moment?
Yani gece yarısı oturup elinden hiçbir şey gelmediği halde öylece acını mı yaşayacaksın?
Nothing like a hypothetical prison term to let you know who your friends really are.
arkadaşlarının gerçekte kim olduğunu öğrenmen için farazi bir hapis cezası gibisi yok..
You and Kirsten are so close that there is nothing that could've happened in two days that would ever change that.
Sen ve Kirsten o kadar yakınsınız ki hiç bir şey aranızı iki günde bozamaz.
What are you doing? Nothing.
Ne yapıyorsun?
And I think you guys are making a big deal out of nothing.
Ve bence çok abartıyorsunuz.
I don't think you are and it has nothing to do with the head wound.
- Sanmıyorum. Başına aldığın darbeyle de alakası yok.
I mean, after something big happens, you can't just go on pretending like nothing happened, because there are always aftershocks.
Demek istediğim büyük bir olay yaşandığında, hiçbirşey olmamış gibi hayatınıza devam edemezsiniz, çünkü her zaman artçı şoklar olacaktır.
Walter, what are you suggesting? Nothing.
Walter, ne demek istiyorsun?
So you came from nothing and now here you are... this big finance guy traveling the world with a killer art collection.
Demek, hiç yoktan şu anki olduğun duruma ulaştın..... harika bir sanat koleksiyonuyla dünyayı dolaşan bir ekonomi uzmanına.
Yeah? You are my friend nothing. You need help?
Evet? Yok birşey.
- Nothing. What are you doing here?
- Hiç bir şey, senin burada ne işin var?
Despite our best efforts... to demonstrate our care and concern for the human race... to improve life on your planet to share our resources and technology asking for nothing in return there are those among you who wish to harm us.
İnsan ırkına verdiğimiz değeri ve duyduğumuz ilgiyi en iyi şekilde göstermek gezegeninizdeki yaşamı iyileştirmek kaynak ve teknolojimizi paylaşmak konusundaki çabalarımıza ve karşılığında hiçbir şey beklemememize rağmen aranızda bize zarar vermek isteyenler var.
Weekend - - nothing but you Wrecking things, and they know Who you are.
Haftasonu - - hiçbişi ama seni mahvediyolar, ve onlar senin olduğunu biliyorlar.
A-are you really, really gonna tell me... That nothing's wrong right now?
Ciddi ciddi bana şu an bir sorun olmadığını mı söylüyorsun?
Are you telling me you feel nothing?
Hiçbir şey hissetmediğini mi söylüyorsun?
It's nothing fancy. All right. You guys are the fresh faces.
Orada olmanızın nedeni sizlerin daha tanınmıyor olmanızdır.
Are you sure there's nothing you want to say to me?
Gerçekten bana söyleyecek bir şeyin olmadığından emin misin?
Are you saying you know nothing about this?
Bu konuda hiçbir bilgin yok muydu yani?
No Veer there is nothing like that, you are misunderstanding me
"Yok öyle bir şey. Yanlış anladın."
If you are with me then nothing else matters
Eğer sen yanımda olursan, başka hiçbir şeyin önemi olmaz.
Um, you know, when things are swirling around me And I really need to clear my head, There's nothing better than going to my own room.
Olaylar etrafımda fırıl fırıl döndüğünde ve zihnimi boşaltmaya ihtiyacım olduğunda kendi odama gitmekten daha iyi olmaz.
You wanna talk about it, or are you just gonna act weird? There's nothing to talk about.
Bu konuda konuşacak mıyız yoksa böyle garip mi davranacaksın?
Who do you think you are? Nobody, I'm nobody, this is nothing.
- Kim olduğunu sanıyorsun?
Devon, you know that Casey and I are still spies, and the Buy More is still a cover, but Chuck has nothing to do with it.
- Devon, biliyorsun ben ve Casey hâlâ ajanız ve Buy More hâlâ kamuflajımız. - Chuck'ın bizimle alâkası yok.
You two are nothing more than a pair of ingrates.
İkiniz de bir çift nankörden başka bir şey değilsiniz.
It's nothing special... what are you do —
Çok özel birşey değil ama... Hey, sen ne yapı —
You have been lucky, but you are in a world you know nothing about.
Bak, şu ana kadar oldukça şanslıydın fakat hakkında hiçbir şey bilmediğin bir dünyada yaşıyorsun.
I'm happy these treatments are working for you but nothing in this world is free. - So?
Bak, bu tedaviler işe yaradığı için mutluyum ama bu dünyada hiçbir şey bedava değildir.
Why are you doing that thing where you act like nothing happened last night? I'm being professional.
Neden dün gece hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun?
Two very attractive ladies are eye-humping you... uh, respectably - and-and what, nothing?
Çok çekici iki hanımefendi seni gözleriyle yiyor ve sende tık yok öyle mi?
For what it's worth, there are some, myself included, who think we should share nothing with you.
Önemi var mı bilmiyorum ama, ben de dahil, sizinle hiçbir şey paylaşmamamız gerektiğini düşünenler var.
So, how are you going to feel if we do nothing and then we read in the paper that he shot someone else?
Peki gazeteyi açtığında adamın başka birini daha vurduğunu görünce nasıl hissedeceksin?
And there you are, left in the midst of a battle that suddenly means nothing.
Bir savaşın ortasındayken aniden bir önemi kalmamıştır artık.
I'm just as angry as you are, Sammy, but there's nothing that we can do about it.
Ben de en az senin kadar sinirliyim Sammy ama yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
You guys are gonna tell us you know nothing about that?
Şimdi bize bu konuda hiçbir şey bilmediğini mi söyleyeceksin?
Well Sarah, you are more than one year together and you know almost nothing of his family. Who is that?
Sarah, bir yıldan fazladır birliktesiniz ve ailesi hakkında hiçbirşey bilmiyorsunuz.
you are 6060
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102