English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You asked

You asked traduction Turc

30,644 traduction parallèle
I was just finishing up the IPO reports you asked for.
istedigin raporlari bitiriyordum.
You asked for the full relocation package and you got it.
Tam yer değiştirme paketini istemiştin ve istediğin oldu.
Everything you asked for is right there.
İstediğin her şey orada.
You asked me to tell you the truth, Claire, and there it is.
Benden gerçeği istedin Claire. Gerçek de bu.
It looks just like it looked the last two times you asked me.
Geçen iki seferdir... sorduğun gibi.
You asked me to get you guns, I hooked you up, you were a happy camper until what, a few seconds ago, and now it's my fault?
Benden silah bulmamı istedin. Bende ayarladım. Mutlu mesut takılıyordun bir kaç dakika öncesine kadar.
You asked me to keep track of the five new girls in Arcadia.
Arcadia'daki beş yeni kızın izini sürmemi istemiştin..
Look, I've done what you asked.
Bak, benden istediğin şeyi yaptım.
NSC is seeking that additional proof you asked for, that they're responsible for the bombing.
UVK * istediğiniz kanıtı, onların bombalamadan sorumlu olduğunun kanıtını arıyor.
Mr. President, you asked for more proof.
Sayın başkan, kanıt istediniz.
Did you really think I wouldn't find out that you asked a data tech to ignore the Fourth Amendment?
Gerçekten bir bilgi teknisyeninden dördüncü düzenlemeyi görmezden gelmesini istediğini öğrenemeyeceğimi mi sanıyordun?
I have what you asked for.
İstediğin şeyi getirdim.
I did everything you asked.
İstediğin her şeyi yaptım.
You asked me if you were in the films.
Bana ya filmdeysem diye sordun.
- You asked me.
- Bana soruyorsun.
You asked for stuffing.
İç malzemesi istemiştin.
No one asked you.
Sana soran olmadı.
I have done everything you've asked me to do, and it ain't done shit for me, man.
istedigin her seyi yaptim ama onalr bana bir bok yapmadi.
I'm Jeffrey Mace, and the President has asked me to address recent events and the President has asked me to address recent events that have many of you concerned.
Ben Jeffrey Mace ve Başkan, son zamanlarda ortaya çıkan ve birçoğunuzu endişelendiren olaylarla ilgili açıklama yapmamı istedi.
- I asked you a question.
Ne...
Because if asked, I would have to tell the truth, which we both know you didn't do.
Çünkü sorarsa doğruyu söylemek zorunda kalırım ki o kadını kurtarmadığını ikimizde biliyoruz.
Okay, I've done everything you've asked.
Tamam, istediğin her şeyi yaptım.
Before you thank me, you should know that I've asked Agent Nathanson to accompany Aida back to your lab to help patch her up and to retrieve all of your research.
Bana teşekkür etmeden önce... Ajan Nathanson'dan Aida'ya laboratuvarınıza kadar eşlik edip toplanmasına yardım etmesini ve bütün çalışmalarınızı buraya getirmesini rica ettim.
I asked you to identify him, not murder him.
Onun kim olduğunu bulmanızı istemiştim, öldürmenizi değil.
The other day I asked you about your head of security.
Geçen gün size güvenlik şefinizi sormuştum. Uzun boylu arkadaşı.
You wasn't the first person I asked for help.
Yardım istediğim ilk kişi sen değilsin.
Just say "yes" whenever you're asked that.
Bu soru sana her sorulduğunda sadece "evet" de.
Just say "yes" when you're asked that.
Bu soru sorulduğunda sadece "evet" de.
And I asked you a question.
Ve sana bir soru sordum.
You came to me and asked me for what you were owed.
Bana gelip borcun için para istedin.
I asked and you gave your answer.
Senden bir şey istedim sen de cevabını verdin.
They've asked me to take you in.
Seni tutuklamamı istediler.
I mean, before everything that happened to me and you were there for me and I needed you... and I couldn't have asked for more.
Yani bana olanlardan önce. Benim için oradaydın, benim de sana ihtiyacım vardı. Fazlasını isteyemezdim.
Oh. I wish you'd have mentioned that before I asked you two boys to come with.
Keşke bunu ikinizi davet etmeden önce söyleseydin.
She asked you to go.
Sana gitmeni söyledi.
No one asked you to.
Kimse sana sev demedi.
I asked you a question, probate.
Sana bir soru sordum çaylak.
Remember when I asked you what's next if we get what we came for?
Sana, almaya geldiğimiz şeyi alırsak sırada ne olacağını sormuştum hatırladın mı?
Even your copilot asked what you were doing.
Co-pilotunuz söylemesine rağmen...
It's why I asked you here.
Bu yüzden sizi buraya çağırdım.
- Because you never asked, you're not around.
- Çünkü hiç sormadın, Etrafında değilsin
You know damn well you'd tweet against yourself - if Kimmel ever asked your sorry ass. - Shut up.
Sen de çok iyi biliyorsun ki Kimmel seni programına çağırsaydı kendine karşı tweetler atardın.
So, she asked you to look into it?
Yani bunu araştırmanı mı istedi?
I asked her, "Why did you accuse Patrick?"
Ona, "Neden Patrick'i suçladin?" diye sordum.
All I asked was that you get rid of your boxes.
Bu kutuların hepsinden kurtulmanı söylemiştim.
What, he asked you?
- Ne dedi sana?
He claims that your admission that you were asked to resign makes you an illegitimate president.
Sizden görevden çekilmenizin istendiğiyle ilgili itirafınızın sizi yasadışı bir başkan yaptığını iddia ediyor.
I never lied to you. You never asked.
Sana hiç yalan söylemedin.
But I asked the DEO to release you into my custody.
Ama DEO'dan, gözetimim altında serbest bırakılmanı istedim.
I asked the DEO to release you into my custody.
Benim gözetimimde salınmanı istedim NOB'dan.
And, you know, I mean, I tried. I got asked out.
Çıkma teklifleri aldım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]