You must understand traduction Turc
1,118 traduction parallèle
I am not satisfied and you must understand it.
Tatmin olmuş değilim, anlayış göstermelisin bana... Carmen, Carmen...
- You must understand...
- Anlamalısınız.
You must understand.
Anlamışsındır.
You must understand the virulence of the culture and the strategic location in which the flasks were placed.
Bir kültürün öldürücülüğünü ve yerleştirilmesi gereken stratejik noktaları bilmelisiniz.
You must understand.
Bir defa da anlaman lazım..
You must understand, your honour, that I was very upset that day, and I honestly didn't notice him at all, especially since I fainted, your honour.
Anlamalısınız Sayın Yargıç, o gün çok üzgündüm ve dürüst olmak gerekirse onu hiç fark etmedim özellikle de bayıldığım için, Sayın Yargıç.
You must understand, captain, we have been at war for 500 years.
Anlamalısınız, Kaptan. 500 yıldır savaşıyoruz.
Mrs. Sarek, you must understand, the chances are extremely small to find a way to produce sufficient T-negative blood.
Yeterli kanı üretmek için bir yol bulma şansımızın fazla olmadığını anlamanız gerekiyor.
You must understand... that you owe the government a great deal of money.
Devlete olan borcunuzun... çok fazla olduğunu anlamalısınız.
Before we ask you any questions, you must understand your rights.
Biz soru sormadan önce haklarını iyice anlamalısın.
You must understand discipline to be able to give and take orders.
Emir vermek için disiplini anlamalısınız.
You must understand, the path to freedom must be pure.
Şunu bil ki, özgürlüğe giden yol lekesiz olmalıdır.
You must understand that we have to catch the creature that ate your wife and if you could help us answer a few questions we may be able to help save a few lives.
Eşinizi yiyen yaratığı yakalamalıyız. Bazı soruları yanıtlamamıza yardım ederseniz başka hayatlar kurtarabiliriz.
You must understand that a blancmange impersonator has to use some pretty clever stories to allay suspicion.
Anlamalısınız ki bir pelte taklitçisinin şüphe uyandırmamak için zekice öyküler uydurması gerekir.
You must understand that the instincts... feelings... and even the intelligence of Cro-Magnon man... were definitely human.
İçgüdülerinizin ve duygularınızın farkına varmalısınız. Atalarımız sayılan Cro-Magnon'lar bile düşünebiliyordu.
You must understand, she's like a little baby.
Elbette seviyorum! Anlamalısınız, bir bebek gibidir o.
You must understand... We know it all.
Şunu anlaman gerekiyor, her şeyi biliyoruz.
You must understand why I tell you this.
Bunu sana neden söylediğimi anla artık.
I'm sorry ma'am but you must understand sometimes we must unlearn what we think we know
Afedersiniz madam ama sizi anlabilmeliyim. Bazen bildiğimizi ve düşündüğümüzü unutmamız gerekir.
Steiger, this is the twentieth century! But you must understand, sir...
Ama efendim, Patton bir 16'ncı yüzyıl adamı.
But you must understand that we are still negotiating in Washington.
Ancak Washington ile hala görüşmelere devam ettiğimizi de bilmelisiniz.
I am not saying this as I should like to, 496 01 : 11 : 39,534 - - 01 : 11 : 41,068 but you must understand us.
Bunu söylemekten hoşlanmıyorum, ama bizi anlamalısın.
But you must understand, it was the wine that...
Kesinlikle lanet şarap yüzünden oldu...
David, you must understand I can't just drop everything!
David, anlamalısın. Her şeyi bir anda kestirip atamam.
You must understand that it's very hard for me to meet the requirements...
Benim ödeyebileceğimin çok üzerinde...
You must understand my position.
Konumumu anlamak zorundasınız.
Well, you must understand, signore, that the scirocco... blows for three days if it starts on Tuesday.
Şey efendim, şunu bilmelisiniz ki siroko salı günü başlarsa... üç gün esmeye devam eder.
If you think the lord was wise, you must understand why Japan bans Christianity.
Eğer lordun bilge olduğunu düşünüyorsan, Japonya'nın Hristiyanlığı neden yasakladığını anlamalısın.
You must understand.
Anlaman gerek.
And, if it isn't too late, Corbett you must stop running. Don't think, it won't happen to you. Understand?
Beni dinle, Corbett silahla haydut kovalamayı bırakmalısın, anladın mı?
You must show all you can so that we're not ashamed of you, so that they will not tell us that we chose some... well, you understand?
Yapabileceğinizin en iyisini yapın, bizi utandırmayın, sonra bize'Bunları nereden seçtiniz'demesinler... Anladınız mı?
You must try to understand, Jean.
Anlamaya çalışmalısın Jean.
If we are to serve your kind, we must understand you.
Eğer size hizmet edeceksek, sizi anlamalıyız.
I understand how disturbed you must be with him for a neighbour.
- Guy'a ise o yapımcıydı dedi. Komşun olduğu için ne kadar rahatsız olduğunu tahmin ederim.
So you, political officers, must understand it yourselves and explain it to every soldier.
Yani siz, siyasi subaylar, kendinizi anlamanız gerekir. Ve her askere anlatmaya!
You understand it must be a minimum figure.
Bu paranın minimum olması gerektiğini anlıyorsun.
No, in order to understand this, you must have fought in Morocco.
Anlıyorum! Hayır. Anlamak için Lyautey ve Abdül Kerim'i tanımak, Güney Fas'ı bilmek lazım.
I understand your legal problem, but you must try to understand mine.
Yasal sorununuzu anlıyorum ama siz de beni anlamaya çalışın.
I must verify, you understand.
Doğrulamalıyım.
You must move to the surface, you understand.
Yüzeye çıkmanız lazım.
The judges must be able to understand you!
Jüri seni anlayabilmeli!
You must understand that back then, and I'm talking about cycling, it was the only way people had of getting around.
1943'te Bobet'le Dunlop finalinde başladım. - Aynı sınıftaydık. - Bu doğru mu?
I must. You understand?
Gücüm beni yarı yolda bıraksa bile,
I was trying to do my butch voice, you know,'what the jury must understand', and they loved it, you know.
Tok sesimi denedim, "Jürinin anlaması gereken..."
In life, in order to understand... to really understand the world... you must die at least once.
Yaşarken, dünyayı anlamak için gerçekten anlamak için en az bir kez ölmek gerek.
I understand how you all feel, but we must wait and see what happens before we get violent. Understood?
Ne hissettiğinizi anlıyorum fakat şiddete başvurmadan ne olup bittiğini görmeliyiz.
Madame Valladon, you must understand...
Anlamanız gerekiyor...
The law is the law and even if you do not understand, it must be respected.
Kanun kanundur ve bu size ne kadar garip gelse de, kanun saygıyı hak eder.
To understand why you chose that mad, impossible road one must understand the rage the beauty the terrible craving to make death our whore which even the smallest defeat can bring to men such as you and I.
Anlıyorum, o saçma yolu seçmeni öfkeni, korkunu, meydan okumanı, gururunu, cesaretini bir erkek gibi küçük bir yenilgiyi hazmedememeyi biliyorum.
You must try to understand.
Aleksey, bunu anlamaya çalışmalısın.
I understand you must try.
Anlıyorum, denemen gerek.
you must understand that 16
you must be tired 132
you mustn't 153
you mustn't worry 18
you must be careful 40
you must be joking 157
you must be busy 17
you must be proud 26
you must have 63
you must be kidding 67
you must be tired 132
you mustn't 153
you mustn't worry 18
you must be careful 40
you must be joking 157
you must be busy 17
you must be proud 26
you must have 63
you must be kidding 67
you must be hungry 125
you must come 65
you must go 150
you must eat 53
you must be mad 34
you must be new here 18
you must be so proud 34
you mustn't do that 20
you must be strong 30
you must be very happy 17
you must come 65
you must go 150
you must eat 53
you must be mad 34
you must be new here 18
you must be so proud 34
you mustn't do that 20
you must be strong 30
you must be very happy 17