English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Something big

Something big traduction Turc

2,747 traduction parallèle
I know the backing of Costco could really make a product into something big.
Costco'nun desteği ile bir ürünün patlama yapabileceğini çok iyi biliyorum.
Shashi is into something big.
Shashi çok büyük bir olayın içinde.
Shashi is into something big... he took 2 million from Armaan Kapoor.
Shashi çok büyük bir olayın içinde. Shashi Armaan Kapoor'dan 2 milyon rupi almış.
I get you something big.
Daha büyük bir şey lazım. Bu olur.
I've got something big popping off in Miami.
Miami'deki büyük bir olay çevireceğiz.
He was looking for something big, something that would make him a legal rock star.
Büyük şeylerin peşindeydi. Onu hukuksal bir yıldız haline getirebilecek şeyler.
There was something big... there!
Orada büyükce bir şey vardı. işte orada!
I know something big.
Önemli bir şey biliyorum.
Something big's coming, isn't it?
Büyük bir şey olacak, değil mi?
You put Abby and Claire under federal protection, and you told me you were on to something big.
Abby ve Claire'ı federal koruma altına aldırdın ve bana büyük bir şeyin döndüğünü söyledin.
I already said I'd pick you up unless something big happens.
Bir aksilik olmadığı sürece seni alacağımı söyledim ya.
My boss is working on something big.
Patronum büyük bir iş peşinde.
And they're planning something big.
Büyük bir şey planlıyorlar.
It's like you said, we need something big, something that screams page one.
Dediğin gibi büyük bir şeye ihtiyacımız var birinci sayfadan çığlık atacak bir şey.
Something big.
Büyük bir şey.
Best thing I could tell you is something big.
Tek söyleyebildiğim büyük bir şey olduğu.
- Well, once you're inside, you can blow up something big enough to overheat the computer.
- Neden? - Bir kez girdiğinde, bilgisayarı aşırı ısıtacak kadar büyük bir patlama yaratabilirsin.
I can tell that this is gonna be the beginning of something big, and I want to be there for that. "
Bunun büyük bir şeyin başlangıcı olduğunu biliyordum, ve onun için orada olmak istedim. "
- There's something big out there.
- ORADA BÜYÜK BİR ŞEY VAR.
- It was something big.
- BÜYÜK BİR ŞEYDİ.
- I do not know. Something big.
- BİLMİYORUM AMA BÜYÜK BİRŞEYDİ.
Word is they're onto something big.
- Büyük bir şeyler var.
I had something big in the pipeline.
Büyük bir potansiyelim var.
If I did it, if I did it, that would be because you cannot win without something big, something like, uh, oh, I don't know, being the hero in a fire?
Diyelim ki ben yaptım... Diyelim ki ben yaptım, bunun nedeni büyük bir yardım olmadan kazanamayacak olmandandır. Mesela ne bileyim yangın sırasında kahramanlık yapmak gibi.
So Wesley really was onto something big..
Demek ki Wesley önemli bir şey biliyordu.
But before that we'll steal something big.. - Yes. - So that we can lead the rest of our lives comfortably.
Ama bugün öyle büyük bir şey çalalım ki hayatımız boyunca rahat edelim.
We must take this chance to become one and create something big.
Bu fırsatı güçlerimizi birleştirerek değerlendirip devasa bir ortaklık kurmalıyız.
- Well, couple months later, they're having this big outdoor youth rally in Australia... or Austria, something...
- Birkaç ay sonra, Avustralya'da ya da Avusturya'da gençlere özel bir etkinlik düzenliyorlarmış. Papa adına.
I saw a big explosion or something go over the building there.
Binanın tepesinde büyük bir patlama gördüm.
I want you to make a cannon big enough to break the walls of Konstantiniyyah. Something never will be seen in history again.
Konstantiniyye'nin surlarını yerle bir edecek tarihin bir daha göremeyeceği büyüklükte bir top dökmeni istiyorum senden.
You know the police always put on a big show when something like this happens because... the hero card is the only one they have to play.
Böyle bir şey olduğunda polis teşkilatı bunu her zaman büyük bir gösteriye döker çünkü oynamak zorunda oldukları tek kart kahraman kartı olur.
I need something more than just a big nigger.
Bana sadece büyük bir zenciden ötesi lazım.
Like an all-out blowout sale. Something really big.
Gerçekten büyük bir şey olur.
Just stick around, it's not a big deal, you gonna take some stills for me or something.
Etrafta takıl sadece, çok önemli bir şey değil. Benim için birkaç fotoğraf filan vereceksin, hepsi bu.
I'm different because I've never been onto something this big before.
Farklı davranıyorum çünkü hiç bu kadar büyük bir olayın peşinde olmamıştım.
Gave the guy a big reward, then she started to think there was something fishy about it.
Bulan adama büyük bi'ödül verdi. Sonra, olayda bi'kıllık olduğunu düşünmeye başladı.
- Uh-huh, temping at an accounting firm or something? Right, with the funny dress code and big salary, huh?
Muhasebe firmasında tuhaf giysiler ve yüksek maaşla geçici personel olarak çalışıyorsun, değil mi?
He got to the hospital and I saw him laying there and I saw them do a big injection of something right into his heart.
Hastaneye geldi, onu orada yatarken gördüm. Onları kalbine doğru büyük bir iğne yaparken gördüm.
It would be a big problem if something happens to the head of the Kamiya Kasshin School.
Eğer sana bir şey olursa Kamiya Kasshin Ryu'yu kim devam ettirecek?
Jeffrey, you have something pretty big going down later this morning.
Jeffrey, bu sabah seninle ilgili büyük bir olay olmuş.
Maybe they collide with a supernova or are just made up of something extra amazing, but one day they just get too big for the nebulas they're in and with the sheer gravitational force of their awesomeness, they become a star.
Bazen bir süpernova ile çarpışırlar ya da süper şaheser bir şeyden oluşmuşlardır ama bir gün kusursuz muhteşem çekimleri sayesinde içinde bulundukları nebulaya sığmayacak kadar büyürler ve bir yıldız olurlar.
Because you need to believe that there's something greater than a-a 9 : 00 to 5 : 00 crap job, that there's a higher purpose, that your life has meaning, because the world feels big and you feel lost.
Çünkü, sabah 9 akşam 5 boktan işlerden daha büyük bir şey olduğuna daha büyük bir amaç olduğuna, hayatının bir anlamı inanma ihtiyacı duyuyorsun. Çünkü sanki dünya kocamanmış da seni yutacakmış gibi hissediyorsun. Haksız mıyım?
Because I heard that the parachute company upstairs got a big government contract and moved to Washington to be closer to the cemetery or something.
Üst kattaki paraşüt firması büyük bir sözleşme yapmış.. .. ve Washington'a taşınıyorlar diye duydum. .. mezarlığa veya başka birşeye daha yakın olmak için.
Something about being on a ship and all that testosterone, each of them trying to prove how big their fishing poles are.
Bu gemide olup, testosteron salgılamakla ilgili. Her biri oltalarının ne kadar büyük olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.
We don't need some big-city bartender charging us an arm and a leg for something we can do ourselves.
Kendi yapabileceğimiz bir şey için bizi suçlayan bir şehir barmenine... ihtiyacımız yok.
If you want to be big in the'hood, you gotta do something special.
Eğer mahallede büyük olmak istiyorsan, özel bir şeyler yapmalısın.
Hey, honey, how was your big day... okay, let's talk about something else.
Tatlım, büyük günün nasıl geçti... Pekâlâ başka şeyden bahsedelim.
Did you come here to make big cat jokes or was there something you wanted?
Buraya kedi esprileri yapmaya mı geldin yoksa istediğin bir şey mi var?
Mom : Well, Cody, you've got something that big-city team doesn't have- -
Cody, sizde büyük şehir takımında olmayan bir şey var -
And even though we Norwegians have a big heart and let in many immigrants, we have to make sure that these new immigrants offer something more to the country than crime, poverty, ignorance, and a desire to suck up the national wealth with straws.
Biz Norveçliler geniş gönüllülükle pek çok göçmene izin veriyor olsak da bu yeni göçmenlerin ülkemize, suç, fakirlik, cehalet ve pipetlerle ulusal zenginliğimizi emme çabasından başka şeyler katmalarını sağlamalıyız.
See if we can't shake something loose from that big old brain of yours.
O koca beyninden bir şeyler kopartabiliriz belki.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]