Aci traduction Anglais
403 traduction parallèle
Bu sekilde ölmesi aci, degil mi?
It's tough, him gettin'it like that, ain't it?
VE İNSANLAR ACI İÇİNDE ÖLDÜLER
AND THE PEOPLE DIED IN AGONY
Aci çektiriyor.
It can hurt them so much.
Geciktigimiz her dakika, Helen'im aci çekiyor.
Every moment of delay, my Helen suffers.
Aci içindeki bir hayvan gibi agladi, lordum, sonra da zirhini istedi.
He cried like an animal in grief, my lord, and then called for his armor.
Ellsworth, Wichita ve Dodge City. Buralarda çalistin ama yalnizca aci çektin. Sevdigin kadin seni terk etti ve tek dostun bir katil.
Ellsworth, Wichita, Dodge City, and what have they got you, but a life full of misery and a woman who walked out on you and the friendship of a killer?
GÜZEL ANTONIO ( ACI AŞK )
THE BEAUTIFUL ANTONIO
MURIEL YA DA : ACI HATIRALAR
MU RI EL, OR.'TH E TIME OF A RE TU RN
Senin yasinda çok aci vermistir ama para her seyi satin aliyor.
At your age, it must've been very painful but money buys everything.
İkinci katta, aciıde oıabiıir.
He could be up on the second floor in the emergency room.
( ACI ÇEKİYOR )
( EXCLAIMING )
Yabanci ekmegin tadinin ne kadar aci oldugunu, baska birinin merdivenlerini çikmanin ne kadar zor oldugunu ögreneceksin.
You'll learn just how much the bread of strangers tastes of salt, and just how rude a passage it is, to descend and to climb the stairways of strangers.
"Çok aci ve sikinti çekerek tekrar kurulan bu sosyal baris,'sitüasyonistler'adi altinda suç tarihine giren kisiler ortaya çikip sonunu haber verene kadar birkaç sene sürdü."
This social peace, reestablished at great cost... had lasted but a few years when there appeared, in order to announce its end, those who were to enter... the history of crime under the name of "Situationists".
Bunu yapabilmek için yüreklerimizi aci içindeki diş dünyaya kapatmaliydik.
To do this, we had to harden our hearts against the suffering outside.
Onlara yeteri kadar aci çektirttik.
Hell, we showed these boys, anyway.
Ne aci b ¡ r durum.
Yeah, it's a damn shame.
Eh bu gerçekten çok aci. Tanrim... az daha unutuyordum. Johanna aramizda b ¡ r seyler oldugunu düsünmeye basladi.
Well that is really a downer.
Su kayip, aci ceken ruhlar dünyada görünmez bir sekilde geziyor.. kutsal bir isik arayarak... onu bulamiyacaklar cünkü artik cok gec!
Those lost, anguished souls roaming unseen over the earth... seeking a divine light... they'll not find because it's too late!
Korkuyla yasamak aci verici, degil mi?
Painful to live in fear, isn't it?
Her iliskide aci oldugunu biliyorum.
I know there's pain in every relationship.
Yoksa telefon basinda bekleyecegim. Aramayinca, aci çekip yine telefon bekleyecegim.
Otherwise, I'll wait by the phone and then I'll have pain and wait by the phone.
Gerçek ne kadar aci olursa olsun hiçbir sey yalan kadar insani yaralayamaz.
No matter how bad the truth is it doesn't tear you apart inside like dishonesty.
Neyse canim... sonuçta tarih, sadece onu sekerle kapli zannedenlere aci gelir.
Ah well... after all, history only tastes bitter to those who expected it to be sugar coated.
Onun geldigi dünyada ; bir hayalin pesine düsmek, bir portreyle dagilmak müzigin sesiyle titremek, ancak uzun ve aci dolu bir tarih öncesinin göstergeleri olabilir.
In the world he comes from, to call forth a vision, to be moved by a portrait, to tremble at the sound of music, can only be signs of a long and painful pre-history.
Belli ki, bu is için daha müsait bir malzemeydiler ; yoksa, özel birimler gibi, mahkumlarini bir Mançurya'nin aci ayazina çikartip bir sicak suya daldirarak etin kemikten ne çabuk ayrildigini izlemekle ugrasabilirlerdi.
They were likelier material for it obviously than the special units who exposed their prisoners to the bitter frost of Manchuria and then to hot water so as to see how fast flesh separates from the bone.
Ve sen bu insanlar için hala aci çekiyorsun!
And these are the people you protect with your pain!
Bugünün sirlari Ada, aci ile ilgili.
The Sorrowful Mysteries.
Rodin'le Camille arasindaki iliskinin aslini ögrendigi zaman babasinin ne kadar aci çektigini düsündükçe!
When I think of how he suffered when he learned the truth about her and Rodin!
# Timarhaneler aci çektirmek için yapilir.
Madhouses are made to inflict suffering.
Orada hic aci cekmeyeceksin.
You won't feel any pain there.
Rusya'da açIık çektim, üşüdüm, zulme uğradım!
In Russia, I starved! I was cold! I was persecuted!
- Hic acï cekmedim.
- I suffered no pain.
Umarım yolculukta açIıktan ölmezsin.
I hope you don't starve to death before you get to the coast.
AçIıktan ölecek olsaydım, bir tek adamımı bile satmazdım.
If we'd have starved to death, I'd have never sold a man jack of you. Gather round, lads.
Bundan böyle, açIık, susuzluk, ve nihayet alabora olmak.
From now on, it's starve, thirst, and finally capsize.
Tutkuyla, yılların açIığına
The hunger of years
En azından açIıktan ölmeyeceğim.
WELL, I'M NOT GOING TO STARVE TO DEATH ANYWAY.
Başınız sıkıştığında, açIıktan geberirken gelip yalvarıyorsunuz.
Only when you are in trouble, Only when you are starving to death, then you come to fall at my feet.
Daha fazla açIığa dayanabileceğimi sanmıyorum.
I don't think they'll be hungry much longer.
- Ama inan, eğer zekâsına saygı duyduğum, ruhu benim ruhumun eşi olan ve beni deli edecek şehvetli bir tutku için duyduğum açIığın aynısını duyan bir erkeğe aşık olmazsam, hayatım boşa geçmiş olacak.
But I tell you, I feel as though my life would be wasted if I didn't love deeply with a man whose mind I respected, whose spirituality equaled mine and who had the same, oh, lustful appetite for sensual passion that drives me insane.
- Acï veriyor mu?
- Does it hurt?
Erkekler size acï çektirdi. Çünkü zeka, yetenek, para her seyiniz vardï. En çok istediginiz bir sey hariç :
Men who have made you suffer because you were born with brains talent, money, everything but that which you most desired :
AçIıktan ölüyorum.
I am starving.
" açIıktan ölmek üzere tutmak için planlanmıştır.
"to keep society on the brink of starvation."
- AçIıktan ölüyorum.
- Starving.
AçIıktan ölüyorum.
I'm starving. Ha ha!
Çabaları halkımdan binlercesini açIıktan ölmekten kurtardı.
Their deeds saved thousands of my people from starving to death.
Binlerce açIıktan ölen insan için yeterli değil öyle değil mi?
Not much for thousands of starving people, is it?
- AçIıktan ölüyorum.
Come on. - I'm starving.
Kesin açIıktan ölmesini beklersin. - Masha Masha.
- I'm sure you would let her starve.
AçIıktan ölürüz.
If I don't go now, if I don't meet him... he will fire me... we would starve to death.
açıkça 70
açıyorum 51
açım 163
açıklama 21
açılmıyor 31
acımasız 58
açıktı 18
acil mi 32
acilmiş 30
acil servis 72
açıyorum 51
açım 163
açıklama 21
açılmıyor 31
acımasız 58
açıktı 18
acil mi 32
acilmiş 30
acil servis 72
acıklı 17
acıktın mı 52
açıklayayım 67
acil durum 292
açıklayabilirim 134
acınası 21
açıkça söyle 26
açıklayacağım 42
açılın 243
acilen 34
acıktın mı 52
açıklayayım 67
acil durum 292
açıklayabilirim 134
acınası 21
açıkça söyle 26
açıklayacağım 42
açılın 243
acilen 34