Afedersiniz ama traduction Anglais
432 traduction parallèle
Afedersiniz ama, satranç oynar mısınız?
I beg your pardon, but do you play chess?
Afedersiniz ama yanlış.
Correction, sir :
Afedersiniz ama sözlükleriniz beni rahatsız ediyor.
Your dictionaries are in myway.
Afedersiniz ama Wölfiisheim'a çok var mı?
Excuse me, but how far is Wölfiisheim?
Afedersiniz ama bileklerinizi gösteriyor.
It points, if I may say so, to your ankles.
Afedersiniz ama, geleneklere göre önce genç hanımın anne babasıyla görüşmek icap eder.
You see, excuse me, you see, the customary procedure is to approach the parents of the young lady first.
Ah, afedersiniz ama orada, kaptanın hangi tarafta yaşadığını bilen bir kadın var.
Oh, excuse me, but there's a woman in there... who used to know on which side of the river the ferryman lived.
Afedersiniz ama eğer siz- -
That is, excuse me, if you are... Excuse me, nothing!
Afedersiniz ama, o benim Kraliyet Orkestram olur.
Excuse me. That happens to be my Royal Orchestra.
Afedersiniz ama ne istiyorsunuz?
Pardon me, but what do you want?
Afedersiniz ama...!
I beg your pardon! What do you think you're doing to me?
Afedersiniz ama burada yanlış giden bir şeyler var.
I'm sorry. Something's wrong here.
Sayın Başkan, afedersiniz ama...
Well.. Mr. President, excuse me but..
Beyler afedersiniz ama gerçekçi davrandığınızı düşünmüyorum.
Gentlemen, Excuse me but I honestly don't think you're being very realistic.
Afedersiniz ama... lütfen birisi patrona dün gelen masörün ona hizmet etmek için geri döndüğünü söylesin.
Pardon me but... if someone would please tell the boss that the anma from yesterday has returned to be at his service.
Afedersiniz ama soruları gezinin sonunda alacağım.
Question time will come at the end of the session.
- Bakın afedersiniz ama, onun kahve olduğundan emin misin?
Now, excuse me. You're sure that that's coffee that you're drinking?
Afedersiniz ama sesler duyuyorum.
I'm sorry, but I heard voices.
Afedersiniz bayan, ama sizin de gelmenizi istiyoruz.
Good night. I beg pardon, miss, but we should like you to come too.
Afedersiniz General, ama Buffalo Bill Cody kasabada.
I beg your pardon, but Buffalo Bill Cody just got in town.
Afedersiniz efendim ama o kadını görmem gerekiyor.
Excuse me, sir, but I must see that woman.
Ama, afedersiniz...
But, excuse me...
Afedersiniz, ama, şey bana yardım etmeyi düşünür müydünüz, acaba?
Pardon me, but would you mind helping me? Please? [Alice] Yoo-hoo!
Afedersiniz, efendim ama- - ama ben sizinle- -
Oh me, oh my. Excuse me, sir, but I've been trying to...
Oh, afedersiniz, ama Bay Üç, Neden onları boyamanız gerekiyor kırmızıya?
♪ Pardon me but, Mr. Three, why must you paint them red?
Afedersiniz komutanım, ama suç er Prewitt'te değil.
Sir, I'm sorry, but Private Prewitt's not to blame.
Afedersiniz bayım ama barones geç saatlere kadar burada olmayacaktır.
Well, I'm sorry, monsieur, but the baroness won't be in till late tonight.
Afedersiniz bayan, ama...
Excuse me, ma'am, but...
- Afedersiniz, ama o benim.
- No, this one's mine.
Afedersiniz, ama böyle...
I'm sorry, but we can't- -
Afedersiniz ama, bu şarkıyı o söylemeyecek.
Stop. I'm awfully sorry, but he's not going to sing it.
Afedersiniz, sizi bölmek istemezdim... bölebilir miyim. Aslında gelmezdim. Ama kapı açıktı...
Sorry, I didn't mean to interrupt... barge in.
Afedersiniz, Bay Ashton, ama kilise işim var.
Sorry, Mr Ashton, but I've got a church contract.
Afedersiniz bayım, ama beni duyun diye ölüleri uyandıracak kadar ses çıkardım burada.
I did not hear you. I'm sorry, sir.
Afedersiniz Bay Başkan ama... bir alarm durumunda birliklerin büyük şehirlere nakliyesi... sadece mantıklı değil, üstelik tedbirli bir hamle de.
Forgive me, Mr. President but as for flying troops to the big cities in an alert that seems to me not only logical but prudent.
Afedersiniz Profesör ama sizinle konuşmam gerek.
Sorry, Professor, but I must speak with you
Afedersiniz Profesör ama bunlar gerçek bira mı?
- Excuse me, professor, but is this actually real beer?
Afedersiniz, ama Kasba'ya giremezsiniz.
I'm sorry, sir, you can't go into the casbah.
Afedersiniz.İnzivanızı bölmek istemezdim ama uzun yoldan geldim.
I don't like to disturb your meditation, but I've come a long way.
Afedersiniz, ama o Kızılderili kızla aranızda bir şey mi var?
Excuse me, but is there something between you and that Indian girl?
Afedersiniz, bayım. Kesinlikle size gülmüyorum ama ama bu, bu kıyafetler.
Excuse me, monsieur, I'm certainly not laughing at you but at this, this costume.
Afedersiniz madam ama sizi anlabilmeliyim. Bazen bildiğimizi ve düşündüğümüzü unutmamız gerekir.
I'm sorry ma'am but you must understand sometimes we must unlearn what we think we know
Afedersiniz efendim, ama biz neyi izliyoruz?
Excuse me, sir, but what are we watching for?
Afedersiniz efendim ama dilek sahibi insanlar Tsuta-no-yu'ya bir tanrının siluetine dua ederek bedenlerini ve ruhlarını arındırmak için gelirler.
Pardon me, sir, but people who want to make wishes come here to Tsuta-no-yu to purify their body and soul and pray to the image of a god.
Afedersiniz efendim ama çocuğunuzun kiralık olduğu yazıyor lâkin gerçekten onu bize ödünç verebilir misiniz?
Pardon me, sir, but it says that your child is for rent but can you really lend him to us?
Afedersiniz, ama eski eşinizle olan aşk ilişkiniz dışında, sizi ilgilendiren başka şey yok gibi.
Forgive me, but aside from the romance with your ex-wife, nothing seems to interest you.
Afedersiniz, ama Perugino hakkında ne diyordunuz...
Excuse me, but what you were saying about Perugino...
Hanımefendi, afedersiniz, ama bu yabancı buraya gelmek istedi, ve beni dinlemedi.
Signora, forgive me, but this stranger wanted to come over here, and would not listen to me.
Afedersiniz, Bay Taggart, efendim, ama sizi böyle görmeye dayanamıyorum.
Excuse me, Mr. Taggart, sir, but I sure do hate to see you like this.
Afedersiniz, yolunuzdan alıkoymak istemem ama arabaları değiştirmek istiyoruz.
I don't wish to be forward but we'd like to exchange cars with you.
Afedersiniz, ama bu rahip bana kötü şeyler söyledi.
Excuse me, but that priest just talked dirty to me!
amazon 38
amalia 33
aman 633
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
amalia 33
aman 633
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
aman anne 20
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
aman anne 20
aman be 76
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
ama neden ben 22
aman ya 22
ama olsun 39
ama o 292
ama bilmiyorum 49
ama ne zaman 32
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
ama neden ben 22
aman ya 22
ama olsun 39
ama o 292
ama bilmiyorum 49
ama ne zaman 32