Ama belki traduction Anglais
18,698 traduction parallèle
Bir, ama belki de en önemlisi de oydu.
One. But maybe it was a really important one.
Ama belki ben biraz daha kısa kesmeliyim.
But perhaps I cut too close to the bone.
Bir gazeteci için kaynağını kaybetmek kötü bir durumdur ama belki boş boğazlık edebilirim.
It's bad business for a journalist to burn a source, but maybe I can make up for the indiscretion.
Bu gece olmaz, ama belki tekrar akşam yemeği yiyebiliriz.
Not tonight, but maybe we can have dinner again.
Ama belki ileride düzgün bir yemek yeriz. Yani ileride yemek yemek için plan yaparız.
But, you know, at some point, a proper dinner, in the future, as in, we'd make plans to go to dinner in the future.
Ama belki birkaç kez Nefesiniz burnunuzdan çıkmıştır
♪ But maybe a few times You exhaled out of your nose ♪
Drew mükemmel birisi değil mükemmelden çok uzak birisi ama belki önemli değildir.
And Drew's not perfect... he's far from perfect... but maybe that's okay.
Uygun bir zaman olmadığını biliyorum ama belki sana kendini daha iyi hissettirir diye düşündüm.
I know it's hardly the perfect time. But maybe it will make you feel better.
Ama belki Flowbee'yi atarız.
But maybe we'll let the Flowbee go.
Ama belki...
Maybe Uncle...
Ama belki...
But maybe...
Sana canavar gibi görünmüş olabiliriz ama belki neden böyle yaptığımızı anlarsın diye herşeyi anlattım.
I-I know we must sound like monsters to you, but I had to be honest so maybe you could understand why we do it.
Ama belki ikiniz de buna alışkınsınızdır.
But maybe you're both used to that.
Biraz yaşlanmış, belki, ama herkes yaşlanıyor.
Older, maybe, but everyone is.
Belki de, ama nereye gittiyse orasının bizim işimize yaramadığı kesin.
Yeah, well, wherever he went is nowhere useful for us.
Belki de kurbansız bir suç işlediğini düşünüyorsundur, ama emin ol, işlemedin.
Maybe you think that you've committed a victimless crime, but let me assure you, you haven't.
Belki farkında değilsindir, ama eğer biri sana ayna tutarsa, bakmaktan korkmuyorsun.
You may not be self-aware, but if someone holds up a mirror, you are not afraid to look.
Bildiğim kadarıyla belki Frodo olmayabilirsin, ama Samwise Gamgee olabilirsin.
And as far as I'm concerned, you may not be Frodo, but you are Samwise Gamgee.
Ama biliyor musun, Mike belki de anlaşma yapmayı düşünmeli şeklinde bir düşünce aklımdan geçmedi desem yalan söylemiş olurum.
But you know what? I would be lying if I said it didn't cross my mind that maybe Mike should think about making a deal.
Belki de öyle ama bunun yanında 104 soruluk testte işaretlediğim bütün yanıtları hatırlıyorum.
Maybe not, but I also remember every answer I put down on a 104 question test.
- Evet belki fark etmemişsindir şerefsiz herif ama ben zaten mahkemeye çıkacağım ve siz sevdiğim kadının peşindesiniz.
Yeah, maybe you didn't notice, asshole, but I'm already on trial, and now you're coming after the woman I love.
Belki ben de haketmiyorum ama o ediyor.
Maybe I don't either, but she does.
- Biliyor musun David LSAT'ten 178 alacak kadar akıllı değilsin belki ama bunu yapabilecek kadar akıllı olduğuna eminim.
You know what, David? You might not have been smart enough to get 178 on the LSATs, but I'm pretty damn sure you're smart enough to do that.
- Evet, belki hatırlardınız ama yine de yalan söylerdiniz değil mi?
Yeah, maybe you would, but you'd lie through your teeth about it anyway, wouldn't you?
Beceriklisin belki biraz gevşeksin ama o çocuğu en başta sen işe almadın.
You're resourceful, maybe a little sleazy, but you didn't hire that kid in the first place.
Avukat olmadığımı biliyorum ama Mike masum bulunursa aynı suçtan ikinci kez yargılama olmayacak ama hatalı yargılama olursa bir gün yine peşine düşebilirler belki de? - Öyle mi?
Don't I?
İş arkadaşım Bay Weston bize bu davada ilerlememize yardım eden kişi bir çok şeydi belki ama sübyancılık onlardan biri değildi.
My associate, Mr. Weston, the man who started us down this road, was many things, but a pedophile was not one of them.
Belki iyi olurum, ama şu an değilim.
Maybe I'll be okay with it, but I'm not... right now.
Belki ama ne olmuş yani?
Yes, maybe, but what?
Ama sonra düşündüm ki, belki polise ihbar edersiniz, polis bunları görmek ister.
But, I thought you'd want to report it, the police might want to see them.
Belki de bunu söylemem sana korkunç gelir ama artık birbirimize karşı dürüst olmaya çalışıyoruz, değil mi?
And maybe that's a horrible thing to say to you, but we're trying to be honest with each other now, right?
Belki öyleyim ama o kafası karışık işe yaramaz bağımlı müzisyenin teki.
Maybe I am, but... he's just a confused junkie half-assed musician.
Belki de ama öylece başından atamazsın.
Maybe so, but you can't just brush this off.
Doğru bir kelime seçtim emin değilim ama seni keseceğimden emimin. Ve seninle işim bittiğinde belki de gelir çocuklarını keserim.
Now I'm not sure that's a word but I am sure that I'm going to cut you, and when I'm done with you I might even come back and cut your kids.
Belki, ama o zaman da seni vurmam gerekir.
Maybe, but then I'd have to shoot you.
Bizim için belki doğru olanı yapamadı ama biz onun için doğru olanı yapabiliriz.
He might not have done right by us, but we can do right by him.
Belki, ama bir de bunun Jane'e olanlarla hiç bir alakası olmaması olasılığı da var.
Maybe, but there's also a possibility this might have nothing to do with her.
Belki, Ama en azından benim hatam olur.
Maybe, but at least it'll be mine for a change.
Belki hiç ama başarısız olma ihtimaline karşın bombayı olabildiğince uzağa götürmeliyiz.
Maybe none, but either way, we got to get this nuke as far away as possible in case I fail.
Will'e yaptıklarını belki ispatlayamam, ama Shelby'nin çalışmak istediği yeri Buffalo olarak değiştirmesinin sebebi sen misin?
I may not be able to prove what you did to Will, but are you why Shelby is changing her field office assignment request to Buffalo?
Belki başka bir yerdedir ama burada değil.
Somewhere else maybe but not here.
Belki de ama bence yine de gitmeliyiz.
Maybe, but I still think we should go.
Ama bana neler olduğunu anlatırsan belki yardımcı olabilirim.
But if you wanna tell me what's going on... maybe I could help.
Ama bence belki de Gemma'nın pijama partisini iptal etmeliyiz.
But hey, I think maybe we should cancel Gemma's slumber party.
Olanların senin suçun olmadığını söylemekten bıktım. Çünkü inanmayacaksın belki Richard ama senin suçun.
I am done telling you that it's not your fault, because... news flash, Richard... it is your fault.
Belki yavas ilerliyor ama bazi insanlari kirilma noktasina getirmek digerlerinden zordur.
It's working slow, but, hey, man, some people are harder to break than others.
Belki farkina varmamissindir ama yaragimi girtlagina kadar gecirdim ve sen bunun icin bana tesekkur ettin.
In case you haven't caught on... I just slipped my dick down your throat, and you thanked me for it.
- Ama diyorum ki belki...
I'm just saying that maybe...
Benim giysilerim, rahat ettirmez belki ama iş görür.
They're mine, so they're more utility than comfort.
Belki bir tanesine olur ama.
I mean, maybe one.
İşte bu yüzden savaşmamız lazım - - bizim için değil belki ama Judith için, Carl için, Alexandria ve Hilltop için - - hepimiz için.
That's why we have to fight - - not for us, but for Judith, for Carl, for Alexandria, for the Hilltop - - for all of us.
ama belki de 21
belki 3654
belki de 1259
belki de öyle 45
belki bir gün 64
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki 3654
belki de 1259
belki de öyle 45
belki bir gün 64
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108
belki de hayır 17
belki biraz 51
belki başka zaman 69
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki biz 32
belki de ben 23
belki bu 38
belki o 36
belki de hayır 17
belki biraz 51
belki başka zaman 69
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki biz 32
belki de ben 23
belki bu 38
belki o 36