English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Belki de hayır

Belki de hayır traduction Anglais

629 traduction parallèle
Belki, belki de hayır.
Maybe, maybe not.
Belki de hayır.
Maybe not.
Israr ederse. Belki de hayır demem.
If he insists, maybe I won't say no, but,
Belki de hayır. Ama bütün denizciler birbirine benzer.
One sailor looks like another.
Belki de hayır.
Perhaps not.
Belki evet, belki de hayır.
Perhaps yes, Perhaps no, what I know,
- Belki de hayır.
- Maybe not.
Belki de hayır ama bu kez sana on bin dolara mal olacak.
Maybe not, but this time it's gonna cost you ten grand.
Belki evet. Belki de hayır.
Maybe I do.
Masum gençliğimde düşünüp duruyordum ki, ben de bir zamanlar sizin gibi masumdum belki bir gün bana da çıkardı uygun bir eş adayı bilmem gerekirdi o zaman, nasıl davranacağımı ve eğer bir de zenginse ve bir de nazik biriyse ve eğer yakası kar gibi beyaz ise ve biliyorsa bir bayana nasıl davranacağını hayır demeliydim ona.
I once thought in my innocent youth And I once was as innocent as you Perhaps I too would have a suitor one day
Hayır, belki de onlara sürpriz yapmam daha iyi olur.
No, maybe I'd better surprise them.
- Hayır, belki de zorlayamam.
- No, perhaps not.
Yok hayır, belki de Nichola.
No, maybe Nichola.
Belki de bilet satabilirim. Hayır.
Maybe I could sell tickets.
- Hayır yok, Belki de adam mesajı anlar ve şehri terkeder.
SO MAYBE HE TAKES THE HINT AND LEAVES TOWN.
Hayır, sanırım anlamıyorum. Kötü haberini telafi edemez belki ama benim de güzel bir haberim var.
Well, it may not make your bad news any better... but I got good news.
- Belki de Nene'ye ulaşmaya çalışıyordu. - Hayır.
- Maybe she was looking for Nene.
Hayır, ama belki de Smith'e haber vermelisin.
No, but I-I thought maybe you wanted to tell Smith.
Belki de Willa gibi bir kadının o çocuklarının ruhunu sakatlamaması daha hayırlıdır.
Maybe it was never meant for a woman like Willa to taint their young lives.
Hayır, belki de benim başımdan geçenler başka bazı günahkarlara ders olur.
No, maybe my experience will throw a little light on some other poor sinner.
Hayır, belki de bir adam.
No, a man, maybe. A client.
Bu sadece- - Hayır, belki de gerçektir.
Oh, it's probably only... No, maybe it's the real thing.
Şey, sen... sen az önce bana kaç yaşında olduğunu sordun. Ben de sandım ki, belki bugün senin doğum günün. Hayır, hayır, değil.
Well, you... you just asked me how old I thought you were, so I thought maybe this was happy birthday.
Hayır ama belki de bu, başlangıcın sonu.
Mo. but ít ís. perhaps. the end of the begínníng.
Belki evet, belki de hayır.
- Maybe, maybe not.
Hayır, belki de üç.
No, better make that three.
Belki de Bay Addams ile görüşmem daha hayırlı olacaktır.
On the other hand, perhaps it would be better to see Mr. Addams.
Belki de bunu kullanmış olmak senin hayırına olur.
Perhaps it's all right for you to use it
Hayır, ama belki de daha yaşlı, daha deneyimli, hayatı tanıyan bir hemşire olsa daha iyi olur.
No, but she should have a nurse who's older and more experienced.
Belki de dengesini yitirip boynunu kırmıştır. - Hayır, beni bulduğunuzda ben uyuyordum! Ne bileyim!
Perhaps she lost balance, and twisted her neck.
Hayır, sadece bana öyle geldi ki, eğer bir çok fotoğraf çekiyorsa, kamerası varsa, belki de onları başka birine göstermek için çekiyordu.
He played knick-knack on my shoe With a...
Hayır, belki de gelmezdi.
No, maybe not.
Hayır, belki de değil.
No, perhaps not.
- Belki de her işte bir hayır vardır.
Well, maybe everything will turn out for the best.
Hayır, belki de beni çok etkilediği için.
No, I was just carried away by it.
- Belki de gitsen iyi olacak. - Hayır, kalmayı tercih ederim.
You should perhaps go No, I'd rather stay.
- Belki de niyetinde bu var! - Hayır
- Maybe you don't do it on purpose!
Hayır, senin araban gibi görünebilir, ama aslında bu araba şu anda dünyadaki belki de en pahalı araba.
No, it may look like your car, but in actuality, this vehicle is probably the most expensive car in the world. Come on.
Hayır, belki de haklısın.
No, perhaps you're right.
Böyle bir eşle sana belki de bir saray gerekiyor. İşte. Hayır, hayır.
With a wife like that, you better get a new house - like this or like this!
Hayır, hayır. Belki de ilk ben söylemeliyim.
No, I think maybe I should go first.
Hayır, kafam fena halde karışık belki de evlenmeliyim.
- No, I'm mixed up very bad. Maybe I ought to get married, right?
Hayır, belki de benden nefret ediyor.
No, maybe he hates me.
Belki de bu kelebeği koleksiyonumuza katmalıyız, hayır mı?
Perhaps we should add this butterfly to our collection, no?
Hayır, belki de sen haklısın Dorothy.
Maybe you're right, Dorothy.
Belki de biz eve gitsek iyi olacak. Hayır, gidemezsiniz.
Maybe we ought to be getting on home.
Belki de geri dönmeliyim. Hayır, hayır.
Maybe I should just leave.
- Belki de şunu öğrenmek... - Hayır, istemem.
- Perhaps you'd be interested to know what...
Hayır, belki de 28 ay şartlı salıverilebilirsiniz.
- Maybe 28 months to parole if you behave yourself.
Bildiğim kadarıyla isim verilmemişti. Belki de Profesör Juckenack, son cümlelerini söylemek istiyordur. Hayır.
In your book you mention the two priests who denounced the Jewish merchant for treachery, but you didn't tell us their names.
- Belki de böylesi daha hayırlıdır.
WELL, PERHAPS IT'S FOR THE BEST.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]