Az çok traduction Anglais
15,452 traduction parallèle
Malumunuz, az çok ben de okuyorum.
( JP ) I do a bit of reading, you know.
Az çok.
Kinda.
Bayım, bu konuda kanıtlarımız var. Doğruysa az çok suçlusunuz.
Sir, we have evidence that, if true... you know, indicts you, more or less.
O güzel binayı çevreleyen altın kemerlerin de az çok aynı şeyi temsil ettiği söylenebilir.
It could be said that beautiful building flanked by those arches signifies more or less the same thing.
Ben çok aptal bir sevimli yaşlı adamım. üç aşağı beş yukarı, bir saat daha fazla değil daha az.
I am a very foolish fond old man, fourscore and upward, not an hour more nor less.
Çok az tanıdığın ama hoşlandığını söylediğin bu genç kadını.
This young woman who you barely knew, but who you say you liked.
Başarılarımda çok az söz etmemdir
Is how infrequently I mention all of my successes
Çok zor bir dönem yaşadığınızın farkındayım fakat az önce yoğun bakım ünitesindeki davranışınızın kabul edilemez olduğunu söylemeliyim.
I'm not insensitive to how difficult a time this must be for you, but I must tell you that your behavior today is unacceptable in a coma ward or any ward, for that matter.
Manny telefonun şarjı çok az ve çekmiyor.
Manny... The phone is on low battery with no signal.
Ne kadar çok kovarsa bana o kadar az iş kalır.
And the more he fires, the fewer I have to fire.
- Az pişmiş biftek ile patates kızartması getir, bu çok önemli.
- Get the rare steak with the cottage fries, that's the only thing.
Buddy ve 1. Sokakçılardan kalanlar burada ki bildiğiniz gibi bunlar dün geceye kadar sizin ortalama Üçüncü Dünya ordunuzdan daha çok tecavüz ve cinayetten sorumlu, şehrin en azılı, vahşi çetesiydi.
Buddy's laying over here and what's left of the 1st Streeters, which, as you know, up until last night were the most vicious, violent gang in the city, responsible for more rapes and murders than your average Third World army.
Ve gerçi şimdi çok az petrol kullanıyoruz, arabaların hala lastikleri ve uçakların hala kanatları var.
And although we barely use oil now, Cars still have wheels and airplanes still have wings.
Çok daha az suç işlendi...
There has been far less crime...
Ancak yalanlayan çok fazla şey görüyorum, doğrulayan şeylerin sayısı ise çok az acınacak haldeyim.
"But, seeing too much to deny and too little to be sure, " I am in a state to be pitied.
- Özür dilerim, onu çok az tanıyorum.
- I'm sorry, I'm barely know him.
Xavier'i tavlamak için var gücümle uğraşıyorum ve başarmama çok az kaldı.
See, I'm about to take Xavier down, and I am pulling out all the stops.
Sayıca çok azız.
We are overrun.
- Korkarım burada çok az rızık var.
There's little sustenance here, I'm afraid.
İsyanın arkasındaki elebaşı Emilio Alvarez hakkında çok az bilgi var.
Little is known about the mastermind behind the uprising, rebel fighter Emilio Alvarez.
Çok az vaktim var hemen işe dönem gerekiyor Biliyorsundur, eğer bardak altılığı kullanmazsak masada iz kalıyor
I only got a second. I gotta get back to work. Jesus.
Neyin az, neyin çok olduğunu sen nereden biliyorsun, he?
And what the hell would you know about what's a little and what's a lot?
Çok uzun sürdü, lanse etmeye az kalmışken can sıkıcı olmasa iyi olur.
It's taking too long. It shouldn't still be buggy this close to launch.
Sezonun hesaplarını kapatıyorlar ve bu sene otobüsleri lokantamda çok daha az durdular.
They're settling this season's accounts and their buses stopped less in my restaurant this year.
Anne, sokağa çıkma yasağına çok az kaldı, dışarı çıkamazsın.
Mom, you can't go out this close to curfew.
Tam akinse, ikimiz de çok az biliyoruz.
On the contrary, we know very little... very little.
Takımda en çok sayı yapan ikinci kişiyim yani, en azından bir denemeyi hakediyorum.
Because I have the second most goals on the team, so, you know, I think that I at least deserve a tryout.
Çok az daha.
Little more.
Daha az teori üretip, daha çok çalışmaya ne dersin?
How about we work more, randomly theorize less?
- Burada daha az ölü insan olsaydı... daha çok severdim.
- You hate nature. - Well, I would like it a lot more if there were fewer dead people in it.
Az önce çok rahatsız edici bir arama aldım.
I just received a very disconcerting call.
Bu güzel bir anı ama bence Afro Amerikalı kadın jüri sayısını çok az sayıda tutmalıyız.
Well, that's wonderful anecdotal information, but I think it would be wise to limit the number of African-American women on your jury.
Bir insanın DNA'sının başka birininkiyle eşleşme şansı çok çok az.
I mean, the chances of-of One individual's dna profile matching another person's Are extremely small.
Bay Fung, bunlar tabii ki bilimi bilmeyen insanlara yabancı gelir ama arkasında çok az iz bırakmış bir şüpheliyi eşleştirip bulmak için şaşıralacak şekilde kesin sonuçlardır.
Mr. Fung, while all this can seem complicated to a non-scientist, the results are astoundingly accurate in terms of matching a suspect to tiny traces that have been left behind.
Peggy sahaya çok az çıkıyor.
- Peggy barely worked in the field.
Yargıcın karısını ilgilendiren kısım çok ama çok az.
Now, the part that relates to the judge's wife is very, very small.
Dünyada çok azı kaldı.
Only a handful of them left in the world.
Neler yaşadığını hayal bile edemem ama günlerdir benimle çok az konuşuyorsun.
I can't imagine what you must be going through but... you've barely said a word to me in days.
Dördüncü sınıftan beri seninle çok az konuşuyorum.
I've barely said a word to you since fourth grade.
- Çok az tanıdığımı söyledim. Ama sonra Galasso'dan bahsetti.
- I told him I hardly knew him, but then he mentioned Galasso.
Midemi bastırması için çok az alabilirim.
Settle my stomach. - Just a little. - ( exhales )
Bu dünyada çok az şey böyle çalışır, adil ve düzgün.
Few things in this world operate like that fair and square.
Konuşacağım çok şey ve çok az zamanımız var.
We have so much to talk about and so little time.
Hannah, sandığından çok daha az sikim bilen, tembel, gösteriş meraklısı, çıkarcı, miyop narsistin teki.
She's a lazy, e-e-entitled, manipulative, myopic narcissist who knows a fuck of a lot less than she thinks she does.
Çok az kaldı.
Not long now.
Bu duyuru yapmak garip geliyor. Çok az insana.
It's kind of weird, you know, making this announcement to so few people.
Rahibin kafasına kurşunu sıkmak beni çok daha az üzecektir.
It will grieve me far less to put a bullet in the priest's face.
- Çok az.
- A little.
Çok az vaktimiz var.
We don't have much time.
- Çok az daha.
- A little more time.
Çok az daha lazım.
Oh, just a little.
çok güzelsin 532
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çok tatlısın 281
çok güzelsiniz 65
çok şık 66
çok sık 16
çok teşekkürler 1924
çok seviyorum 43
çok seksisin 23
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çok tatlısın 281
çok güzelsiniz 65
çok şık 66
çok sık 16
çok teşekkürler 1924
çok seviyorum 43
çok seksisin 23
çok güzel görünüyorsun 197
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok yazık 499
çok şükür 211
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok tatlı 272
çok güzel görünüyor 60
çok güzel bir gün 43
çok güzel olmuş 52
çok güzel 5114
çok yazık 499
çok şükür 211
çok güzel olmuşsun 16
çok güzel bir kız 66
çok tatlı 272
çok güzel görünüyor 60
çok güzel bir gün 43