English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bana bak

Bana bak traduction Anglais

27,761 traduction parallèle
- Neden hepsi bana bakıyor?
- Why are they all staring?
Baskın boyunca Çekirge bana bakıp durur çünkü.
Because Cricket would just end up looking at me the whole time.
Sana seslenirken bana bak.
Look at me, when I talk to you.
Bana bak.
Look at me.
Şimdi, ilk zincire tırman ve bana bak.
Now climb on to the first row of chains and face me.
- Bana bak anneciğim!
Watch me, Mommy!
Bana bak!
Watch me!
Şimdi bana bakıyor!
She's watching me now!
Shivangi... bana bak.
Shivangi... look at me.
Bana bak Grimm.
Grimm. Grimm, look at me.
Bana bak, sakın ölme. Tamam mı?
Listen to me, do not die, okay?
Uçan bir kurutma makinesi vardı ve direk bana bakıyordu!
There was a whole mess of-of floating hair dryers, and they were staring right at me!
Bana bak!
Look at me!
Bir sürü erkek aç aç bana bakıyordu.
Quite a few of the male species have been eying me hungrily.
Brad, bana bak.
Brad, look at me.
Bana bak. Neden beni vurmadın?
You.
Bana bak, benim hakkımda ne duyduğunu bilmiyorum ama K-Dog bir şeyin kokusunu alırsa asla peşini bırakmaz.
Look, lady. I don't know what you've heard about me, but when the K-Dog gets a bone, he doesn't let go.
Bana bak geri zekâlı, eğer yarına kadar kocamın maaş makbuzunu göstermezsem sosyal hizmetler bebeğimi alacaklar.
- Look, asshole, social services is gonna take my baby unless I show'em my husband's pay stub by tomorrow.
Carolina, bana bak.
Carolina, look at me.
Neden bana bakıyorsun?
Why are you looking at me?
Bana bak...
Look at me...
Tanrı'ya yemin olsun ki, at çizgiyi geçtiğinde bana bakıyor ve gülümsüyor.
I swear to God, as he crosses the line, that horse looks up at me and... smiles.
Bana bak.
Listen to me.
Bana bak.
look at me.
- Bana bak.
- Hey, look at me.
Gözlerimin içine bak ve bana bunun doğru olduğunu söyle.
Look me in the eye and tell me that's true.
Dedemin ailesi bu arazinin bakımını yapıyordu. Şimdi de görev bana kaldı.
My grandfather's family have been caretakers for this place and now it's gotten passed down to me.
- Hayır, Mitch, bak bana bir şey enjekte etti.
I'm sure your dad had a good... He, he gave some sort of injection.
Bana bak.
No, no, no, no, no! Look at me!
Bak Chuck, parayı taşımayı önemsemem nihayetinde bana dönsün de.
Look, Chuck, I don't mind moving the dough as long as I know it's all still coming to me.
- Birisi bakıyorsa bana söyle.
Just tell me if someone's looking.
Bana sanki deliymişim gibi bakıyorsun.
You're looking at me like I'm crazy.
Bana tuttuğun daireye bak.
Look at the apartment you got me.
Bak, bana güvenmen gerekecek.
Look, you're just gonna have to trust me.
Bu bakışı bana Bilmem gereken bir şeyi bildiğini ama bilmemi istemediğini anımsatıyor
That look tells me that you know something I should know, but you don't want me to know.
Boris gözümün içine bakıp "bana canlı yalan makinası derler" dedi.
Boris looked me in the eye, and he said, "People call me human lie detector."
Fergus bu adam bana bir kraliçe gibi bakıyor.
Fergus, the man treats me like a queen.
Bana patlayacakmışım gibi bakıyorsun.
You keep looking at me like I'm going to explode.
Bak ne diyeceğim, siktir et. Bana göre iyileşeceksin.
You know what, fuck this.
Bana tepeden bakıyorsun. Sanki bir çöp yığınıymışım gibi.
You look down on me like I'm some trailer trash.
Şimdi bana mesaj attı ve ev için de bir bakıcı tutmamışlar.
He just texted me, and they did not hire a house sitter.
Bak, seninle daha sonra muhabbet ederiz, bana nasıl gittiğini bildir.
Look, I'll catch up with you later, let me know how it goes.
Bu binada Leo Elster'ı bulmam için bana yardım edebilecek aykırı bir sentetik olabilir mi diye bakıyorum.
Well, I think there may be an anomalous synth in this building that can help me find Leo Elster.
Bak, eğer Reagan'ın telefonu yanında olsaydı, bana mesaj atmış olurdu.
Look, if reagan Had her phone, she would have texted me back.
Neden bana öyle bakıyorsun?
Why are you looking at me like that?
Geçen hafta Beverly Center'a gitmiştik kendi gözlükçüye geçerken bana da yavru köpeklere bak dedi.
Last week, we were at the Beverly Center and he told me to go look at puppies while he went to Sunglass Hut.
Bana bak.
Come here.
- Bana doğru bakıyor.
He's staring right at me.
- Gerçekten mi? - Bak bana göre değil.
- Well, look... well, it's not for me.
Editörümün bana tek verdiği konular siyahi bakış açısından geyikler.
My editor only assigns me pieces from the point of view of the black gaze.
Bak, o suçludur demiyorum... Ama Carter bana bir mesaj gönderdi.
Look, I don't want to implicate him further, but Carter sent me a text.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]