Bana baktı traduction Anglais
3,300 traduction parallèle
Bana baktı ve...
And she looked at me, and...
- Sanırım kadın bana baktığında yaşlı Chris bundan hoşlanmadı.
I think old Chris didn't like the way she looked at me.
Bana baktığını hissedebiliyorum.
Some great stuff in there. I can feel you looking at me.
Bana baktıkları şekilden hiç bir zaman hoşlanmadım.
- You know, I never liked the way they looked at me. - Oh.
Köşeyi döndüğümde arkadaşlarımın bana baktığını gördüm.
I ran around a corner and saw my friends looking at me.
Daha doğrusu, herkesin bana baktığını gördüm.
Hell, I saw everybody looking at me.
* Göremiyor musun bana baktığında *
♪ see the... look to me ♪
Beni görünce bana baktın yanıma gelip o sulu gözlerinle bana bakıp o küçücük ellerinle yanağıma dokunup dudaklarını büke büke baba gitme gitme baba gitme.
When you saw me you looked at me came to me looked with that teary eyes at me touched my cheeks with your tiny hands and curling your lips, you said daddy, don't go don't go, daddy don't go.
Bana baktı.
She looked at me.
Arkadaşım Yusuf içeri girdi, döndü ve bana baktı.
My friend Yusuf walked in, turned and looked back at me.
Ben bir şey söylemişim gibi bana baktın ama söylemedim.
You pointed at me like I said something, but I didn't.
Onu kameranın yanında otururken gördüğümde... ve bana baktığında, derinlerde beni aklından geçirdiğini biliyordum, düşündüm ki :
And when I saw him sitting there by the camera... and looking at me, I knew he had recognized me... and deep down, I thought...
İçeri girdim ve ikisi birden bana baktı.
I walked in and they both looked at me.
Hepsi döndü ve bana baktı... - Yani, güzel miydi? - Evet.
They all turned and looked at me....So it was nice?
Gördüm onu, bana baktı.
He looked right at me.
Bana baktı. "Beni abim alacak" dedi ve gitti.
The guy looks at me and goes, "my brother takes me."
Biyoloji sınıfındaki herkesin bana baktığını biliyordum çünkü benden başka 12 yaşındayken 2 metre boyu olan yoktu.
And I know everyone in bio class is looking at me because who else is 6'3 " when they're 12 years old?
Durdu ve bana baktı.
And he stops and looks at me.
Bana nasıl baktığını gördün mü?
You see the way he looks at me?
Hayır, Fonzie. Bana nasıl baktığını gördüm.
No, Fonzie, the way he looks at me.
O sevimli kız bana iğrenerek baktı ve... "Ne olmuş yani?" dedi.
He looked at me disgusted... and said, "Huh?".
Çünkü onca zaman sonra etrafındaki duvarda bir çatlak açıldı ve bana o şekilde baktın.
Because every once in a while, there's a crack in that wall, and you give me this look.
Bana sevgiyle baktığını hiç hatırlamıyorum.
I don't remember that he ever looked fondly to me.
Ama zaman içerisinde baktım ki bana çok benziyorsun.
But after a while, I realized that you are very much like me.
Son baktığımda ne sana ne de bana göreydi bunlar.
It's not exactly me, or you, the last time I checked.
Ve onlar - Bana büyükannem baktı.
And, uh, they- - my grandmother took me in.
Arkamdan bana Reagan hatunu diyen bir hâkimin baktığı büyük bir cinayet davasına çıkıyorum.
I am trying a major murder case in front of a judge that likes to call me "that Reagan chick" when I'm not in the room.
O benimle konuşurken senin yüzüne baktım bana seni seviyorum derken.
I saw your face when I was talking on the phone and he said, "I love you."
Ayağa kalktın ve bana iğrenerek baktın...
You stood up and stared at me with a look of disgust,
Evlat, bana böyle baktığın gün çok korkmuştum.
Boy, I've dreaded the day you looked at me like this.
Ama herkes bana tuhaf tuhaf baktı.
But they all just looked at me like I was crazy.
Telefonla konuşurken bana uzun uzun baktı. Aslında bu çok korkunç, değil mi?
He looked at me for long time when I was making a call
Direksiyon simidinin yanına palyaço burnu koydum ehliyetimi polise verdim, ehliyete baktı ve ehliyetteki resmime tekrar baktı palyaço burnunu taktım sonra tekrar bana bakınca burnu taktım ama hiç gülmedi bile.
And I kept a clown nose next to my steering wheel, and when I gave him the license and he looked at it and looked down at the driver's license, I put the clown nose on, and then when he looked back at me, I had it on, and he didn't even crack a smile.
Ondan ayrılmaya hazırdım fakat bana bir baktı ve beni sevdiğini söyledi.
I mean, I was ready to break up with her. But then she looked at me, and she told me she loved me, and she just...
Riley bana sırlarını açtığında, bana tüm güveniyle baktı.
When Riley told me her secret, she looked at me with total trust.
Başımı kaldırıp baktım ve - görüntü yönetmeni Sven Nykvist... kamerayla bir şeyler yapıyordu... ve sonra Ingmar, orada hiçbir şey yapmadan duruyordu... o sadece... bana bakıyordu.
and Sven Nykvist, the cinematographer... he was doing things with the camera... and then there, doing nothing, was Ingmar... and he was just... looking at me.
Hayatım boyunca yanımdaydı ve benimle hep gurur duymuştu ama bugün bana başka biriymişim gibi baktı.
It was just us. He was always so proud of me. But he looked at me like I was somebody else.
İnan bana, gözlerinin içine baktım.
Oh, believe me, I looked him straight in the eyes.
Çünkü ilk kez bana hayran hayran baktın.
Because it was the first time you've ever looked at me - with admiration.
Bana sanki beni öldürecekmiş gibi baktı.
He looked as if he would kill me.
Ama o... O kocaman gözleriyle bana öyle bir baktı ki.
But she just... looked at me... with those big eyes.
Ve duvarın karşı tarafında, binalardan sarkarak dürbünle gözetleme yapan Doğu Alman askerlerine baktım onlar da direkt bana bakıyorlardı ve sonra, şöyle düşündüm...
And I looked at East German soldiers leaning out of buildings on the other side of the wall, with binoculars. And looking right at me. And I thought,
Askere baktım ve bana... "Bunu hak ettiler." dedi.
And I looked at the mercenary and he said, " They asked for it.
Çok fazlaydı, bana doğru bakıyordu. Bu yüzden başka bir yere gittim ve bir doktorla konuştum... çünkü başka bir çocuk düşmüştü ve ölüyordu. Ve birden biri elime dokundu aşağıya doğru baktım, albino çocuktu elimi tutuyordu.
He was staring at me, so I went somewhere else and spoke to a doctor, cos another child had collapsed and was dying and suddenly, somebody touched my hand and I looked down and it was the albino boy, he was holding my hand.
Koridorun karşısındaki dombilinin bana nasıl baktığını görmediniz galiba?
You didn't see the way muffin top across the hall was looking at me?
- Babam gittiği zaman bana Ellen baktı.
When my dad went away, Ellen looked after me.
Yapmak istediğim son şey insanların bana seri katilmişim gibi baktıkları bir kasabada kalmaktı.
I wanted to do is stick around town where everyone would look at me like I was a serial killer.
İnsanların bana nasıl baktığını gördüm.
I've seen the way everyone looks at me.
Sonra baktığım her yerde suçluluk ve acıma ve bana sürekli Don'u hatırlatan şeyler görüyordum.
And everywhere I looked, all I could see was judgment and pity and just this constant reminder of Don everywhere.
Bana herkesin baktığı gibi bu şekilde bakmanı istemiyorum.
I don't need you looking at me the way they all... like that.
Dostum. Bana çok bilmiş bir şekilde baktığını biliyorum, o yüzden sana bakmayacağım. Pekâlâ.
Dude.
baktım 85
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir bak 53
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir bak 53