Ben gençken traduction Anglais
390 traduction parallèle
Ben gençken bu kadar çabuk gelmezdi ama sanırım içerik aynı.
They come faster than when I was a girl, but I guess the insides don't change.
Ben gençken, kızlar bana hediyeler getirirdi.
When I was young, girls brought me gifts.
Ben gençken şöyle derlerdi ; insan yalnızca meyveli ağacı taşlar.
Well, when I was young, they used to say that people only threw stones at trees that were loaded with fruit.
Hatırlıyorum da, ben gençken, ünlü bir yazar vardı ne zaman geldiğimi görse, arka kapıdan kaçardı.
I remember when I was younger there was a well-known writer... who used to dart down the back way whenever he saw me coming.
Ben gençken, hemşirelerin güzel olduğu yönünde bir düşünce vardı.
When I was a young man, there was an impression that nurses were pretty.
Ben gençken insanların bana karışmasından hazzetmezdim.
I didn't like people to interfere with me when I was young.
- Ben gençken, salondu.
- When I was young, we sat in the parlor.
Ben gençken, hep derdim ki "İnsanlarla vaktimi öldürmek yerine yalnız kalırsam daha mutlu olurum."
When I was a young man, I was always saying, "If I could only get alone by myself " instead of wasting my time with people,
Blom ve ben gençken.
When Blom and I were young.
Ben gençken yanımda ikinizden biri olsa, ben de baştan çıkardım.
If I was young and out there with one of you, I'd have been tempted, too.
Ben gençken, ev hanımlığımızla gurur duyardık.
When I was young, we took pride in our housewifery.
Ben gençken erkekler şimdiki gibi hanım evladı değildi.
In my prime, men weren't as sissy as they are now.
ben gençken bunlardan daha büyük
Maybe if I'd seen what was ahead when I was younger,
Bay Dodd, ben gençken, kasabanın budalası fil dişlerinin piyano tuşlarından çıktığını söylerdi ama o sizinle boy ölçüşemez.
Mr Dodd, when I was a child, the town idiot insisted that elephant tusks came from piano keys, but he had nothing on you.
Şey, ben gençken, büyük umutlarım vardı.
Well, when I was young, I had high hopes.
Ben gençken şarkı söylemeyi çok severdim. Benim için bir tutku, bir hobiydi.
As a young man I loved singing.
- Ben gençken...
Well, you see, when I was very young...
Ben gençken California'ya gitmek istiyordum ama olmadı işte.
When I was a young man I was headed for California, but... Well, you know how it is.
Ben gençken, zaman değerli idi.
When I was a young man, time was precious.
Ben gençken gerçek orjiler vardı.
When I was young there were real orgies.
Ben gençken yorgun ve perişandım.
When I was young, I was tired and miserable.
Ben gençken bunu anlamamıştım.
When I was young... I didn't.
Ben gençken hünerlerini izlerdim.
He had the knack of it when I was a lad.
Evet, ben gençken yabancı isimler daha yaygındı.
Yes, when I was young, foreign names were more common.
Ben gençken yapmış olmalıyım.
Must have been when I was younger.
Ben gençken, onun iki ya da üç sevgilisi vardı.
When I was young, she had two or three lovers, I hardly saw her.
Annenle ben gençken Kanada'ya gitmek istiyorduk ama hiç gitmedik.
When your mom and I were young, we wanted to move to Canada, but we never did.
Eğer kurtların büyük olduğunu düşünüyorsanız onları bir de ben gençken görecektiniz!
If you think the wolves are big now you should have seen them when I were a lad!
Ben gençken ve korkmam için sebebim olması gerekirken hiç korku hissim olmadı!
When I was younger and should've had reason to be afraid, I didn't have the sense to be afraid!
Ben gençken, şirin bir dereydi.
When I was young, it was a lovely stream.
Ben gençken benimle ilgili tüm kararları ailem verdi.
When I was young, my parents always made all my decisions.
Kelly, ben gençken davet edilmediğim birçok parti oldu.
Kelly, there were plenty of parties I wasn't invited to when I was a kid.
Bir kardeşim vardı fakat ben gençken öldü.
I used to have a brother, but he died when I was young.
- Ben gençken...
- When I was young...
Ben gençken, millet senden bahsederdi.
When I was young, folks used to talk about you.
Gençken, neredeyse ben de olacaktım.
In my youth, I almost became one myself.
- Eskiden, ben daha gençken... - Daha mı?
- Once, when I was much younger...
Biliyorum, ben de gençken aynıydım.
I know, I was exactly the same when I was young.
Ben gençken İmola otuzlarındaydı.
She was about 30 when I was a kid
Ben de babamı çok gençken kaybettim.
I lost my daddy when I was quite young, too.
Ah, tabii, evet, ben... gençken biraz oynamıştım.
Oh, well, yes, I have played some billiards in my time.
Gençken ben de birkaç tane kırmıştım.
I've broken a few in my time.
Gençken ben de böyleydim.
I was the same when I was younger.
Gençken ben de bu şekilde konuşurdum.
I used to talk that way when I was younger.
Sana bunu hiç söylememiştim ama gençken ben de uzaklaşmıştım.
I never told you this before, but I strayed, too, when I was young.
Ki eğer bu duruma gençken şahit olmuşsanız ben daha 19 yaşındaydım bu kafa karıştırıcı oluyor.
And when you're faced with this situation as a young man - l was only 19 - it's confusing.
Gençken ben de sizin gibiydim.
When I was young, I was like you.
Ben çok gençken, Yunan Halk Kurtuluş Ordusu'nda savaştım.
When I was very young, I fought in Greek People's Liberation Army.
Gençken, ben de atlayış yapardım.
When I was a boy, I too took dives.
Ben de gençken biraz çizerdim.
I used to paint a little when I was younger.
Ben daha gençken, alkolüne oynardık.
When I was younger, it was booze.
gençken 53
ben geldim 457
ben gidiyorum 1233
ben gelirim 46
ben geliyorum 81
ben gittim 40
ben gelemem 35
ben gidemem 24
ben gitmek istiyorum 24
ben gördüm 101
ben geldim 457
ben gidiyorum 1233
ben gelirim 46
ben geliyorum 81
ben gittim 40
ben gelemem 35
ben gidemem 24
ben gitmek istiyorum 24
ben gördüm 101
ben gayet iyiyim 35
ben gidip 27
ben gelmiyorum 98
ben giderim 253
ben gideyim 114
ben gitmek istemiyorum 31
ben görmedim 51
ben gitsem iyi olacak 25
ben getirdim 23
ben gitmiyorum 138
ben gidip 27
ben gelmiyorum 98
ben giderim 253
ben gideyim 114
ben gitmek istemiyorum 31
ben görmedim 51
ben gitsem iyi olacak 25
ben getirdim 23
ben gitmiyorum 138