English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bir gün gelecek

Bir gün gelecek traduction Anglais

672 traduction parallèle
"Bir gün gelecek, bir uzay gemisi aya gidecek"
" One day will come when a spaceship will go to the Moon
Bir gün gelecek, tüm doktorları bu ülkeden attıracağım.
Someday I'll have every doctor thrown out of the country.
Prensim bir gün gelecek
Some daу mу рrince will come
Bir gün gelecek o tüfeğini gırtlağından içeri sokacağım.
One of these days, I'm gonna push the open end of a musket down your throat.
Bir gün gelecek ve buradan çok uzaklara gideceksin, Portugal.
Someday you're gonna go too far, Portugal.
Bir gün gelecek bu kasaba beş yıl geri kalacak. Ve ben bunun olmasına izin vereceğimizi sanmıyorum.
In one day, this town will be sat back five years, and I don't think we can let that happen.
Bir gün gelecek uzay gemileri diğer gezegenlere gidecekler.
Some day spaceships will be travelling to other planets.
Belki tüm bunların biteceği bir gün gelecek. Sen de burada gerçek ve sevgi dolu olacaksın.
Maybe there'll be a time when it's all over... and you're still there and real and lovely.
Bir gün gelecek ikinizi de şaşırtacağım.
One of these days I'm going to surprise you both.
Sonra bir gün gelecek. Bir gün gelecek. Bizi bağlayan şeyin ne olduğunu bilemeyeceğiz.
And a time will come... when we can no longer name what it is that binds us.
Evet, öyle bir gün gelecek.
I will do that.
Bir gün gelecek, bana geleceksin ve diyeceksin ki,
One day soon, you're going to come to me and you're gonna say,
Bir gün gelecek yine vatan topraklarında yürüyeceğiz.
Someday we shall again trod the soil of our fatherland.
Bir gün gelecek, hizmetimi size sunacağım.
One day I might end up offering my services as your counsel.
Bir gün gelecek yıllarda stepler yeniden özgür olduğunda ozanlar bunun hakkında şarkılar söyleyecek.
Someday, in years to come, when the Steppes are free, minstrels will sing of this.
Sorunlarımıza katılmadın hiç ve bir gün gelecek bir ayaklanma olacak kitleler hak ettikleri mutsuzluğa yeniden kavuşacaklar.
Well, you haven't and some day there'll be an uprising and the masses will regain the misery they're entitled to.
Ama bir gün gelecek, cennette ön önde yer alacaksınız.
But one day, you'll be the first, up above in heaven.
Ama Tanrı'nın Georgia eyaletini yarattığına nasıl eminsem, böyle gittiği sürece bir gün gelecek... ya biz onları havaya uçuracağız, ya da onlar bizi havaya uçuracak.
But as sure as God made the State of Georgia, there'd have come one day when they'd have blown us up, or we'd have blown them up.
25 yıllık arkadaşlığımızı bir kenara koyuyorum, bir gün gelecek... "akıllılık" ın ifadesi ile Jordan Lyman adı tek bir kelime olarak ortaya çıkacak.
But 25-year friendship aside, the day may yet come when the name Jordan Lyman and "sanity" will come out as one word.
Güçlü ve gururlu, sabırlı ve barışçı kalacağız... Ve bir gün gelecek, bu dünya... bütün insanoğlunun, zorbalığın karanlık ünellerinden... özgürlüğün parlak ışığına çıktığını görecek...
We will remain strong and proud, peaceful and patient and we will see a day when on this earth all men will walk out of the long tunnels of tyranny into the bright sunshine of freedom.
Bir gün gelecek Tanrı beni cezalandıracaktı.
I felt I'd be punished if it lasted.
Bir gün bir kurşun gelecek ve bunlar bir işe yaramayacak.
One day you'll stop a bullet and it'll all be worthless.
Bir gün o kurt gelecek.
Someday a wolf will come.
Bir gün yabancı gezegenler ve yıldızların ardındaki kasvetli ve menfur yerler için risk almaya mecbur bırakılma sırası size gelecek.
A time will come when you in your turn... will be forced away to take your chance upon strange planets... and in dreary, abominable places beyond the stars.
Gün gelecek, hayatımın sonuna dek böyle bir otelde...
One of these days, I'm gonna spend me the rest of my life in one of these hot...
Umarım bir gün orduya kabul edilirsin ve buralardan gitmeden önce başına gelecek yabancı semalarda savaşırken değerini bileceğin son şey müdürün öpücüğü olacak!
I hope you get into the Army someday and the last thing that happens to you... before you sail away, the last thing you have to treasure... while you're fighting beneath foreign skies is a kiss from the superintendent!
Hepimizin başına gelecek bir gün.
It'll come soon enough for us all.
Bence bir gün bir müzede sergilenecek dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye gelecek.
One day, it will hang in a museum, people will come from all over the world to see it.
Bence bir gün bir müzede sergilenecek ve dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye gelecek.
I think, someday, it will hang in a museum and people would come from all over the world to see it.
Ve seni işaretliyorum, beyler gün gelecek Quantrill'in iyiliği Bir kralın fidyesi değerinde olacaktır.
And mark you, gentlemen, the day will come when the favor of Quantrill will be worth a king's ransom.
Bir gün sıra sana gelecek.
Some day it will be your turn.
Bir gün doğru kız gelecek ve beni alacak, evleneceğiz.
Some day the right girl will come along, and if she'll have me we'll get married.
İnsanlar bir gün buraya gelecek.
Miners will excavate it one day.
Bir kaç gün içinde, içiler gelecek ve sonra... sorun nedir?
In a few days, the workers will be in, and then... What's wrong? I can see you're worried.
Mayınlar hakkında siz gitmeden bir ya da iki gün önce haber gelecek.
We'll get the word about mines probably a day or so before you go in.
Gün gelecek kimsenin ayıplamayacağı bir evim olacak.
Someday... I'll have a place that no one will be ashamed of.
- Dedi ki "Denizdeyken bir gün gelecek kara yokken kara kokusu alacaksınız İşte o gün, Ahab mezarına gidecek ama tekrar çıkacak ve elini sallayacak ve sonra herkes bütün kurtulanlar takip edecek."
# NAME? He said, " A day will come at sea... when you smell land where there be no land. And on that day, Ahab will go to his grave.
Gün gelecek kısa devre bir alıcı yapacağım.
One day, I'II make a short-wave receiver.
Birleşik Devletlere bir ay içinde gelecek, bir gün bile önce değil.
He's due to come back to the States in a month and not one day sooner.
Eğer bir gün sana gelecek olursam, elimde bir iddianame ve mahkumiyet belgesi olacak.
But if I ever have to come for you, I'll get an indictment and I'll get a conviction.
Charles, gün gelecek bu acının bir saat bile yaşanmasına sebep olmak bir suç olacak.
Charles, it'd be a crime to let that agony go on a day, an hour longer than necessary.
Babam tekrar eski varlığımıza kavuştuğumuzda... ki o gün de yakında gelecek demişti... aç olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmamalısın demişti.
My father said that when the time came that we had enough again, and there would be such a time, he said, I must not forget what it is like to be hungry.
O gün Mayville'den altı katlı, süt kremasıyla süslenmiş bir pasta gelecek.
What day? A six-layer vanilla cake is comin'from Mayville... suitably decorated in boiled white frosting'.
Bir gün o sana gelecek ve " Onu seviyorum.
One day she's gonna come to you and say " I love him.
O gün de gelecek, ve geldiğinde sana korkunç bir hayat yaşatacağım.
That day will come, and when it does, I'll lead you a terrible life.
Bir gözüm hep üzerindeydi çünkü biliyordum ki bir gün parçalar bir araya gelecek ve hatırlamaya başlayacaktın.
BUT YOU WEREN'T N EG LECTED, H ELEN. I'VE BEEN KEEPING TABS ON YOU.
Bir gün buraya insanlar gelecek, evler ve fabrikalar inşa edecekler burada bir şehir büyüyecek.
Someday, people will come here, build houses, factories... The city will grow.
Bir iki gün süreceği için eşyanızı almaya kamyonlar gelecek.
FOREMAN : You might be away for a couple of days, so the trucks will take you to pack your things.
"Ve bir gün dirileri ve ölüleri yargılamak için oradan geri gelecek."
From thence he shall come to judge the living and the dead.
Bir gün başına gelecek tam da bunun olmamasını dilediğin anda.
One day it'll happen to you... just the time when you wish it hadn't.
Bir gün bir mektup gelecek.
One day, a letter will come.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]