Bir türlü anlayamıyorum traduction Anglais
184 traduction parallèle
Bir türlü anlayamıyorum. Seni suçlayamam...
Oh, the whole thing has me confused!
Bir türlü anlayamıyorum.
I just can't understand it.
Bir türlü anlayamıyorum.
I can't understand it.
Neden boşandığınızı bir türlü anlayamıyorum.
I never could understand why you two broke up.
Bir türlü anlayamıyorum.
That's what I can't understand.
- Bunun ne işe yarayacağını bir türlü anlayamıyorum.
I do not see what use this will be.
Sizi bir türlü anlayamıyorum Bayan Benedict.
I'll never get the hang of you, Mrs. Benedict.
Sen konuşurken bir türlü anlayamıyorum doğru mu, yalan mı söylediğini.
When you speak, I wonder whether you lie or tell the truth.
Seni bir türlü anlayamıyorum.
I do not understand. You explain it?
Bir türlü anlayamıyorum.
I don't understand it anymore.
Bir türlü anlayamıyorum.
I can't figure this thing out.
Bir türlü anlayamıyorum.
I do not understand.
Bir türlü anlayamıyorum
Ijust don't understand
Savaşı bir türlü anlayamıyorum.
I simply do not understand war.
Bir türlü anlayamıyorum, Jess.
I just can't get it clear in my head, Jess.
Gördükelerimi bir türlü anlayamıyorum.
Here's what I still don't understand.
Bu kadını nasıl bana tercih ettiğini bir türlü anlayamıyorum.
I can't understand how you can prefer her to me.
Sen bir türlü anlayamıyorum.
I can't figure you out, you know.
Bir türlü anlayamıyorum.
I just can't picture it.
Bir türlü anlayamıyorum.
I can't figure it out
Bir türlü anlayamıyorum.
Can't figure it out.
Ben uyanıkken nasıl yaptığını bir türlü anlayamıyorum.
I can't figure out how he's getting in when I'm awake.
Bunu bir türlü anlayamıyorum.
I can't for the life of me fii gure that one out.
Ben sadece bir türlü anlayamıyorum.
I just... I just don't understand...
- Nedenini bir türlü anlayamıyorum.
- Mmm, though I cannot understand why.
Bu eyaletteki insanların, bundan 27 sene önce olanlardan, rahatsızlık duymamasını, bir türlü anlayamıyorum.
I don't understand why every decent person in this state isn't sickened by what happened here 27 years ago.
Bu bilgisayarları neden alamadığımızı bir türlü anlayamıyorum. Çocukların gerçekten ihtiyacı var.
I don't see why we can't have a few new computers... so the children will learn a little set up.
Bunu bana anlatacak zamanı nasıl bulamadığını bir türlü anlayamıyorum.
I don't understand how you couldn't have found the time to tell me.
Biliyormusun, şunu bir türlü anlayamıyorum... Benim Red gibi zeki brininin... herşeye sırt çevirip -
You know, what I don't understand... is how in hell a brilliant young man, like my Red... could have thrown away everything.
Bir türlü anlayamıyorum.
I just don't get it.
Ne kadar uğraşsam da, bir türlü anlayamıyorum.
But on matter how hard I try, I don't understand it
Son zamanlarda neyim var bir türlü anlayamıyorum.
I don't know what's wrong with me lately.
İşlerini nasıl yarım bıraktığını, muayenelerden uzak durduğunu ameliyatlardan çıktığını bir türlü anlayamıyorum.
I just don't understand how you can leave files undone, cancel consultations, and abandon in surgery.
Moda konusunu pek anlamam ama öyle güzel bir yüzün var ki, neden sakladığını bir türlü anlayamıyorum.
Fashion isn't exactly my "thing". But gosh darn it, you know, you've got such a nice face. I can't understand why you hide it.
Bunu neden yaptığınızı bir türlü anlayamıyorum.
I've never understood why you do it.
İnsanların birbirlerine bunu nasıl yaptığını bir türlü anlayamıyorum.
It never ceases to amaze me what people do to each other.
Ama şunu bir türlü anlayamıyorum, canım.
But I just can't figure it, honey.
- Seni bir türlü anlayamıyorum David.
Major, he may justbe the greatest conductorofthis century andthatmerits respect. I don'tunderstand a thing aboutyou.
Andy, şunu bir türlü anlayamıyorum nasıl oluyor da Dana doğru dürüst birini bulamıyor.
YOU KNOW, ANDY, I CAN'T UNDERSTAND WHY DANA CAN'T FIND A DECENT GUY.
İnsanları bir türlü anlayamıyorum...
I don't understand people...
Bir türlü anlayamıyorum...
But why
Bu dünyada neler olduğunu bir türlü anlayamıyorum biz işimizi yapıyorduk ama işe yaramıyormuşuz gibi bize vahşi hayvanlar gibi saldırdılar.
I don't know what's going on in this world, we were doing our job and they attacked us like wild animals. ... as if we were garbage. I am a Croat, too.
Buralı gençler niye böyle anlayamıyorum bir türlü.
I don't know what's the matter with the youngsters in this place. I don't at all.
Bir türlü anlayamıyorum.
I hired two detectives to look for you.
Ne olur. Neden bahsettiğini anlayamıyorum bir türlü.
I need to know what you're talking about.
Nasıl düşündüğünü anlayamıyorum bir türlü.
I don't understand. When he's there, he's there.
Scioscia, bir türlü anlayamıyorum.
# # Scioscia, I don't get it.
Neden bunu George Washington Köprüsü'nden 60 blok uzaklaşmadan... söylemediğini anlayamıyorum bir türlü.
Why you didn't tell me this before we got 60 or so blocks... from the George Washington Bridge is beyond me.
Bir türlü anlayamıyorum.
Never underestimate great talent, especially mine.
Bir türlü Nestle çikolatayı anlayamıyorum.
I just don't understand the Raisinets.
Sana ne oldu anlayamıyorum bir türlü.
I'm wondering what happened to you.
anlayamıyorum 508
bir tanem 228
bir tek 20
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane 117
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir teklifim var 32
bir tanem 228
bir tek 20
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane 117
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir teklifim var 32
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir terslik var 61
bir tane daha ver 30
bir tavşan 19
bir tane bile yok 21
bir tur daha 25
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir terslik var 61
bir tane daha ver 30
bir tavşan 19
bir tane bile yok 21
bir tur daha 25