Bir tür traduction Anglais
21,883 traduction parallèle
Bu kartlar bir tür bedava geçiş bileti.
This business card must be some kind of free pass.
Bir tür plastik patlayıcıya benziyor.
It seems to be a typical PVC type bomb vest.
Bir tür paralel devre mi?
Some kind of shunt?
O zaman arkadaşlarım 10 bin mil ötede esir tutulurken neden Başkan bir tür suçluymuş gibi davranıyorsun?
Then why do you go after him like he's some sort of criminal while my friends are being held captive 10,000 miles away?
Bir tür deli-katil falan mıyım?
You think I'm some sort of kill-the-rich nut-job?
Bir tür garip bir beyin tarikatı var, Senin çocuklarından bazılarını öldürdüler ve peşlerine düştün.
There's some kind of weird brain cult out there, they killed some of your kids, you went after them.
Bir tür olarak yok olacak mıyız?
Will we disappear as a species?
Kurbanları sarması ve ikisinin de yatak odasında bulunması bir tür cinsel hakimiyet fetişi olabilir, klostrofili gibi.
You know, the wrapping of the victims and the fact that they were both found in the bedroom could indicate some sort of sexual or power dominance fetish, like claustrophilia.
Dediği ne göre benim kaderim basitçe yeni bir tür büyü yapmayı bulmak mış.
She said it was my destiny to basically find a whole new kind of magic.
Bir tür tuzak mı kurdun yoksa?
Is this some kind of setup or something?
Üstüne şekiller çizmek bir tür eşek şakasıydı.
Part of it, the drawing part was like a practical joke.
Herkes Adidas kıyafetleri giyiyordu, bu yüzden bir tür gıdıklama ligi gibi duruyordu.
And with everyone in Adidas gear, it seemed to be some kind of tickling league.
Bir tür mesaj veya gelecekten bir görüntü olduğunu düşündüm.
I thought it was a message or some sort of vision of the future.
Yani bu bir tür güç olmalı değil mi?
So that's got to count for something, right?
Çoğu insanın bir tür sersemlik hâlinde olduğunu düşünüyorum.
I do think most of us are in some sort of stupor.
Bir tür yankıyla yön belirleme gibi.
Some kind of echolocation.
Ajan Regan bir tür gezegenler arası misyonerlik projesi mi?
Is Agent Regan some sort of interplanetary missionary project?
Bir tür cephe mi?
Like some kind of front?
Ya da bir tür hibrit?
Or some sort of hybrid.
Bir tür lobotomi deneyi olmayacağım..
I'm not gonna be some lobotomy experiment.
Hunterlar bir tür gözyaşartıcı gaz saldı.
The Hunters have released some kind of tear gas.
Bir tür uzaylı gibi atıldım.
Exiled like some E.T. Polanksi.
Moleküler gastronomi yemeğin ve teknolojinin karışımı ve düşünürsen bu bir tür Gabi ve Josh restoranı gibi.
Well, molecular gastronomy blends food and technology, so if you think about it, it's kind of like the Gabi and Josh of restaurants.
Hakkında bir tür sanatçı olduğundan başka bir şey anlatmadı.
She really hasn't said anything about him except for, um, he's some sort of artist.
Ama Whitney'nin yaptığını bir tür stajyerlik gibi düşünmeye çalış.
But try to think of what Whitney's doing as a sort of apprenticeship.
Bir tür derinliğin göz aldanması.
An illusion of sorts Perspective.
Bir tür hayvana benziyordu ya da maske takmıştı.
It was like some kind of animal or a mask.
Neydim peki, bir tür sosyal deney miydim?
I was going to tell you.
Ne tür bir kağıt olduğunu tahmin etmek isteyen?
Anybody want to guess which kind?
Eğer yardımı olacaksa, size bu civarda bu tür işler yapan tesislerin bir listesini verebilirim.
I mean, if it helps, I could give you a list of facilities around here that do that kind of work.
Bu tür durumlarda ve bu tür konularda şirketin kültürü bir gecede değişmez.
Things like this, things that are so embedded in the corporate culture, they... they don't happen overnight.
Drina, yani, Majesteleri sizi hep bu tür şeylerden korumaya çalıştım fakat Lord Melbourne, affedin ama kendisi kötü tanınan bir adamdır!
Drina, I mean, Majesty..... I have always tried to shield you from these things, but Lord Melbourne, I'm afraid, is disreputable!
Bu tür bir sorgulama çok yakışıksız.
This line of questioning is obscene.
Ne tür bir arkadaş olduğumu sanıyorsun ki?
What kind of friend do you think I am?
Ne tür bir Anne kızıyla konuşmaz?
I mean, what kind of mom won't even talk to her daughter?
Grace'in ne tür bir kitap yazdığını bilmiyor olmalısınız.
You must not know what kind of book Grace was writing.
Şunu unutmamalıyız, biz büyük ihtimalle Afrika'nın güneyinde, bir noktada binden az bireyin hayatta kaldığı bir arka plana sahibiz ve tür olarak yok olmanın eşiğinden dönmüşlüğümüz var.
Let us remember that we come from a background where at one point there were less than a thousand individuals alive, probably down in the southern part of Africa, and we were a hair's breadth away from disappearing as a species.
Ne tür bir haber?
- Oh, in what way?
Kongre mevcut düzenlemeler ne olursa olsun bu tür çalışmalar yapmamıza izin vermek için Savaş Dönemi Erteleme Yasası adında bir kanun çıkarabilir, evet.
Congress can pass what's called a Wartime Suspension Act and give us room to make what we need, regardless of the legal ramifications, yeah.
Ne tür bir lokantanın ketçapı biter ki?
What kind of a diner runs out of ketchup?
Bu tür cinayetler çoğalmaya başladı, kanlı, sanki ev yapımı bir voodoo büyüsü gibi.
There's been a string of those murders, gory, like some homemade spinal tap voodoo shit.
- Ne tür bir psikopat birinin sikini keser ki?
What kind of psycho cuts off a man's tackle?
Bu civarlarda hiç bu tür bir araç gördünüz mü?
Tell me, you see any vehicles like this in the area today?
Aaa, ne tür bir komplo?
Uh, what kind of conspiracy?
Ne tür bir yazı tipi kullanmışlar anlayamadım....... ama ben olsam Helvetica'yı kullanırdım.
I don't know what kind of font they use, but I would prefer Helvetica.
Ne tür bir ameliyat?
What kind of surgery?
Ne tür bir iş?
What kind of business?
Ama Rinaldo'nun yargılandığı aynı tür tiranlıktan....... Roma'da kan dökülürken böyle bir belgeyi imzalayamam.
But I cannot sign such a letter whilst blood is spilt in Rome by the same sort of tyranny of which Rinaldo is accused.
Tek tesellim artık ne tür bir canavarla evli olduğunu bilmen.
The only comfort I have is that you now know what sort of a monster you are married to.
Sanırım bu tür bir bilgi için bir ödül falan vardır.
I, uh, understand, though, that there is a reward for that kind of, um, information.
Bu tür zamanlarda keşke bir sırt roketim olsaydı diyorum.
Times like these, I really wish I had a jet-pack.
bir tur daha 25
bir türlü anlayamıyorum 17
türk 29
turkey 23
turner 69
turtle 22
turkish 54
türkiye 77
türkçe altyazı 48
tura 143
bir türlü anlayamıyorum 17
türk 29
turkey 23
turner 69
turtle 22
turkish 54
türkiye 77
türkçe altyazı 48
tura 143
turşu 17
turuncu 19
turist 37
türkler 19
turp gibiyim 17
bir tanem 228
bir tek 20
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane 117
turuncu 19
turist 37
türkler 19
turp gibiyim 17
bir tanem 228
bir tek 20
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane 117
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir teklifim var 32
bir tane yeter 18
bir tane alabilir miyim 32
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir terslik var 61
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir teklifim var 32
bir tane yeter 18
bir tane alabilir miyim 32
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir terslik var 61