Böyle bir şey yok traduction Anglais
665 traduction parallèle
Bak, Marie, sen de biliyorsun ki böyle bir şey yok.
Now, Marie, you know that's not so.
Tabi böyle bir şey yok.
Nothing like it.
Böyle bir şey yok.
No such thing.
Ki aslında böyle bir şey yok. Sizinle bu Tucker işine girmeye zorladınız mı onu?
Did you make him come into this Tucker thing with you?
Gizli bir kapıdan kaçmayı düşünüyorsun, ama böyle bir şey yok. Bana öyle puslu puslu bakmayı kes.
You've no place to hide, so stop mooning around me
Kesinlikle böyle bir şey yok.
Certainly not.
Çünkü biz İngilizlerin doğasında böyle bir şey yok.
'Cause we British haven't got the nature for a thing like that.
Böyle bir şey yok.
Nothing like that.
- Böyle bir şey yok.
- Why there's no such thing.
Sizi her gördüğümde, Teksas'ta hemen hemen herşeyimiz var ama böyle bir şey yok diye düşünüyorum.
Every time I look at you, I say : we got all kinds of natural resources back home, we ain't got that.
Böyle bir şey yok.
There's no such thing.
Ama böyle bir şey yok!
But it's not true!
Her ikinizi de temin ederim ki ortada böyle bir şey yok.
I hasten to assure you both that such is not the case.
Gölgeler Şehri zapt edilemez. Böyle bir şey yok.
Hole in the wall's impregnable.
En azından, kız kardeşinizin evinden böyle bir şey yok görünüyor. Bu nedenle merak etmeğe başladım...
I promised her that I would raise Victoria as my own.
Ama şunu da bil, Yucca'da böyle bir şey yok.
But I'm telling you, there's no such thing in Yucca.
Hayır... böyle bir şey yok.
No... there is no such thing.
- Kadınsınız diye böyle bir şey yok.
- Nothing to do with it.
Böyle bir şey yok farzedebilirsiniz.
You may assume no such thing :
Ama bizim gibi cyborgların bile böyle bir şey yapma gücü yok.
But even cyborgs like us don't have power to do something like that.
Hayatımda böyle bir şey duymadım. Söyleyecek başka bir şey yok.
All I can say is, I never heard of such a thing in all my life before.
Korkarım ki böyle erken saatte göstereceğimiz bir şey yok.
I'm afraid we've nothing showing at this early hour.
Böyle bir şey ile alakam yok, yemin ederim!
I had nothing to do with it, I swear!
Böyle bir şey duymuş olmanıza imkan yok.
You won't hear anything like that.
Böyle bir şey istediğim yok.
I would not like that.
Böyle bir durumda yapılabilecek fazla bir şey yok.
There's not much you can do in a case like this.
Böyle düşünüyorsan, seni her gece bağlamaktan başka yapacak bir şey yok.
If you think like that, there's nothing to do but to tie you up every night.
Böyle bir şey kesinlikle yok.
I can't believe it.
Böyle bir şey için olay çıkarmaya gerek yok.
No need to make such a fuss for so little.
Böyle düşünceler beni zorlayamazsınız, geçmişimde utanç duyacağım bir şey yok.
Such thoughts don't dictate my conduct. There's nothing in my past to blush about.
Böyle bir gemiyle, iyi şanslar dilemek dışında söylenecek çok şey yok.
With a ship like this, there isn't much to be said, except good luck.
Yok böyle bir şey.
Gunpowder? Oh, it's nothing like that.
Şey, bundan böyle öyle bir yaşam yok.
Well, that kind of life is out from now on.
Güvenli değil, yılanlar soğukkanlı hayvanlardır ve uyuşturucu iğne böyle hayvanlarda hemen etki göstermez,... ama yapacak bir şey yok.
It is not safe, because a snake is cold-blooded and anesthetic does not work so well or so quickly with such animals, but there is no other thing to do.
Tanrı aşkına, böyle bir şey yapmasına gerek yok.
She didn't win me over, John, for heaven's sake.
Böyle kılıbık olmak istemem doğrusu. Yok böyle bir şey.
I don't want to be like that and it makes me sick.
Kesinlikle böyle bir şey yok.
Oh, no. Nothing like that.
Böyle bir şey için avukatınızı çağırmaya gerek yok bence.
I don't think you need to bring your lawyer into this.
Ruth'un ve milletin önünde böyle bir şey yapmamın imkanı yok.
Boy, I'd sure hate for me to do something like that in front of Ruth and everything.
Sayın yetkili, Britanya gençlerinin böyle cesaret ve azametle kendilerini yok etmesi harika bir şey.
Dear sir, how splendid it is - to see the flower of British manhood - wiping itself out with such pluck and tenacity.
Böyle bir şey yapma özgürlüğüm yok.
I don't have enough freedom to do so.
Böyle davranarak, konuşmaya hiç hakları yok yapman gereken şey, bir kılıç edinmek..
Like those thugs you also should keep... a sword at the waist
Onu da böyle öpüyorduysan şaşacak bir şey yok!
Kissing him like that, I'm not surprised, poor lad.
Bakın hanımefendi, trende veya gemide yapabileceğim bir şey yok ancak odama böyle daldığınızda...!
On a train or a boat, there's nothing I can do about it... but when you come barging into my room...
Böyle önemsiz bir şey üzerinden skandal yaratmaya gerek yok.
I wouldn't create a scandal over something so trivial.
Böyle önemsiz bir şey üzerinden skandal yaratmaya gerek yok.
I wouldn't want to create a scandal over so little.
Şimdi ben bunu böyle tutunca, bak bir şey yok, görüyor musun? Bak yok.
When I make it like this, there's nothing, look.
Benim böyle bir şey için hayal gücüm yok.
I'm low on imagination, I suppose.
Yok artık! Böyle bir şey nasıI olur?
Well, string me up and stuff me in a hen-coop.
Bu çiftin normalde olması gerektiği gibi gün ışığında değil de böyle erken saatte evlenmesi hakkında konuşacak ya da merak edecek bir şey yok.
There is nothing to wonder or talk about if this couple has married so early in the morning and not as normally done in the light of day.
Bilim adına da olsa, böyle bir şey yapma hakkınız yok!
You don't have the right to do this. even in the name of science.
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir zamanda 26
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir şey yok 987
bir şey yok mu 17
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir zamanda 26
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir şey yok 987
bir şey yok mu 17
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle şeyler söyleme 28
böyle konuşma 236
böylelikle 44
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle şeyler söyleme 28
böyle konuşma 236
böylelikle 44
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böyle iyiyim 107
böyle mi 243
böylesi 17
böyle işte 52
böyle şeyler 30
böyle olsun istemedim 34
böyle söyleme 179
böyle gel 42
böyle gelin 49
böyle iyiyim 107
böyle mi 243
böylesi 17
böyle işte 52
böyle şeyler 30
böyle olsun istemedim 34
böyle söyleme 179
böyle gel 42