English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Bızım

Bızım traduction Anglais

15,732 traduction parallèle
Onu öylece bıraktınız mı?
- You just left her?
Evet ama artık sorumlu olmaya çalışıyorum. O yüzden biraz rahat bırakır mısınız?
Yeah, and now I'm trying to be responsible, so cut me some slack.
- Tabii ki, sizi yalnız bırakayım.
I'll give you some privacy. Thank you.
# Pekâlâ, ne yapıyorsanız hemen bırakın, çünkü ortalığın tozunu attırmak üzereyim #
All right! Stop whatcha doin 'Cause I'm about to ruin
Bizi yalnız bırakın tamam mı?
Leave us alone, okay? !
Seni yalnız bırakalım o zaman.
We'll leave you be then.
Arkadaşlarımızın birbirinden kopmasını görmekten bıktım.
I'm tired of seeing our friends ripped apart from each other.
- Oh, ben seni yalnız bırakayım...
Oh, let me give you guys a...
Kurallarından bıkmıştım zaten hırsız.
So much for your code, crook.
Bu ikisini yalnız bırakalım değil mi?
Let's leave these two alone, shall we?
Hayal görme ve rüyalar bize geride bıraktıklarımız ve endişelerimiz konusunda ilerleme kaydetmemize yardım eder.
Phantasmata and dreams help us process our leftover fear and anxiety.
Hiçbir şey olmamış gibi bıraktığımız yerden başlamayı. ... düşünmek aptalcaydı.
It was dumb to think that we could just pick up where we left off and act like nothing ever happened.
Öyle... Sizi yalnız bırakayım da tanışın.
Well...
Duygularının kabardığını biliyorum ama elindekini bırak ki ekstra güçlü arkadaşlığımız için uğraşabilelim!
Now, I know this brings up strong feelings, but- - hey, put that down so we can work on our extra strong friendship!
Okullarımızı ve şehrimizi kirlettikten sonra da milyarlarını alıp evlerine dönecekler. Bizi de hastalıklarımızla içinde balık kalmamış derelerimizle ve oyun sahası bulamayan çocuklarımızla bırakacaklar.
And once they're done polluting our towns and our schools, they'll take their Billions and they'll just go back home and they'll leave us with our ill health and... and our... and our streams with no fish in them
Aynı bıraktığımız zamanki gibi.
It's the same as when we left.
- bırakamaz mıyız?
- on good terms, did we?
Bacağımızı kırınca savaşmayı bırakacağımızı sandı. Ama sevdiklerimizi koruma konusunda ne kadar inatçı olabileceğimizin farkında bile değil.
It thinks if it breaks our legs, we'll stop fighting, but it doesn't know how damn stubborn we are, especially when it comes to protecting our own.
Her şeyi en baştan gözden geçirmek için 180 dakikamız var. O yüzden size tavsiyem, mızmızlanmayı bırakın da bir an önce işe koyulalım.
We have 180 minutes to start over, so I advise you to stop whining and let's get to work.
B planı işe yaramazsa buradan çıkma şansımız yok.
There's no way for us to get out unless Plan B works.
Bir B planımız var.
Just wait here? There's a Plan B.
Bu olursa diye dışarıda bir adamımızı bıraktık.
We've got a guy on the outside in case this happens.
Tamam, dinleyin, siz çifte kumruları yalnız bırakacağım, ama, fikrimi sorarsanız, birileri onun neyi aldığını öğrenmeden bunu bitirseniz iyi edersiniz.
Okay, listen, I'm gonna leave you two lovebirds alone, but, uh, y'all want my advice, y'all best to finish this up before someone finds out what she took.
Seni hayatta burada yalnız bırakmam.
There is no way I'm gonna leave you here alone.
Çok olmadı, ama ikinizi yalnız bırakayım.
Umm, not long, but I'll leave you two alone.
Buradan o kadar hızlı ayrıldık ki geride ne bıraktığımızı fark etmedik.
I know what you mean. When we finally got out of here, it was so fast we didn't really realize what we left behind.
Olağan bir baba-kız ilişkisiymiş gibi görmeyi bırakalım.
Let's not pretend that this is a typical father-daughter relationship.
Oliver Queen'in bir kızı hamile bıraktığına mı?
What, that party boy Oliver Queen knocked up some girl?
O evlilikten sadece iyi iki şey çıktı. Kızım, ve yalancı tespit etme yeteneğim o da tam anlamıyla kusursuz ve şimdi... -... hayvan gibi ötüyor.
Only two good things came out of that marriage- - my daughter and my B.S. detector, which is flawless, and right now, yeah, it's--it's red-lining.
Bunları devre dışı bırakmamız lazım.
We need to disarm these things.
Laurel olayından sonra yas tutasınız diye sizi rahat bıraktım.
After Laurel, I left you alone to grieve.
Arkadaşımız durdurmaya gücüm yetmeyen bir adam tarafından öldürüldü ve o adamın eşi arkadaşımızın bıraktığı mirası yerle bir ediyor.
Our friend was killed at the hands of a man that I am currently powerless to stop, and his wife is dragging her legacy through the mud.
Kızımı serbest bırak.
Let my daughter go.
Pekâlâ, bu eşyaları dinlenme salonuna bırakacağız. Ve ben gönüllü iş saatimi bitirdikten sonra bir daha buraya asla gelmeyeceğiz.
Okay, we ditch this stuff in the day room, and then I'm done with my volunteer hours and we never come back here again.
- Beni yalnız bırakır mısın?
Could you just leave me alone?
Sizi yalnız bırakalım mı?
You kids need a moment?
Gemide onu serbest bırakma gibi bir şansımız da yok ama.
Leaving him free run of the ship is not an option.
Beni burada tutacaksanız en azından bırakın da bir şeyler yapayım.
If I'm locked down on the base, at least let me do something.
Beni burada tutacaksanız, en azından bırakında bir şeyler yapayım.
If I'm locked down on the base at least let me do something...
Irma teyze, şu ırkçı zırvalıkları da bırak tamam mı?
And, Aunt Irma? Get that racist shit together, OK?
Şimdi seni dinlenebilmen için yalnız bırakayım aşağıda çocuklarla vakit geçiririm.
So, I'll-I'll let you rest and I'm gonna go down and be with the kids.
2 dakika yalnız bıraktım, uluslararası suç işlediniz.
Here, come help me. We've got to get rid of him. All right, I got him.
Erkeklerin bizi koruma bahanesiyle şanslarımızı elimizden almalarından bıktım usandım.
I'm so tired of hearing men say they are trying to protect us when what that does is take away our choices.
Hayatım, istersen onları biraz yalnız bırakalım ki konuşsunlar.
Uh, honey, maybe we should give them a minute to talk.
Onu öylesine yalnız mı bırakayım?
So I should just leave it alone?
Seni yalnız bırakmam anne.
Oh, I'm not leaving you alone, Mother.
Heather, bizi biraz yalnız bırakır mısın lütfen?
Heather, could we have a moment of privacy, please?
Ardımızda insan bırakıp duramayız.
We can't keep leaving people behind.
Kararsız balıkçı Petrus'un bana bıraktığı tekneyi çalıştırmam lazım.
I've got to steet this boat, which that indecisive fisherman Peter left me.
Eğer aptalı oynamayı bırakmazsanız size Tanrı'nın varlığını kanıtlamak zorunda kalacağım.
And if don't stop playing the idiot, I'm gonna be forced to prove to you that God does exists.
- Sizi yalnız bırakayım konuşun.
I'm gonna let you two talk, okay? Okay.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]