English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ D ] / Durum

Durum traduction Anglais

49,011 traduction parallèle
Durum tam tersi olsaydı eminim sen de bana inanmazdın.
If the situation was reversed, I'm sure you wouldn't believe me, either.
Az önce acil durum tost makinem haline geldin.
You just became my backup toaster.
Ama eminim acil durum planın vardır, değil mi?
But I'm sure you have contingency plans. Hmm?
Acil durum planını devreye sokmayı şiddetle öneriyorum.
I strongly recommend a contingency plan to be put in place.
İçeri girmeseydim.. .. kim bilir bu durum herkes içi ne kadar.. .. yıkıcı bir hal alacaktı.
Had I not stepped in, who knows how destructive that could have become for everyone?
Bu savaş bitmiş görünebilir.. .. ama biz özgür oldukça durum bundan çok uzak.
This war may feel over, but as long as we're all free, it's far from it.
- Peki bu durum için ne yaptın?
- So, how did you leave it with her?
O tutsakların kurtulduğunu görürsek durum değişir.
But if we can see those prisoners broken free...
Durum kötü de olsa ona inanmayacaklar.
They won't believe it unless it's harsh.
Patti ile ben konuşurken de bana böyle bir durum anlatmıştınız.
You told me I was delusional when I told you I was talking to Patti.
Her neyse, eğer bir şekilde yardıma muhtaç bir kardeşini temizlemek için... ki kendisi çocuklu olması gerekiyordu ki durum öyle göstermiyor.
Anyway, if you could find your way clear to abetting a sister in need, one who is supposed to be with child, but apparently is not...
Bu da tanımlamam gerekirse çoğu gün hissettiğim durum. Hadi ama.
Which is, if I had to define it, the way I feel most days.
Demem o ki, iş etiğini bir kenara koyarsak kar etmeyen bir şirketi satın alıp, üzerine kredi çekilmesi şirketi alan kişinin yasalara uyup, vergilerini ödediği sürece yasal bir durum.
I was saying, morality aside, one company buying another and stripmining it for profit is perfectly legal as long as one follows the letter of the law and pays the appropriate taxes.
- Acil durum nedir?
What's the emergency?
Tamam, bu da bir çeşit acil durum.
Okay, it's kind of an emergency. So, listen.
Bu berbat bir durum.
This is a bad situation.
Durum nedir?
How do you copy?
Durum şu : Kızımı hemen görmem lazım.
No, the situation is, I need to see my daughter right now.
Nereden bakarsan bak durum iyi görünmüyor.
Well, anyway you look at it, the optics aren't good.
Yarın plânlanmış bir toplantımız var biliyorum ama bir durum söz konusu.
I know we had a briefing scheduled for tomorrow, but something's come up.
- İran ve ihtiyacımız olacak acil durum plânları. Dediğin gibi anlaşmada hile yapıyorlarsa yani.
And the contingency plans we need if, as you've suggested, they are cheating on the nuclear deal.
Bu durum onu casusluktan yargılatabilir.
That's prosecutable under the Espionage Act.
Acil bir durum var ve gizli bir görüşme olduğundan kesinlikle şüphem olmamalı.
It's an emergency, and I need to be absolutely certain of a private meeting.
Durum değişken, hâlâ sahadan rapor geliyor.
Yeah. The situation is fluid. Reports are still coming in from the field.
Halef Başkanla ilgili bir durum varmış.
There's some situation with the president-elect.
Ürpertici bir durum.
It's actually... It's creepy.
Fakat durum bundan da kötü.
- [groaning] - No, no! - Whoa!
Bayan Durst, bu durum sizce uygunsuzsa kusura bakmayın, ama geçen ay geldiğinizde, hastane hizmetlilerinden biri, sizi içeri girmeden önce park yerinde gördüğünü söyledi.
Miss Durst, I'm sorry if this seems inappropriate, but when you came in last month to get the cast, one of the orderlies, he said he saw you in the parking lot before you came in.
Bu durum, yorumunla ilgili.
Well, that's all subject to interpretation.
Tamam o zaman... Evinin telefonunu verin. çünkü acil bir durum.
Well, then... well, then give me his home number because it's an emergency.
Gelin durum odasına gidelim.
Let's get to the situation room.
Başkan durum odasında.
The president is in the situation room.
Hayatım boyunca teşhis edilmeyen bir durum.
It was undiagnosed my whole life.
Çok üzücü bir durum bu.
That'd be weird.
Bilge bir kadın geçenlerde bana duygularımızın gerçekleri görmemize engel teşkil etmemesi gerektiğini söylemişti. Haliyle durum böyle iken Billy'nin etkisini hafife almak olmaz.
But a very wise woman recently told me that one should not allow their personal feelings to cloud the reality of the situation, which in both that case and this... is that Billy has influence that is best not ignored.
Durum böyle iken bu ortamda dünyaya bir çocuk getirdiğinizi düşünmek...
And if I am feeling that way, fearing the thought of you bearing a child in this environment...
Nassau'da durum buysa burada ne işin var?
If the situation in Nassau is as you say it is, why are you here?
Belki de durum onlar için bizimki kadar kişisel değildir.
Maybe because this just isn't as personal to them as it is for me or for you.
Müthiş Dadı'daki durum gibi.
It's sort of a Mrs. Doubtfire situation.
Hayır. Burada durum bu değil, çünkü eskisinden daha farklı.
No, that's not what's happening here.
- Durum ciddi.
It's serious.
Bölgeyi kordona aldık ama durum iyi değil.
We're locking down the area, but it doesn't look good.
Hey, güvenlik revirde bir durum olduğunu rapor etti.
Security's reporting a situation in the infirmary.
Durum öyle gözüküyor.
That appears to be the case.
Bu durum babanın yardımı olmadan Jadalla'nın yerni bulmamıza yardımcı olabilir.
We may be able to find Jadalla without your father's help.
Potansiyel bir durum ile ilgili bilgi alıyorum. Tabi ki.
I'm-I'm just getting word of a potential situation.
Senatör, sizin için çok zor bir durum olduğunun farkındayım ama olayın tüm detaylarını öğrenmeye çalışıyorum.
Senator, I understand that this is frustrating for you, but we do have just a little bit more ground to cover.
İnanması güç bir durum.
That's hard to believe.
Demek istediğim, eğer kısa vadede bir anlaşma sağlanabilecek durum varsa kimse buna ses çıkarmaz.
I mean, if anybody understands that sometimes short-term compromises have to be made for the greater good...
- Can sikici bir durum.
- Very troubling.
- Acil bir durum.
- It's urgent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]