Gerçek bu traduction Anglais
20,053 traduction parallèle
Gerçek bu.
That's true.
- Gerçek bu ama!
It's true.
Kalpsiz görünse de, asıl gerçek bu.
As hard as it is, that's the reality.
Gerçek bu, yemin ederim.
That's the truth, I swear.
Bakın, gerçek bu.
Look, it's true.
Gerçek bu. Saat 7'de evlenmek için kilisedeydik ve öğleden sonra 4'te yemeğe indim.
We were due at the wedding chapel at seven o'clock, and at four that afternoon I went downstairs to the tables.
Gerçek bu.
That's the truth.
Bu gerçek değil.
That's not real.
Bu gerçek değil, değil mi?
This isn't real, right?
Gerçek değil bu.
This isn't real.
Bu durum büyük bir gerçek olarak karşıma çıktı.
the world is a system of ever changing relationships and structures struck me as... a vast truth... which it is!
Bu aslında gerçek bir hastalık.
It's a very legitimate illness.
Bölmekten nefret ediyorum ama gerçek şu ki tek ve en iyi büyümüz bu olduğuna göre gitmeliyiz yada canavar bizi öldürücek
I hate to cut into what is clearly a moment, but the fact is, according to the best and only magic we have, we have to go or The Beast will kill us.
Bu görüşme boyunca sana John B olarak hitap edeceğim. Gerçek ismini kullanmayacağız.
I'm gonna refer to you as John B in the course of this interview, so that we don't use your name.
Ama gerçek bir hedef olacak ve inan, bu onun için hiç iyi olmayacak.
But he'll become a real target, and believe me, it will be really ugly for him.
Bu kitap, merhamet ve affetme hakkında insanı gerçek bir kahraman yapan şeyler.
This book is about compassion and forgiveness... the things that truly make a hero.
Onlara gerçek bir seçenek sun bende bu kolu çekmeyeyim.
Give them a real choice, and I won't pull this lever.
Bu dünyanın berbat olabildiğini biliyorum ama en azından gerçek.
I know this world can suck, but at least it's real.
Bu gerçek bir sevkiyat.
This is a full shipment.
Oh hayır hayır hayır bu sorunu hemen çözmelisin güven bana hayatı boyunca chiago taraftarı olan biri olarak söylüyorum kötü talih gerçek benim ne yapmam lazım ona benle flyers maçlarını izleyemiyeceğini mi söyleyim iyi bir başlangıç gibi duruyor
Oh, no, no, no, no, you need to nip this one in the bud, okay? Trust me, as a lifelong Cubs fan, jinxes are real. What am I supposed to do?
Bu zalim bir gerçek, değil mi?
There's a cruel truth to it, isn't there?
Bu gerçek olamaz.
This can't be right.
Bu söylentilerde ufacık bir gerçek varsa bir gün gerçekle yüzleşme zorunda kalacaksın.
If there is any truth in these rumors, one day, you will have to confront that fact!
Gerçek bir erkek istiyorsan, tanıştığın tüm o şirket... yöneticilerinden farklı biri, bunun yolu işte bu.
If you want a real man, someone different from all those corporate stiffs, this is your ticket.
Onların bir şey yaptığını düşündüğünü biliyorum, çünkü bu asla sana değer verebilecek, birini hayal edemediğinden, gerçek şu ki senden daha fazla, senin bana yaptığından ve kendine yaptığından daha çok iş yaptım.
I know you think they're pulling something, but that's because you can't imagine anyone ever valuing me as a real asset, when the truth is I've done more for you and the lawsuit than you've ever done for me or yourself.
Gerçek adın bu mu?
Is that your real name?
Şeker, bana gerçek bahis oynattığını söyledi, Bu yüzden buradayım.
And, uh, Sugar tells me that you're the real deal, so here it is.
Bu normallik adına yaşadığım ilk gerçek anım olabilir.
This may be my first real moment of normalcy.
Gaston'a bu kitabı verdim çünkü gerçek bir kahramanın düşmanına merhamet göstermesi gerektiğini öğretmek istiyordum.
I gave Gaston this book to teach him that a true hero needs to show his enemy compassion.
Bu ise gerçek yetenek ister.
This takes real skill.
Ama bu gerçek değil.
But that couldn't be further from the truth.
# Bu gerçek hayat mı?
♪ Is this the real life?
Bu kahramanların bir çok gerçek nitelikleri var.
These heroes have so many real qualities.
Bu gerçek kızım işte.
Hey, this is my actual daughter.
# Gerçek beni Bu benliğim yalandır #
♪ The real me, I don't belong ♪
İzlediğim en gerçek dışı dizi bu.
This is the most unrealistic show I've ever seen.
Ağır duygusallığa gerek yok çünkü bu gerçek bir veda değil.
Oh. So... none of that messy stuff, because this is not goodbye goodbye.
Lee bu gerçek mi?
Lee... is that for real?
Ancak gerçek şu ki, Charles Baskerville bu laboratuvarla gerçekleştirdiği ortaklık yüzünden ölüm tehdidi aldı ve öldü.
The fact remains, Charles Baskerville received death threats over his association with this lab, and then died.
Bu işte gerçek bir tehlike var bir çiftin yakın anlarını gözlemlemekte yani.
There is- - there is a real danger in this work, observing a couple in their most intimate moments.
Çünkü bu gerçek değil.
This is not real.
Bu, gerçek hissettirdi mi?
Did that feel real?
Bu akşam Wayward Pines halkı gerçek yiyecekler yiyecek.
Tonight, the people of Wayward Pines are gonna eat real food.
- Bu gerçek bir cevap değil.
That's not really an answer.
İşte sana dönmesinin gerçek sebebi bu.
That's the real reason why he's back with you.
Bu hikâyenin gerçek bir yanı var mı?
Is any part of that story true?
Senin gerçek adın bu, değil mi?
Now, that's your real name, isn't it?
Hayır, bu senin akli ve fiziki sağlığınla ilgili gerçek bir endişe.
No, it's legitimate concern for your mental and physical health.
- Evlat, bilmeni isterim ki buradaki herkes, seni gerçek bir kahraman olarak görüyor ve bence siz çocukların, bu aptal savaşta boş yere ölmesi utan verici.
Son, I want you to know everyone here thinks of you as a real hero, and I just, i just think it's a shame you boys were wasted on this stupid war.
Bu dava burası ve şimdiyle alakalı burası ve şimdiyle ilgili gerçek ise.. ... makul şüphenin ötesinde hiç kimse müvekkilime suçlu diyemez.
This case is about the here and now, and the truth regarding the here and now is this- - there's no way anyone can say beyond a reasonable doubt that my client is guilty.
Ve bu kişi de gerçek suçludur.
And that someone must be the real culprit.