English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ G ] / Getir onları

Getir onları traduction Anglais

702 traduction parallèle
Kağıtlarımı arabada bıraktım Haydi, gidip getir onları
I left my papers in the car Go on, go and get them for me.
Hemen getir onları.
Bring them in right away.
- Getir onları.
- Bring them here.
Getir onları, lütfen.
Go through them, please.
Yarın getir onları.
Bring it back tomorrow.
Getir onları buraya.
Bring them before us.
Buraya getir onları.
Get them up here.
Git getir onları.
Go get them.
- Getir onları Binbaşı.
Bring them on, Major.
Git ve getir onları.
Go and get'em.
- İyi iş onbaşı. Getir onları.
- Good work, corporal.
- Coaley, getir onları.
- Coaley, bring them in.
Arabayı ve yedek atları buraya getir onları sürüyle çembere alalım.
Get the wagon and the remuda over here and we'll surround them with the herd.
Balığa mı? Hey Blackie arka odada bir çift denizci feneri var iskeleye getir onları.
Hey, Blackie, there's a couple of hurricane lamps in the back room, bring them over to the pier.
- Kimseyi incitmediler. - Pekala. Getir onları.
- They haven't harmed anyone.
Getir onları. Şu eski şapeli görmek istiyorum.
Fetch them, I'd like to see the chapel.
Dr. Gilmore ile ekibini tutukladıysan, onları vakit geçirmeden getir.
If you've detained Dr. Gilmore and his team, bring them in without further delay.
Şimdi, buraya üç ekip getir ve onları hemen görevlendir.
Now, you get three units over here and get them over fast.
- Onları tekmeyle hizaya getir Mac.
- Keep kicking them into line, Mac.
Onları hemen getir.
Bring them here at once.
Bak, sen gidip içki getir, ben onları burada tutmaya çalışayım.
Listen, you bring back some drinks, and I'll try to keep them here.
Ivor! Dai Griffiths ve Idris John'u bul ve onları Bay Evans'ın bürosuna getir.
Ivor, find Dai Griffiths and Idris John and bring them to Mr. Evans's office.
Onları getir.
Give me that.
Bana onları getir.
Get them for me.
Bana kanıt getir ben de onların üzerine harekete geçeyim.
You bring me some facts, and I'll act upon them.
Onları yola kadar götür, dönerken de paletli cipi getir.
Start them on their way and bring up the half-track on the way back.
Onları buraya getir, lütfen.
Bring them here, please.
Birilerini aklına getir ve karakterini onların üstüne kur.
Think of someone and base your character on them.
Onları buraya getir Neeley.
Bring them in here, Neeley.
Onları evinden çıkar ve meydana getir.
Get them out of their houses and bring them to the square. You, the same on the other side.
Getir bakalım onları.
Fetch them down.
Onları buraya getir.
Give them here.
- Bob, kızakları temizle ve onları buraya getir.
- Bob, clear the sled and bring it over here.
Derhal getir bana onları.
Bring them to me right away.
Onları benim ofisime getir, hepsini.
Get'em down here to my office, all of'em.
Onları buraya getir.
Bring them here.
- Onları geri getir. - Olmaz!
- Bring them back.
Onları hizaya getir.
Get them squared away.
onları buraya getir!
Tom, bring them down here!
İIk sırayı tepeye götür ve onları alıp getir.
Take your first rank up the hill and bring them in.
Onları getir Binbaşı.
Bring them on Major.
Eğer becerebilirsen, onları Baynard Şatosu'na getir. * Ben orada, yanımda muhterem pederler ve derin vukuflu piskoposlarla bekliyor olacağım.
If you thrive well, bring them to Baynard's Castle... where you shall find me well accompanied... with reverend fathers and well-learned bishops.
Onları getir ve bana ver!
You get them, and give them back!
Gözcüler hala yaşıyorsa onları buraya getir.
If the outpost guards still live, bring them before me.
Onları çalışma odama getir.
Have them come to my study.
Onları tam bu ağacın altına getir.
Fetch'em right under here.
Onları getir.
Get them.
Bayanın çantalarını getir ve onları içeri al, lütfen.
Get the lady's bags out of the back and take them inside, please.
Onları getir, işleri nasıl yaptığımızı, Hawaii güneşini göster, böylece geri döndüklerinde eskiye göre daha iyi satarlar.
Bring'em here, show them how we do things, get some Hawaiian sunshine and they'd go back and sell like never before.
Onları çağıracağım. Can yeleğine kan bulaştıracağım. İskeleye in biraz kesik palamut getir...
I'm going to invite the sharks, soak a life jacket in some blood, go down to the fishing pier, get me some of that cut-up bonita, meet me at the dinghy with it.
- Sen iyisi onları buraya getir.
- Why don't you bring them in here?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]