Hastasın traduction Anglais
3,604 traduction parallèle
Hastasın sen!
Drop dead!
Hastasın!
- Sicko!
Hastasınız.
You're ill.
Hayır hayır, hastasın bak seni incelememe izin vermelisin.
No, no, you need to let me finish examining you because you're sick.
Hayır güzelim, bence sen hastasın ve güçlü ilaçlara ihtiyacın var.
No, my dear, I think you are ill and in need of powerful drugs.
Sen hastasın
You are sick.
Hastasın sen evlat.
You're afflicted, son.
Hastasın yahu sen!
You're crazy.
- Kocanın yeni hastasını.
- Your husband's new patient.
Siz hastasınız.
You're nuts. It stinks.
- Gördüğüm en berbat hastasın.
- Worst patient ever.
Dünyanın en mız mız hastasını bir kontrol edeyim dedim.
Just came to check on the world's worst patient.
Sen hastasın! Klara minicik masum bir kız.
Klara is an innocent, little girl.
Sanırım söylemeye çalıştığım şey bir akıl hastasını kandırmak her zaman o kadar da kolay değildir.
I guess what I'm trying to say is... it's not always easy to trick a mental patient.
Sen de burada kalan bir hastasın.
You're a patient here too.
Bir ruh hastasının serbestçe dolaşmasına müsaade edeceğimize on yanlış kişiyi tutuklamamız, çoğunluğun yararına olur ve... Sağ olun.
Everybody profits from us apprehending ten wrong people rather than letting some fucking psycho run around...
Reşit olmayan bir klinik hastasını tedavi ettiğini bana söylemeliydin.
You should have told me you were treating an underage clinic patient.
Ayrıca sen hastasın ve bu konuda bir şeyler yapmak zorundasın.
And you're sick, and you have to do something about it.
Hala hastasın.
You're still sick.
Hâlâ hastasın.
You're still sick.
House'un hastasının verdiği adres burası mı?
This is the address House's patient gave?
Butters, önüne gelen şeker hastasını dövemezsin!
Butters, people can't just go around beating up people who have diabetes.
Sen hastasın.
Look, you're sick.
Sen bir hemşire değilsin, hastasın.
You're not a nurse. You're a patient.
"Yalnızca sakladığın sırlar kadar hastasın."
"You're only as sick as the secrets you keep."
Hastasın sen.
You are sick.
Şöyle derdi : Hiçbir doktor bir hastasını kaybetmek istemez ama her doktor birini kaybeder.
He would be saying that no doctor wants to lose a patient, and every doctor loses one.
Hastasın sen!
You're sick!
Baba, sen hastasın.
Dad, you're sick.
Hastasının belinin altına.
It's on her lower back.
501 hastasının testleriyle ilgilenir misin?
Can you keep your eye out for labs on 501?
Charlie'nin komaya giren iki hastasının raporları.
I have chart extracts from two of Charlie's patients who became comatose.
Yani sen şu an hastasın ve ben seni tedavi ediyorum.
I mean, what you have is a disease.
Bunlar bir cerrahın hastasına söylemek isteyeceği son sözlerdir.
These are the last words a surgeon wants to tell a patient.
Hastasın ve beni bunaltıyorsun, istediğinde bu değil mi?
You're sick and tired of me, is that it?
- Yüzlerce kanser hastasını öldürdün. - Ben kimseyi öldürmedim.
You murdered hundreds of cancer patients!
Hastasın.
You're ill.
Ürkütücü sakinliği her şeyi kaderine bırakmasını açıklıyor. Ya da psikoz hastası.
His eerie calm implies either fatalistic acceptance of his fate... or a psychotic break.
- Charcot'ın yeni bir hastası var.
Charcot has a new patient.
Onun hastasıymışsın.
You're his patient.
Altıncı sınıftayken iki sınıf arkadaşım raşitizm hastası olmuştu.
In sixth grade, two of the girls in my class had rickets.
O Anna'nın hastasıydı ben de onun aracılığı ile dahil oldum.
She was a pet project of Anna's that I need to see through.
Hastasın sen!
- You psycho!
Ya da annelerinin bir korku hastası olduğunu babalarının da tek amacının annelerini mutlu etmek olduğunu söyleriz.
Or that Mommy's a horror freak and Daddy lives to make Mommy happy?
Evdeki Alzheimer hastası karısının arkasına sığınıp hassas ve üzüntülü numarası yapıyor. Yarım yüzyıllık cerrahlık tecrübesiyle bilgiçlik taslıyor.
He pretends he's all gentle and sad with the Alzie wife at home, dispensing zen wisdom from his half century of being a surgeon.
Çünkü hayatınızda alzaymır hastası biri yok.
No, you don't have someone in your life suffering from Alzheimers.
Lonna, Hepatit B hastasısın. Vücudun enfeksiyona karşı zayıf. Oldukça savunmasızsın.
Lonna, you've contracted hepatitis B, which means your body's susceptible to infection.
Ruh hastası mısın sen?
Are you actually mentally ill?
Bunun acısını çekmek çiçek hastası olmaktan iyidir.
Your arms are going to hurt for about a day, but a little pain now is better than getting the smallpox, hmm?
Anlayacağın Wally, Dr. Brady'nin bir kaç hastasıyla konuştuk.
You see, Wally, we've spoken to several of Dr. Brady's other patients.
Baba, Emma Bovary tamamen sinir hastası bir kadın, değil mi?
Isn't Mme. Bovary totally neurasthenic?
hastasın sen 46
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46