Hastaydı traduction Anglais
1,782 traduction parallèle
Ben de hastaydım.
I've been sick too.
Hapisten salındığı vakit çok hastaydı.
By the time they released him, he was very sick.
Orada olmaması gerekiyordu ama temizlikçi kıza hastaydı.
He wasn't supposed to be there, but he was crazy about the cleaning girl.
Nikah günümüzde hastaydım, ayakta bile duramıyordum.
On our wedding day, I was sick, so sick I could hardly stand.
Kız hastaydı, erkek de.
She was ill, and he was ill.
Hastaydı biraz ama şimdi iyi.
She was sick but she's better.
Çok hastaydı.
He was very ill.
Peki tüm bu geçen yıllarda da mı hastaydı?
And all the years after?
Jeanette'e aşıktım... Ama hastaydı.
I loved Jeanette... but she was sick.
Köpek yaşlıydı ve çok hastaydı.
The dog was old, and the dog, the dog was sick.
Willie 12 saatten daha az bir süredir hastaydı.
Willie had been sick for less than 12 hours.
Hepsi ölümcül hastaydı. Yaşam destek ünitesine bağlıydılar.
They were all terminally ill, on life support.
Birazcık ateşi vardı, ama nedense birden tahrik oldum. Hastaydı.
She had a little temperature, but something about it that kind of turned me on.
Onun için çok değerli bir hastaydın.
You were a very important patient for her.
Sen hastaydın.
You've been sick.
Evet, belki hastaydı ya da sigara gibi bir şeyler yedi.
Yeah, I think it might've been sick. Or maybe the little guy ate a cigarette or something.
Hastaydım. Seninle ya da annenle bir ilgisi yoktu.
I was sick, and it had nothing to do with you or your mom.
Oraya gittiğimde kız çok hastaydı. Zar zor yürüyordu.
When I arrived... the girl was feeling ill and she could hardly Walk.
Hastaydım
Sick.
Çok hastaydım
I was real sick.
Hastaydım, zihinsel olarak.
I was sick, mentally ill.
Hastaydın, ölüyordun.
You were sick, dying.
İlk tanıştığımızda, ben çok hastaydım.
When we first met, I was very ill.
Gerçekten hastaydım!
- not playing because you were sick. - I have been sick!
- O oldukça hastaydı.
She was pretty sick.
Ve o gün de hastaydınız, öyle değil mi Bayan Chae?
Yes. You were sick that day, weren't you, Miss Chae?
Ve siz o gün hastaydınız, değil mi Bayan Chae?
You were sick that day, weret you, miss Chae?
Çünkü hastaydı ve onu iyileştirmek için elinden hiçbir şey gelmezdi.
Because she was sick and there was nothing that you could've done to make her better.
Annesi hastaydı.
Her mother was sick.
Dün gece hastaydım.
I was sick last night.
Hastaydı ve...
He was sick and I couldn't...
Sen hastaydın.
You've been ill.
- Senin kızında hastaydı değil mi?
Your daughter's sick, isn't she?
- Çünkü hastaydın tatlım.
- Honey, you were sick.
Tessa, annem hastaydı.
Tessa, my mother was crazy.
- Hastaydım.
I was sick.
- Hastaydım, ondan olmalı.
Oh, illness, I suppose.
- Size söyledim, hastaydım.
I told you, I was ill.
Ben hastaydım ve bir dönem yoktum.
I was away for a term.
Çok hastaydı ve doktorlar ona yardım edemedi.
He was really sick, and the doctors just couldn't help him.
Hastaydım.
I was sick.
O hastaydı bunu biliyordun.
He was sick, and you knew it.
Peter Harrison eski hastanemde bir hastaydı. Durumu çok kötüydü ve onunla iyi şekilde ilgileniyordum.
Peter harrison was a patient of mine at my old job, and he was very sick, and I came to care for him very much.
Bir gece odama geldiğinde çok hastaydım.
Well, one night she came to me... I was so sick that night.
1992'de iki "T" hücrem kalmıştı ve çok hastaydım.
Back in'92 I was down to two "T" cells and very sick.
Bunu söylediğini biliyorum çünkü o bir hastaydı.
I know you said it was because he was a patient.
Uyandığımda hastaydım.
I awoke feeling ill.
Hani sen hastaydın da bakkala bile gidemiyordun?
I thought you were too ill even to go to the corner shop?
Çok hastaydı.
She was mad sick.
Ve hastaydı.
And he was ill.
Sen hastaydın.
You were sick.
hastaydım 46
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hasta mısın 277
hastaneye 39
hastanede 84
hastalık 59
hastasın 78
hastalar 23
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hasta mısın 277
hastaneye 39
hastanede 84
hastalık 59
hastasın 78
hastalar 23