Hayatım boyunca traduction Anglais
8,928 traduction parallèle
Bütün hayatım boyunca burada neyi kilit altına aldığın hakkında kâbuslar gördüm. Köle kızlar öldürmek için hayvanlar sırlar, dehşet verici şeyler.
My whole life, I had nightmares about what you locked up in here... slave girls... animal for killing... secrets, horror.
Hayatım boyunca da kimseden merhamet beklemedim!
I've never asked for pity in my life!
Tüm hayatım boyunca bunlarla uğraştım ben.
I've been dealing with this all my life.
Hayatım boyunca hiçbir şeyi bu kadar güçlü hissetmemiştim.
Well, I've never felt stronger about anything in my life.
Hayatım boyunca fazla kiloluydum. - Gördün mü?
- I've been overweight my whole life.
Hayatım boyunca içimde Tanrı'nın sesini duymayı bekledim.
All my life I waited to hear the voice of God inside of me.
Neredeyse hayatım boyunca.
Most of my life.
Bütün hayatım boyunca.
All of mine.
Burası yetişkinlik hayatım boyunca bir yatak odasından ziyade bir hastane odası gibiydi.
This was more of a hospital room than a proper bedroom for most of my adult life.
Tüm hayatım boyunca, hastalığım yüzünden diğer insanlardan uzaktım.
All my life my illness separated me from everyone else.
Hayatım boyunca bana her gün yalan söylemene rağmen.
Even though you've been lying to me every day of my entire life.
Hayatım boyunca daha çok utandığım bir an olmamıştı.
I have never been more embarrassed in my life.
Hayatım boyunca yokmuşum gibi davranan?
Who has ignored me my whole life?
Hayatım boyunca bana göz kulak olmuştur.
He's looked after me all my life.
Hayatım boyunca kimsenin böyle hızlı yemek yediğini görmedim.
I ain't never seen nobody eat that fast in all my life.
Hayatım boyunca bütün verdiğim kararlardan şüphe edeceğim.
How am I going to not, huh? I'll second guess every decision I make for the rest of my life.
Tüm hayatım boyunca.
[Sighs] My whole life.
Hayatım boyunca ördek teknelerini bu kadar özlememiştim.
- God, no. I've never wanted to see a duck boat so badly in all my life.
Ben zaten bütün hayatım boyunca hastayım.
Yo, I've been sick my whole life.
Bütün hayatım boyunca neyim yoktu biliyor musunuz?
You know what I haven't been my whole life?
Şimdiyse, bütün hayatım boyunca korktuğum şeyden birden korkmamaya başladım.
And now it's like this thing that I've been afraid of my entire life, suddenly, I'm not scared of anymore.
Bay Russell, hayatım boyunca epey kan çektim ama bir canlıdan asla.
Mr. Russell, I've drawn a lot of blood in my life, but not from the living.
Bütün hayatım boyunca, tek bir şey olmak istedim.
My whole life, I wanted to be one thing.
Bu durum, bütün hayatım boyunca gördüğüm en aşağılık numaraydı.
This is by far the lowest trick I've seen in all my years on the bench.
Bak, hayatım boyunca tereddütlerim vardı fakat...
Look. All my life, I've had doubts, but...
Hayatım boyunca böyle dehşete düşmemiştim.
I don't think I've ever felt more terrified in my entire life.
İdam edilecek O adam hayatım boyunca yan yana savaştığım en kahraman insan.
The man that she's about to execute is the closest thing to a real hero that I've ever seen in all my years of service.
Bütün hayatım boyunca insanlar çok formda olduğumu söylemiştir.
Now, all my life, people have told me that I'm very fit.
Anlayacağınız üzere tüm hayatım boyunca cinsel olarak hayatım kontrol dışıydı.
Well, I- - you see- - I have been sexually out of control all of my life.
Hayatım boyunca bir müzisyendim ve hakikaten bu hem bir kişisel başarı hem de bir kariyer başarısı.
I've been a musician for my entire life and honestly, this is both a personal highlight and a career highlight.
Hayatım boyunca aşk hakkında fazla şey bilmedim, ama... bir ruh eşinin nasıl hissettirdiğinin böyle olmadığını biliyorum.
I haven't known a lot of love in my life, but... I do know that's not what a soul mate feels like.
Çünkü bana şimdi baktığın gibi, hayatım boyunca bakıldığım gibi bakmanı istemedim.
Because I did not want you looking at me the way you do now, the way I've been looked at my whole life.
Ben ve hayatım, Paul Gascoigne olarak, hayatım boyunca tanıdığım insanlar tarafından büyük ihtimalle hatırlanacağım.
Me and my life, I would probably like to be remembered for being the Paul Gascoigne that people have met throughout my life.
Uzun zaman boyunca, belki de tüm hayatım boyunca tek arkadaşım oymuş gibi hissediyordum.
There was a long time... maybe my whole life, really, when it felt like she was my only friend.
Bu bütün hayatım boyunca taşıyacağım bir yük.
Ifs... a burden I'll carry all my life.
Son kez söylüyorum bu kızı hayatım boyunca görmedim.
MAN : For the last time, I've never seen this girl before in my life.
Hayatım boyunca bana büyümem gerektiğini söyleyip durdu.
_
Bütün hayatım boyunca kullanabileceğim belli bir mutluluk miktarı varmış ve ben hepsini kullanmışım gibi hissediyorum.
It's like I had a certain amount of happy that was supposed to last my whole life, and I've used it all up.
Sen, hayatım boyunca tanıştığım en cesur ve en güçlü insansın.
You are the bravest and strongest person... that I've ever met in my entire life.
Tüm hayatım boyunca senden ve Bayan Caber'dan kaçıp durdum.
I've been running from you and Mrs. Caber... my whole life.
Böyle şeyler hayatım boyunca vardı.
I've had this stuff all my life.
Hayatım boyunca apartman yöneticisinden sır sakladım ben.
I've been keeping secrets from the building manager my whole life.
Hiç terapi denemedin mi yoksa terapi müptelası mısın bilmiyorum ama denemediysen ve hayatın boyunca yük olarak taşıdığın şeyleri oturup birisiyle uzun uzadıya konuşmayı düşündüysen beni ara istersen.
I don't know if you've never tried therapy before, or if you've had a ton of it, but if it's the former, and if you've ever thought about just sitting down and talking to somebody about all the stuff you've been carrying around with you your whole life, maybe you'd want to give me a call.
Evet. Teori şuydu... Hayatı boyunca, bir dizi şiddet eylemi tecrübe eden birey toplumda kalıcı ve anlamlı bir role sahip olma umudunu kaybeder ki bu da onu kendisini veya başkalarını öldürmeye götürecek bir kimlik bunalımına sokar.
Right, okay, yes, uh, the theory is that a series of violent experiences over a lifetime lead to a crisis of identity, where the individual has lost all hope of a lasting, meaningful role in society,
Tüm hayatımız boyunca mezar soyduk, nasıl öylece bırakabildik ki?
We've been raiding all our lives how can we just quit?
Hayatımız boyunca mutluluk için çok fazla mücadele ettik.
We've both struggled mightily for happiness all our lives.
Nina'yı 1967'de tanıdım ve hayatı boyunca dostu oldum.
I met Nina in 1967 and I've been her friend all her life.
Bu arkadaşım, hala hayatının kalanı boyunca yaşayacağı yatağı yapıyor.
My friend here is still making the bed he'll have to lie in for the rest of his life.
Hayatımız boyunca birlikteydik biz.
We've been together our whole lives.
Sanırım tüm hayatım boyunca "sahiden" kelimesini yanlış kullandım.
I've been misusing the word "literally"!
Hayatımız boyunca hiç ayrılmadık biz.
All our lives, we've never been apart.
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayata 34
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat çok kısa 40
hayatımda ilk kez 38
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayata 34
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat çok kısa 40
hayatımda ilk kez 38