English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ H ] / Herşeyi

Herşeyi traduction Anglais

19,693 traduction parallèle
O herzaman benimle herşeyi konuşurdu.
He always talked to me about everything.
Ama herşeyi tekrardan düzgün olmasını sağlayacak, bir takım delilleri vardı.
But he had some kind of evidence that would make everything right again.
Ne olduğunu anlamak için, elimizden gelen herşeyi yapıyoruz.
Well, we are doing everything we can to figure out what happened.
Zoe'ye herşeyi düzeltecek bir kanıtı olduğunu söylemiş.
He told Zoe he had evidence that would make everything right.
Yeni herşeyi seviyorum, ölüleri değil.
I like that everything is new, not dead.
Söz veriyorum, eğer o adama bir şey olursa, ve ben bize bildiğin herşeyi anlatmadığını anlarsam, bunu ödersin.
I... I promise you, if anything happens to this guy, and I find out that you didn't tell us everything you know, you will go down for this.
Yapabileceğiniz herşeyi yapmanız için size yalvardım.
I begged you to do everything you could...
O... herşeyi yapabilir.
He... he could have done anything.
Herşeyi berbat ettiğimi kabul ediyorum, sen dinlemiyorsun.
You know, I admit I messed up, Mark, and you don't listen.
Gerçekten itiraf etmenin herşeyi düzelteceğine inanıyor musun?
Do you really think confessing will make things better?
Etrafımda ki herşeyi değiştiriyorum.
I'm turning the whole thing around.
Herşeyi yaptım.
I did everything.
Biz herşeyi sağduyulu bir şekilde idare ediyoruz.
We're handling everything with the utmost discretion.
Size bildiğim herşeyi zaten söylemiştim.
I-I've already told you everything I know.
Burada, duvarların içinde.. .. duvarın dışındaki herşeyi planlarız.
It's here, inside the wire, that we organize everything that goes on outside the wire.
.. herşeyi değiştirebileceğime inanıyorum.
I could change everything.
Evet, evet, herşeyi değiştirir.
Yeah, yeah, it changes everything.
- Herşeyi berbat ettin!
You just fucked up!
- Yaşamak için herşeyi yaptım, evlat.
- I worked for a living, son.
Bildiğim herşeyi anlattım.
I told you everything I know.
- Susie, sana kimlik hırsızıyla ilgili, herşeyi anlattığını itiraf etti.
Susie confessed to me That she told you about my identity theft.
Kanıtları korumak için elimizden gelen herşeyi yaptık, ama çok fazla su vardır.
Susie : We did our best to try to protect the evidence, But there was just so much water.
Sende herşeyi bilen sahtekar harika bir kadın olabilirsin.
You could be brilliant, too, if you'd just become A ne'er-do-well con woman.
Herşeyi alıyorlar, elimizde kalanları bile.
They're taking everything, even what we got left.
Caspere'ın ölümü bir sürü şeyi, açığa çıkardı, herşeyi yerle bir etti.
Him dying bought them all exposure, kicked this whole thing off.
Onun sevgisi... herşeyi.
Is everything.
Onlar herşeyi söylemişlerdi, ama oldukça zekiydiler.
It was everything they had said, but all the more brilliant.
Herşeyi atacaksanız bunun ne anlamı var. Eğer bir şeyler hatırlamıyorsan?
But what's the point of anything if you don't keep anything, if you don't remember things?
Gerçekten itiraf etmenin herşeyi düzelteceğine inanıyor musun?
You really think confessing would make things better?
Öldürülen çocukla ilgili herşeyi karıştırdınız ve şimdi oğlumu bir katile benzeterek kendinizi iyi göstermeye çalışıyorsunuz.
You messed everything else up with that boy who got killed, and now you wanna make yourselves look good by making my son look like a thug.
Yapabileceğin herşeyi yaptın.
Y-y-you've done everything that you could.
Hakkettiğim herşeyi sana yükleyecekler.
They're gonna put everything I deserve on you.
Gwen'in kendisi hakkında söylenenleri bilmemesi için elimizden gelen herşeyi yapıyoruz.
We're doing everything we can to keep Gwen from knowing what's being said about her.
Allah'a güvenin, Herşeyi duyan ve bilen Tanrımıza.
And trust in God, for the Lord is one who hears and knows all things.
Gerçekten herşeyi yalnız bırakmalıydınız.
You really should have left everything alone.
Nedenini açıklamaz ve pişman olduğunu söylemezsen o zaman herşeyi daha zor yapmak zorunda kalacağız.
If you won't give cause and show remorse, then it makes everything else we have to do more difficult.
Ama hala herşeyi oluruna bırakmaya hazırım.
But I still... I'm ready to let go.
Babam kaybetti, Nerdeyse herşeyi.
My dad would lose his shit, over anything.
Ve orada herşeyi doğru yapıyordum Sonra herşeyi berbat ettim.
And I was doing everything right in there and then I had to go and lose my shit.
Burada olup biten herşeyi biliyor.
He knows everything that happens here.
Dinle, sana zaten bildiğim herşeyi anlattım, yani hiçbir şey.
Listen, I've already told you everything I know, which is nothing.
- Senin için herşeyi yaparım, Robert.
- Anything for you, Robert.
Değiştiğim için böyle değilim Robert, yalnızca bu hırs diğer herşeyi gölgede bıraktı.
It is not that I've changed, Robert, that ambition has clouded anything.
Artık herşeyi sorgulamaya başladım, Francis.
I'm starting to question all of it, Francis.
Tanrı herşeyi görür!
_
Hikayen hakkında sevdiğim herşeyi yazdım.
It's everything I loved about your story.
Herşeyi kral dairesine çıkarın.
Take everything up to the presidential suite.
Büyükannenle herşeyi konuştum, ve bunun alkolsüz bir bebek partisi olmasına karar verdik.
I ran everything by your grandmother, and we both agreed that this will be a dry baby shower.
Pekala, Rose'la aranızda geçen herşeyi bana anlatman gerekiyor.
Okay, I'm gonna need you to tell me everything that happened between you and Rose.
Ve biliyorum, herşeyi berbat etti...
And I know she messed up, got...
Herşeyi değiştirecekler. İşe gitmem gerek.
They're gonna change everything.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]