Hiçbir şey yoktu traduction Anglais
1,279 traduction parallèle
Üç acı veren hafta sonunda, elimizde hiçbir şey yoktu.
For three agonizing weeks there was nothing.
Denir ki, başlangıçta hiçbir şey yoktu.
It is said in the beginning there was nothing.
Denir ki, başlangıçta hiçbir şey yoktu.
They say in the beginning there was nothing.
Bir kasabadaydık ve kasabada hiçbir şey yoktu.
We were out there in this town and there was nothing.
Bir süredir hayatımda severek yaptığım hiçbir şey yoktu...
Been a while.. Never done a thing with such enthusiasm..
Hiçbir şey yoktu orada
Editor Souichi UENO there was nothing here there was nothing here Costume Designer Sachiko ITO there was nothing here
- Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
- There was nothing we could do.
Elimizden gelen hiçbir şey yoktu.
There was nothing we could do.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu, o yüzden...
There was nothing we could do, so..
Çünkü benim evde hiçbir şey yoktu.
'Cause the home I left had nothing.
O evde bana ait hiçbir şey yoktu!
I had nothing in that house.
Nabzını ölçtüğümde hiçbir şey yoktu.
When I felt for her pulse, she had none.
Yüzük yoktu, hiçbir şey yoktu.
There was no ring, no nothing.
- Hiçbir şey yoktu. - Adın ne, birader?
- What's your name, bro?
Burada hiçbir şey yoktu.
There was nothing out there.
Oğlu yerine babası ile evlenmek için kandırılmıştım ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
I had been tricked into marrying the father instead of the son and there was nothing I could do about it.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do!
Hiçbir şey yoktu. Sadece bir kaltağın öldürme sahnesi.
They show nothing but a fat degenerate with some hooker killing him.
Hiçbir şey yoktu. lkincisi de o akşam saat 23.00'te üç FBl elemanı binadan çıktılar, köşeyi dönüp arabayla gittiler. Yani onu öldürdüler.
Two... at about 11 : 00 that evening, three FBI men left the building, went around the corner and drove off.
Burada hiçbir şey yoktu.
There was nothing here.
Büyük Patlama'dan önce hiçbir şey yoktu.
Before the Big Bang, there was nothing.
Canımı sıkan hiçbir şey yoktu, her şey yolundaydı.
Nothing ever worried me, everything was fine.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do.
Etrafımda bir yaşama yetecek kadar kabus gördüm ve tutunacak hiçbir şey yoktu.
I got a lifetime of nightmares knocking around inside my skull and I can't do anything to hold'em in.
Yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
There's nothing you could have done.
Lukas'ın bana öğretebileceği hiçbir şey yoktu.
There was nothing that Lukas could teach me.
Bunu engellemek için yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
There was nothing you could do to stop that.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu
There was nothing we could do
Hiçbir şey yoktu.
Nothing.
Siz içeriye girmeden önce Sally'e çantasını boşaltmasını söylemiştik ve içinde onu suçlayabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
You see before you came in, we asked Sally to empty her handbag and we didn't find anything incriminating.
Zeyna yapabileceğin hiçbir şey yoktu..
Xena, there was nothing you could do...
Neredeyse 25 milyon yıl, ortalıkta köpekbalıklarını yiyecek, hiçbir şey yoktu.
For almost twenty-five million years there was nothing around to eat the sharks.
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There was nothing I could do about that.
İçinde hiçbir şey yoktu.
There was none included.
Hani hiçbir şey yoktu?
And you said you had nothing.
Big Man, hani hiçbir şey yoktu?
Big Man, you said there was nothing here.
Başlangıçta, hiçbir şey yoktu.
In the beginning, there was nothing.
Bu adamın yapabileceği hiçbir şey yoktu.
That thing is never goin'anywhere. And there was nothing this guy could do about it.
Sanırım - - yani, başladığımda hiçbir şey yoktu.
I think - - l mean, I started with nothing.
Yiyecek hiçbir şey yoktu.
Out of food,
Karşılığında bizi depoya kilitledi. Yiyecek hiçbir şey yoktu.
Then he locked us up in a storage hold with no food
Hiçbir şey olacağı yoktu.
Nothing is going to happen.
Hiçbir şey. Olay yoktu Ekin dairesi yoktu.
There was no event, no crop circles.
Ama hiçbir şeyin... Hiçbir şeyin farkında değildik. Önemi hissedilen bir şey yoktu.
But nothing... nothing mattered.
Karşılığında Samuel Curtis büyük dans yarışmasında korsanın partneri olmayı kabul ediyor. Çünkü Curtis'in bir planı yoktu ve korsan hayatı boyunca hiçbir şey kazanamadı ve bunlar gördüğü en güzel kupalardı. Tırnağı kapat.
In return Samuei Curtis agrees to be the Pirate's partner at... the big dance contest because Curtis didn't have a plan and... the Pirate neverwon anything in his whole life and those were...
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
There wasn't a damn thing I could do about it.
Ona dair hiçbir gerçek şey yoktu.
There was nothing real about her.
Üstünde hiçbir şey yoktu.
You didn't have any clothes on.
Hiçbir şey. Orada hiç silah yoktu, efendim.
No, no weapons there at all, sir.
- Hiçbir şey yoktu.
- Nothing.
- Sonra doğuya gittik çünkü geceydi ve etrafta hiçbir şey yoktu.
That's because we came up over the thing, and we saw that whole layout.
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96