Hiçbir şeyim yok traduction Anglais
1,516 traduction parallèle
Saklayacak hiçbir şeyim yok.
I got nothing to hide.
- Saklayacak hiçbir şeyim yok benim.
I got nothing to hide. Everyone has something to hide.
Hiçbir şeyim yok benim.
There's nothing wrong with me.
Hiçbir şeyim yok.
I've got nothing.
Size yardım etmek için yapacak hiçbir şeyim yok ajan Gibbs.
There's nothing I can do to help you, agent Gibbs.
Sizinle konuşacak hiçbir şeyim yok.
I got nothing to talk to you about.
- Şu noktada yapacak hiçbir şeyim yok
- I wish there was something I could do.
Hiçbir şeyim yok.
I have nothing.
Özür dileyecek hiçbir şeyim yok.
- I have nothing to apologise for.
Hiçbir şeyim yok.
Eh nothin'at all.
- Hiçbir şeyim yok.
I don't have a thing.
- Hiçbir şeyim yok.
- Mm-mmm. I got nothing.
Bana çok yardımcı oldun ama karşılığında verecek hiçbir şeyim yok.
You've done so much to help me... But I can't do anything to repay you.
- Söyleyecek başka hiçbir şeyim yok
- I'm done.
Hiçbir şeyim yok.
I got no nothin'.
Artık hiçbir şeyim yok.
Now I don't cry.
Ailemle ortak hiçbir şeyim yok ve onlar yine de benim ailem. Bu harika bir şey.
I have nothing in common with my family and yet they are my family, which is great.
Artık hiçbir şeyim yok.
Now I've got nothing.
Gerçek şu ki... benim hiçbir şeyim yok.
The truth is I've got nothing.
- Hiçbir şeyim yok.
I don't have anything.
Bana her şekilde hakaret ettiniz ve artık size söyleyecek hiçbir şeyim yok.
You have insulted me in every possible way and can now have nothing further to say.
- Hiçbir şeyim yok!
- There is nothing wrong with me!
- Size söyleyecek hiçbir şeyim yok.
I've got nothing to say to you...
- Hiçbir şeyim yok.
- I have nothing.
Keyfinize bakın, çocuklar. Bu sefer hiçbir şeyim yok.
I couldn't think straight, so when you have to ask me a question about that scene,
Şüphesiz... Şu an hiçbir şeyim yok...
Oh sure... I have nothing right now...
Unut onları... O adiler için yapacak hiçbir şeyim yok.
Forget them... you've nothing to do with those scoundrels
Hiçbir şeyim yok.
I have nothing here.
Geleceğe umutla bakmamı sağlayacak hiçbir şeyim yok.
Nothing good will come if I keep living like this. Not happy at all
İşte yaz geldi ve yapacak hiçbir şeyim yok.
There goes my summer with nothing to do.
Bayanlar, kaybedecek hiçbir şeyim yok.
Ladies, I have nothing to lose because Ggeut-sun
Sana söyleyecek hiçbir şeyim yok.
I've got nothing to say to you.
Tamam, tamam. Saklayacak hiçbir şeyim yok.
Whatever, man, I ain't got nothing to hide.
Ondan başka elimde oğluma ait hiçbir şeyim yok.
It's all I have of him here.
Hiçbir şeyim yok, Shiry Robbins'in 10'da burada olması dışında.
I've got nothing, except Shiry Robbins can be here at 10 : 00.
En az annemle evliliğin kadar değerli olan 8 yıllık ilişkimin değerini sen anlayana kadar sevdiğim kadını hüsrana uğrattığım için kalbimin kırık olduğunu farketmene kadar, belki de sen de annemin kalbini aynı şekilde kırmıştın, işte o zamana kadar söylecek hiçbir şeyim yok.
And until you can acknowledge that my relationship of eight years was every bit as meaningful as your marriage to my mother until you can see that my heart is broken because I failed the woman I love, perhaps in the same way that you failed my mother, then I really have nothing else to say.
işte o zamana kadar söylecek hiçbir şeyim yok.
Because I've failed the woman I love perhaps in the same way that you failed my mother then I really had nothing else to say
- Söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I don't have anything to say.
Söyleyecek hiçbir şeyim yok benim.
I believe I don't have anything to say.
Çünkü verecek hiçbir şeyim yok.
Because I don't have any to give!
Size söylecek hiçbir şeyim yok.
I've got nothing to say to you.
Sana söyleyecek hiçbir şeyim yok.
I don't have anything to say to you.
Evet, Hiçbir şeyim yok.
Yeah, I got nothing.
Hiçbir şeyim yok.
I got nothing.
Söyleyecek hiçbir şeyim yok.
I have nothing to say.
Allah'ım hiçbir şeyim yok!
God I don't have anything!
Başka erkeklerle dolaşıyor ve eğleniyor. Benimse hiçbir şeyim yok.
She's running around, having a great time, and I've got nothing.
Ne yapacaklarını biliyorlar, nereye gideceklerini biliyorlar, ve benim hiçbir şeyim yok.
They already know what they're doing, know where they're going, and I have nothing.
- Hiçbir şeyim yok.
- Me?
Ben, kim veya nereye ait olduğunu bile bilmeyen, beş parasız ümitsizce nevrorik ve orta yaşlı bir adamım. Hiçbir şeyim yok, Charlie.
I have nothing, Charlie.
Hiçbir ilerlemem yok, ve endişelenecek bir şeyim de yok.
I've got nothing going on, and I've got nothing to worry about.
hiçbir şeyimiz yok 23
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73