English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Işte alın

Işte alın traduction Anglais

844 traduction parallèle
Daha iyi bir yaşam istiyorsanız, işte alın size fırsat.
If you seek a better life, this is your opportunity Don't let it go by
Olmaması için önlem alırsın işte.
So we have to prepare for it beforehand.
Ve elbette bu çok önemli zira, eğer biri bu fay hattının uzunluğu boyunca izdüşümünü alırsa işte, tam olarak okyanus hendeğinin olduğu yere çıkıyor.
And of course this is very important because if one projects that fault out along its length, lo and behold, it projects to exactly the position of the oceanic trench.
"İşte, genç bakire, kedi dışkıları ve güvercin kalplerinden hazırlanmış bir iksir. Alın."
"Here, young maiden, take a potion of cat feces and dove hearts, boiled in the moonlight."
Şu sarışın kızla ekip kurarsınız, al işte sana Mahoney Kardeşler.
I can team you up with this blond and still book you as the Mahoney Sisters.
İşte bu sigorta poliçesi ile küçükler ve yaşlılığınız bir iki hafta içinde güvence altına alınacaktır.
This insurance policy provides for your little one and your old age, which will be here in a few weeks.
İşte alımlı bir kadın... - Zamanı geldi.
I want you to meet a charming lady.
İşte. - Parayı alın.
- Take the pound.
Dişi bulut ağlar ve işte, siz de duş alırsınız. Erkek onu teselli eder.
She cries a little... and there you have your shower.
- İntikam böyle alınır işte.
- That's getting even with a vengeance.
Giysilerini al üstünden vücudundaki son örtüyü de çekip çıkar işte karşında çırılçıplak masumiyetiyle Susanna titrek utangaç elleriyle çıplaklığını örtüyor.
Take her garments from her strip the last veil from her body... and she's a chaste Susanna... covering her nakedness with fluttering hands.
İşte alın size banka!
Well, there's a bank for you!
Bir zeytin alıyorum, şu bardağın içine atıyorum, ama işte burada.
I take an olive, I throw it in that glass, but there it is.
İşte, mızrağını al ve saldır!
Here, take your lance and charge!
- Evet. Küçük bir alışkanlığın işte.
It's a little habit you've got.
İşte, buyrun alın.
Now there, help yourself.
Alttan yukarı bu büyük yapının güzel görüntüsünü alırım işte.
You know, shooting up at the superstructure.
Al işte orda, toprağın altında.
There it is, in the ground.
Şeker alır mısınız? İşte bu iyi gelir.
- Would you like a candy bar?
Alın yazısı işte.
In the cards.
Biz böyleyiz işte. Buna alışmak zorundasın. Yatağına yat ve uyu.
This is the way we are ; you'll have to get used to it
İşte alın.
Now, here we are.
Bir arabayı mahvediyor ve gidip bir başkasını satın alıyor, işte böyle.
He wrecks one car and goes out and buys another one, just like that!
İşte, alın.
Now here you are.
Al işte! Sonunda tepemi iyice attırdın!
There, now, you made me lose my temper.
- Alın! Alın işte! - John!
Here, here, take it back!
Alın işte ona ipek gömlek!
Here is a silk shirt for him!
İşte, alır mısın bir tane?
Here, do you want one?
- İşte, şundan birer fırt alın.
- Here, take a snort of this 40-rod.
Ve aile porseleni ile amacı alışılmışın dışında olan Ev kadını için işte çok güzel bir parça, patlayan krema testisi.
And for the Hausfrau whose aim with the family china is not what it use to be, here is a very handsome item, an exploding cream pitcher.
Al işte, 1000 mil ötede, olağan şeyler yapıyor, küçük bir ayrıntının onu ölümden ayırdığını hiç düşünmüyor.
There he is, 1,000 miles away, doing all the normal things, never dreaming that just one small detail separates him from death.
"Oğlum Sebastian ile tanışmalısınız." diyecektim azdaha. Alışkanlık işte.
I almost said, "You must meet my son, Sebastian." Force of habit.
İşte alın.
- I am throwing it to you.
Alın. - İşte
Here.
İşte, şunu alın.
Here.
İşte şimdi de sen geldin, parlak ve yeni biri olarak görevi alıyorsun hastanesini alıyorsun ve Peder Doonan'ın inancını sorguluyorsun.
And now here you are, bright and new taking over for him taking his hospital, and asking about faith, Father Doonan's faith.
İşte, benimkini alın.
Here, take mine.
İşte al, Colin, bu yardımların için.
Here you are, Colin, that's for all your help.
Yaptığım her işte onun rızasını alıyorum.
Everything I do, I submit to it.
- İşte alın.
- Here.
İşte alın.
Here ya are.
Hoşçakalın! - İşte al. Bunu yarbay Ramírez'e ver.
Deliver this to Lieutenant Colonel Ramírez.
" İşte al, bunlar masrafların için.
" Here are your expenses.
Yarın kasabaya varırız bakarız işte mektup varsa alır geliriz.
I'll go into town tomorrow. If there's a letter, I'll bring it.
- Alın işte.
- Here you are.
Al işte buradasın, kaçıyorsun. İçinde yaşadığın dünya mideni bulandırıyor.
Here you are, running away, because this world you live in makes you puke.
Sonra biraz asit al ve mihenk taşının üzerindeki ize damlat. İşte böyle.
Then you take a little acid, and you put it on that mark on the touchstone like that.
İşte burada, alın.
It's in here.
İşte 100 altının, geri al!
Here are your 100 doubloons back!
İşte, Sarışın. Al sana su.
Hey, Blondie, here's water.
- İşte alın, rahibe.
There you go, sister.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]