Işte o kadar traduction Anglais
1,022 traduction parallèle
Bayan McNab, eve varınca size nişan takacaklar, işte o kadar.
Miss McNab, when I get back home, I'm going to see that you're decorated if it's the last thing I do.
-... işte o kadar. - Ayrılmalısın.
- You must.
Benim için işte o kadar önemlisin.
You're that important to me.
Eve onu götüremezsin işte o kadar!
- But, Daddy... - You're not taking it home!
Hazırlanıyor, işte o kadar.
Getting ready, that's what.
Sen sadece Suarez'sin, işte o kadar.
You are Suarez and that's that.
Bu işte o kadar iyisin ki, arkada sen otur bari.
You're so good at it, you sit in the back seat.
- Tamam, öderler! Ödeyecekler dedim, işte o kadar!
I said, see that they pay, and I mean it.
Uzaklara, işte o kadar.
Away, that's all.
Ama, işte... o kadar eğlenceliydi ki... ardından bir talihsizlik geleceğini biliyordum.
But you know... it was so much fun that I knew some misfortune would come along.
- İşte onlar o kadar kolay olmuyor.
- Not least the married.
Kendimi kontrol güdüm o kadar fazla ki, işte bunu kontrol edemiyorum.
I've so much self-control, I can't control it.
O kadar anlarsın işte.
That shows how much you know.
Bak işte, o kadar da zor değilmiş, ha?
There now, that wasn't too difficult, was it?
- Gitmiyorum işte, o kadar.
I'm not going, and that's all there is to it.
- Sadece tüm taşlar fazla yerinde. Her şey birbiriyle o kadar uyumlu duruyor ki. İşte sorun bu.
- It's a little too neat, too tidy, and altogether too symmetrical, that's what's wrong with it.
Senin erkekliğin o kadar işte.
That's the only thing you're man enough to do!
İşte o sırada ne kadar yorgun olduğunu anladı.
It was then he knew the depth of his tiredness.
Onu sevmiyorum. İşte o kadar!
I don't like her, that's what's wrong.
O kadar korkunç biriyim işte.
That's how scary I am.
Solgun görünüyor çünkü üşümüş o kadar. Hayır canım, buradaki bütün Kuzeyliler gibi kansızın teki işte!
No, she's anaemic, she's got Northern skin!
Ve işte... o kadar.
And that's final.
Olmaz. Birkaç gün elinden geleni yap ve babamın peşinden ayrılma. İşte o kadar.
Do the best you can and stay on Daddy's tail.
İnsanı o kadar çıldırtan da, işte bu durum!
That's why it's so maddening!
Her neyse işte! O kadar uğraş sonra git personel müdürüne yakalan!
It's seems incredible to end up in front of the personnel manager.
- İşte o kadar.
- That's about it.
Çıldırana kadar gider gelirsin. İşte o zaman dişe dolgu yapar.
You go on like that till you get mad, then first he fills the tooth.
İşte bu yüzden, o kadar çok param yok.
That's why I don't have that much money.
Sarhoş işte, o kadar.
Only drunk?
Ruth, onu burada istemiyorum. İşte o kadar.
Ruth, I just don't want him here, that's all.
İşte o kadar aptalmışım.
That's the rotten damn fool I was.
İşte o kadar.
This is it.
Sen, ben ve o - işte bu kadar basit.
You and me and him - see how simple it is?
- O kadar değil işte.
- Well, it's not obvious.
İşte o kadar.
So there.
İşte o kadar!
All that.
Safsın işte, kafan o kadar çalışıyor.
You are such an idiot, such an idiot.
Oluverdi işte, o kadar.
It happened, that's all.
İşte o kadar!
Get in, Marie-Madeleine.
İşte o kadar hipim ben.
That's how hip I am.
İşte o bu kadar cimri.
That's how tightfisted he is.
İşte o zaman bütün sahip olduğumuz şarabın... bu kadar olmadığını düşünmeye başlayacak, anladın mı?
Rosa, then he's going to start thinking maybe this isn't all the wine we have, you see?
İşte o sorun belli bi noktaya kadar, tartışılır.
That matter is, up to a certain point, negotiable.
Ne mi görüyorum? İşte orada, paltosu boynuna kadar düğmelenmiş o kadar şişman görünüyor ki sanki gerçekten patlayacak.
He started chatting, but I don't understand a word of German.
İşte o kadar.
You can both go to the devil.
İşte bu yüzden de yanıma o kadar para aldım.
I wanted to find an apartment they wouldn't know.
Minnettarınız olurum. İşte o kadar.
Well, I-I'd just appreciate it, that's all.
Geldim işte, o kadar.
We'll just leave it that I came, then.
Hiç aldırmıyorum ; işte o kadar!
I don't mind it ; it's just that...
Beni şu gece klubüne götürdüğünde gördüm işte bir kez onu, o kadar.
I met him when you took me to that night club at The Bay.
İşte o kadar!
And that's final.
işte orada 1649
iste orada 22
işte öyle 69
işte o 399
işte oradalar 267
işte oldu 947
işte oradasın 41
işte oluyor 47
işte o zaman 54
işte orda 110
iste orada 22
işte öyle 69
işte o 399
işte oradalar 267
işte oldu 947
işte oradasın 41
işte oluyor 47
işte o zaman 54
işte orda 110
işte onlar 41
işte ordalar 22
işte orası 73
işte olan bu 31
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
işte ordalar 22
işte orası 73
işte olan bu 31
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar da önemli değil 19
o kadar önemli değil 39
o kadar güzel ki 39
o kadar değil 62
o kadar emin olma 64
o kadar zor değil 23
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar da önemli değil 19
o kadar önemli değil 39
o kadar güzel ki 39
o kadar değil 62
o kadar emin olma 64
o kadar zor değil 23