Kaybediyoruz traduction Anglais
2,133 traduction parallèle
Biz hep bir şeyler kaybediyoruz, onlar ise hep bir şeyler kazanıyorlar.
We were just reborn. They've just been captured.
Bu noktadan sonra, Dünya ile görsel teması kaybediyoruz.
After this we lose visual contact with Earth.
Kontrolü kaybediyoruz.
- We're losing control.
- Onu kaybediyoruz.
Okay, we're losing him.
İrtifa kaybediyoruz.
We're losing altitude.
Pekala, burada zaman kaybediyoruz.
Well, then, time's a-wasting.
Çok benzin kaybediyoruz. Bu şeyden kurtulmalıyız.
We're losing too much oil.
Ve eşimize yaklaştığımızda, güçlerimizi kaybediyoruz.
And when we get close to our opposites, we lose our power.
- Nabız yok kaybediyoruz... 300 e şarj edin.
- - Still no pulse... I'm loosing her... raise it to 300.
Müşterilerimizi kaybediyoruz.
We're losing all our customers.
Burada boşuna vakit kaybediyoruz.
We're wasting our time here.
Şehrimizi kaybediyoruz.
We're losing our city.
Hadi millet, ışığı kaybediyoruz.
All right, people, we're losing light!
Ve bazılarımız sürekli kaybediyoruz.
And some of us always getting tooken.
Biz neden kaybediyoruz, biliyor musun?
You know why the rest of us do?
Onu tesadüfen seçmedi ve kamyon şoförleri ile şehir dışından gelenleri araştırmakla vakit kaybediyoruz.
He didn't choose her at random. And we're wasting our time looking for truck drivers and transients.
Burada kan kaybediyoruz!
We're fucking bleeding here!
Onu kaybediyoruz.
We're losing her.
Basınç kaybediyoruz.
We're losing pressure.
Onu kaybediyoruz.
We are losing him.
Burda zaman kaybediyoruz.
These waiters are not here, sure?
Hızımızı kaybediyoruz.
We are loosing speed
İyi kişileri kaybediyoruz fakat ateşi canlı tutmayı hedefliyoruz.
We're losing good people, but we expect to retain the core of a solid staff.
Her hafta kaybediyoruz!
We lose every week!
- Zaman kaybediyoruz.
- We are running out of time.
- İnsafımızı kaybediyoruz.
- We're losing our touch bro!
İrtifa kaybediyoruz.
We're losing altitude!
Senatör, neden boşuna vakit kaybediyoruz?
Senator, why don't I save you some time?
Haklısın bu silahı yakalamadaki en iyi şansımızı kaybediyoruz.
Right, and we lose our best chance at getting this weapon.
Herşeyi kaybediyoruz.
We're losing everything.
Adamı kaybediyoruz, Brock.
- We're gonna lose it, Bronc.
Vakit kaybediyoruz.
It's just a waste of time.
Ayda ne kadar kaybediyoruz?
How much are we losing a month?
Vakit kaybediyoruz.
This is a waste of time.
Kaybediyoruz.
Losing
Onları kaybediyoruz.
We're going to lose them.
Bu maçı kaybediyoruz, beyler.
We're about to lose this game, fellas.
Işık ne zaman gözüken bir şeyden yansırsa yer kaybediyoruz.
Whenever light reflects off anything visible, we lose ground.
Zaman kaybediyoruz.
We're wasting time.
Görünüşe bakılırsa uyduyu kaybediyoruz efendim.
Looks like we're losing the satellite, sir.
Neyse işimize geri dönelim. Çünkü hastayı kaybediyoruz.
Well, let's get back to it, because you're losing him.
Kaybediyoruz doktor.
She's crashing, Doctor.
Elektro şoku yükle, onu kaybediyoruz.
Charge the paddles. we're losing him. clear!
Kanseri arayarak vakit kaybediyoruz.
We're wasting time looking for cancer.
Irtifa kaybediyoruz!
We're losing altitude.
- Toprak kaybediyoruz kardeşim.
- We're losing ground, brother.
Kaybediyoruz.
We're losing him.
Hava kapanıyor. Işığı kaybediyoruz.
It's clouding over, we're losing the light.
Reklam verenlerin güvenini kaybediyoruz.
Our advertisers are losing trust.
Savaşı kaybediyoruz.
We are losing the war.
Zaman kaybediyoruz Dan.
we're running out of time, dan.
kaybettim 177
kaybettik 72
kaybettin 183
kaybetmek 19
kaybetti 30
kaybeden 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybettiniz 25
kaybedersem 24
kaybettik 72
kaybettin 183
kaybetmek 19
kaybetti 30
kaybeden 20
kaybedeceksin 23
kaybedecek zaman yok 60
kaybettiniz 25
kaybedersem 24