Kaybedecek vakit yok traduction Anglais
87 traduction parallèle
Kaybedecek vakit yok.
We've no time to lose.
Kaybedecek vakit yok.
There's no time to lose.
Kaybedecek vakit yok.
No time to lose.
Kaybedecek vakit yok!
There's no time to lose!
Kaybedecek vakit yok!
No time to waste!
Yargıç, kaybedecek vakit yok.
Judge, we haven't got a moment to lose.
- Kaybedecek vakit yok!
- It's high time!
- Kaybedecek vakit yok.
- There's no time to lose.
Elbette, kaybedecek vakit yok.
Well, yes, of course. There's not a moment to lose.
Kaybedecek vakit yok, panzehiri içelim.
There's not a moment to loose, lets drink this antidote.
Kaybedecek vakit yok. - Bana polis başkomiserini bul.
There's no time to waste, get me the Chief Commissioner of Police.
Dostum sorunlarla kaybedecek vakit yok, neredeyse vardık.
Man, this is no time to be having problems. We're almost there.
Kaybedecek vakit yok.
No time to waste. Let's go!
Kaybedecek vakit yok.
We got no time to waste.
Kaybedecek vakit yok.
There is no time to lose.
Kaybedecek vakit yok.
There's never enough time around here!
Kaybedecek vakit yok.
There's no time to waste.
Kaybedecek vakit yok.
We're running out of time.
Kaybedecek vakit yok, bekleyen işler var.
No time to waste, there's work waiting.
Kaybedecek vakit yok.
No time to waste.
- Kaybedecek vakit yok.
- There's no time.
Kaybedecek vakit yok.
Ain't no time to beat your meat.
Kaybedecek vakit yok.
Let's not waste time.
Bu yüzden, kaybedecek vakit yok.
- l know it's late. That's why I don't have time to mess around.
Kaybedecek vakit yok
And there's no time to waste
Bay Schlemmer, anladığım kadarıyla kaybedecek vakit yok.
Herr Schlemmer, from what I understand, there is really no time to waste.
Çabuk olun, kaybedecek vakit yok.
Hurry, don't waste any time.
Bu yalanlarla kaybedecek vakit yok.
I do not have time for this.
Haydi, kaybedecek vakit yok.
Come along, no time to waste.
Kaybedecek vakit yok!
It's just a little treatment. Come on, there's no time to waste.'
Kaybedecek vakit yok
No time to waste -
O halde kaybedecek vakit yok.
In this case you can not lose a minute
- Kaybedecek vakit yok.
- There's no time to waste.
Çocuğuna doktor lazım Kaybedecek vakit yok
Your child needs a doctor There's no time to lose
Kaybedecek vakit yok.
There is no time to waste.
Kaybedecek vakit yok.
There's no time to spare.
- O zaman kaybedecek vakit yok.
Then we have no time to lose.
Kaybedecek vakit yok!
There is no time to lose!
Kaybedecek vakit yok, acil bir müdahale istiyorum.
There is no time to waste. I ask for immediate action.
- Kaybedecek vakit yok Meredith.
It's time-sensitive, Meredith.
- Kaybedecek vakit yok.
Time is of the essence.
KAYBEDECEK VAKİT YOK
NO TIME TO LOSE
Saçmalıklarla vakit kaybedecek halimiz yok burada.
Haven't we wasted enough time? Let her go.
Şakalarla vakit kaybedecek zamanım yok, Kaptan.
I'm afraid there's no time for pleasantries, Captain.
Hadi... kaybedecek vakit yok.
We all have our sticking points.
Vakit yok kaybedecek aptal.
No time to lose, silly.
- Kaybedecek vakit yok.
Fifteen minutes, no exceptions.
Kaybedecek vakit yok.
No time for the bullshit.
# Haydi, vakit yok kaybedecek #
# No time to lose Chin up, tallyho
Özürle kaybedecek vakit yok.
No time for apologies.
Kaybedecek vakit yok.
There was none to waste.
vakit yok 69
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73